9 Kere Leyla: Yılın sinema faciası

(3.0/10)

Burcu B. Bilgin

2020, geçirdiğimiz en kötü yılların başında geliyor. Yaşadığımız onca sorunun arasında biraz nefes almak için sinema ve dizi filmlere sığınırken, bir film çok uzun süredir beklentileri artırmıştı.

Çok iyi oyuncu kadrosu ve 11 senedir filmleri merakla beklenen yönetmen Ezel Akay’ın katkısıyla izleyicinin umut bağladığı 9 Kere Leyla, tam bir sinema faciası çıktı. Filmi sizler için izleyip değerlendirdim.

Bir kere en baştan söyleyeyim filmi izlemek büyük bir sabır gerektiriyor. Eğer işim bu olmasa büyük ihtimalle 9 Kere Leyla filmini 15. dakikasında kapatırdım. Zira film sonradan sıkmıyor, daha en başından bir şey vaat etmemeye başlıyor.

9 Kere Leyla, özetle psikolog Nergis’ten (Elçin Sangu) evliliklerini kurtarmak için destek alan Adem (Haluk Bilginer) ve Leyla Evliyagil çiftinin bu terapistle aşk üçgenine girince karışan hayatlarını işliyor.

Dokuz Kere Leyla Elçin Sangu Haluk Bilginer

Orta yaşlarını geride bırakmış Adem, Nergis’e kavuşmak için karısını ortadan kaldırmaya kalkışınca ortalık karışıyor. Yan öyküde ise Mahdum (Fırat Tanış) isimli bir antikacı, Lilith’e ait bir el yazmasının peşine düşüyor.

Bu el yazmasına sahip Adem ve avukatı Halis (Alican Yücesoy) ile Mahdum arasında yaşanan itiş kakış da hikayeye “sözde” bir dinamizm katıyor.

Dokuz Kere Leyla Fırat Tanış

Tayfun Türkili’nin “9 Canlı” isimli tiyatro oyunundan Ezel Akay, Özlem Lale, Uğur Saatçi ve Adnan Yıldırım tarafından senaryolaştırılan film, alt metninde Hıristiyan ve Musevi apokritif inançlarında Adem’in ilk eşi olarak ismi geçen, mor-bazı  kaynaklara göre kızıl-saçlı Lilith’e gönderme yapıyor.

Adem’e eşit olduğunu belirterek cenneti terk eden, sonrasında da geri dönmeyen, kimi inanışlarda “iblis” kabul edilen Lilith, kadın-erkek eşitliğini dillendirdiği savından ortaya çıkarak günümüz feminist hareketinin de öncüsü sayılıyor.

Dokuz Kere Leyla Haluk Bilginer Demet Akbağ

Kadına karşı şiddeti eleştirmeyi ve bu efsaneden yola çıkarak kadın-erkek eşitliğini beyazperdeye getirmeyi hedefleyen hikaye, kopuk senaryosu, karikatürize ilişkiler yumağı, içi boş diyalogları, ne anlattığı belli olmayan iç sıkıcı ritmiyle mesajını vermemeyi bırakın izleyiciyi bunaltıyor.

Mitolojik öyküleri ve masalları renkli dünyalarıyla sinemaya başarıyla taşıyan Akay’ın bu öyküye kattığı müzikal hava bile filmi kurtarmaya hiç yetmiyor.

Dokuz Kere Leyla Haluk Bilginer Elçin Sangu

Türk Sineması’nda son yıllarda çok örneklerini gördüğümüz itiş kakış üzerine kurulu, güldürmeyen komedi filmlere bir başka halka ekleyen 9 Kere Leyla, aslında bu haliyle kötü komedilere aşina bizleri şaşırtmıyor. Lakin bizi şaşırtan bu başarılı kadro ve yönetmene rağmen ortaya çıkan kötü sonuç oluyor.

Dokuz Kere Leyla Elçin Sangu

Bu kadar biçimsiz bir senaryoyu neden kabul ettiklerini merak ettiren kadronun son çalışmalarına bakacak olursak Haluk Bilginer’in Şahsiyet, Akay’ın bu kez oyuncu olarak yer aldığı Yarım Kalan Aşklar, Yücesoy’un Bir Başkadır projelerinin üzerine bu kötü filmde yer almaları herhalde kendilerini de üzen bir sonuç olmuştur.

Ak(a)mayan bu felaket senaryonun aralarına serpiştirilen ve masraftan kaçınıldığı için banka veya tatil paketi reklamlarını andıran bölümler ise tam izlerken ileri sarılası cinsten kalıyor.

Dokuz Kere Leyla Elçin Sangu Haluk Bilginer

Demet Akbağ’ın sıradan bir ev kadını kisvesi altına bürünmüş Lilith canlandırması ise oyuncunun çabalarına karşın ayağa kalkmıyor. İzlerken keşke Bilginer-Akbağ ikilisi daha kaliteli bir yapımda yer alsaymış diye iç çekiyor insan.

Oyuncuların performanslarıyla dahi kurtulamayan film, en sonunda bol mesajları burnumuza dayasa da Türk Sineması’nda son yıllarda izlediğimiz kötü komedilerin bir yenisi olarak karşımıza çıkıyor.

Dokuz Kere Leyla

Mart ayında gösterime girecekken Corona engeline takılan filmin yapımcı adına en büyük artısı ise hiç kuşkusuz Netflix’e satılmak olmuş. Zira bu filmin gerçek bir gişe fiyaskosu olma ihtimali de oldukça yüksekmiş.

Netice itibarıyla mesajını veremeyen, yönetmeni ve oyuncu kadrosuna karşın kötü senaryosuyla izleyiciyi bunaltan, güldürmeyen ve akmayan bu filmden aklımda sadece tek şey kaldı: Demet Akbağ’ın fit vücudunun sırrı.

Dokuz Kere Leyla Elçin Sangu Haluk Bilginer

 

1 Yorum: "9 Kere Leyla: Yılın sinema faciası"

  • comment-avatar
    Hasibe ATICI 15 Aralık 2020 (00:17)

    Ezel Akay adını görünce umutlandıran film oldu, çünkü Ezel Akay çok güzel bir dünya kurup değişik Metoforlar ile seyirciye subliminal mesajlar veren bir isimdi, eee birde kadro çok güzel müthiş dedim fakat umduğumu bulamadım dekorlar renkler beni yordu, o kadar çok farklı kötü yorumlar aldı ki ben yazmayayım yazsam da ne olur, sadece çok emek var onların emeğine sağlık Yani film yordu beni …

Yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.