(Pera Palas’ta Gece Yarısı dizisinin 1. sezonunu okumuş olanlar okumalıdır)
Burcu B. Bilgin
Son günlerin en çok konuşulan dizilerinin başında ABD’li yazar Charles King’in kitabından uyarlanan Pera Palas’ta Gece Yarısı geliyor.
Dizi, başrol oyuncusu Hazal Kaya’nın dizideki performansına yönelik eleştirilerle de gündeme oturdu. Peki Pera Palas’ta Gece Yarısı sınıfı geçti mi?
1-Aslında fikir olarak iyi ama: King’in kaleme aldığı Pera Palas’ta Gece Yarısı-Modern İstanbul’un Doğuşu kitabındaki konu, bugüne kadar sayısız kez işlenmiş bir zamanda yolculuk hikayesi.
Son yıllarda Dark ve Outlander gibi iki ses getiren projede de konu edinilen zaman seyahati, 1980’li yılların Geleceğe Dönüş/Back to the Future isimli kült film serisiyle büyük ses getirmişti.
Bugüne kadar politik ve toplumsal konuları tartışırken sıkça dillendirdiğimiz “Atatürk olmasa Türkiye’nin-daha doğrusu Türkiye diye bir yer de olmazdı ama-hali şimdi nasıl olurdu?” sorusuna bir zamanda yolculuk hikayesi ile yanıt vermiş King.
Oturup sıfırdan senaryo yazmak gerekmezken, yani elde hazır malzeme varken bunun çok da iyi işlenebildiği ise söylenemez.
2-Çok kalemden çıkmış kopuk senaryo: İlgi çekici bir konuyu işlemesine rağmen dizinin senaryosu, bir çok kalemden çıkmasının da etkisiyle oldukça kötü yazılmış. Özellikle ilk dört bölümde senaryo kopuk kopuk bir oraya bir buraya savruluyor, karakterlerin kim olduğu, bağlantıları ve neler yaptıkları bir türlü anlaşılmıyor.
Hikaye, son birkaç bölümde biraz ivmeleniyor ve daha bir sürükleyici hale geliyor. Ama sosyal medyadan okuduğum kadarıyla pek çok seyirci o noktaya gelemeden diziyi izlemeyi bırakmış.
Senaryonun akışındaki bozuklukların yanında içindeki diyalogların bazıları da tam anlamıyla evlere şenlik. Hele Esra’nın ikide bir otel müdürünün peşinden koşarak “Ahmet Abi, Ahmet Abi,” demesi var ki akıllara ziyan.
Bir gazetecinin haber kaynağına “Abi,” demesi rastlanabilir olsa da aslında etik değil. Zamanla bu samimiyetin oluşup bu noktaya evrildiği gazetecilikte görülebiliyor. Lakin daha tanışılan ilk gün değil tabii.
3-Hazal Kaya olmuyor, olamıyor: Konu buradan açılmışken, Hazal Kaya dizi boyunca dilinden düşürmediği Ahmet Abi’nin bir adaşıyla gerçek hayatta fena halde kanlı bıçaklı oldu.
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan köşesinde “Hazal Kaya’nın Oyunculuğundan Nefret Etmemin 5 Sebebi” diye ünlü maddelemelerinden birini daha yapınca Kaya, sosyal medyadan, “Senin fikrinin ne önemi var vasat herif?” yazıverdi. Az sonra yazacaklarımdan sonra vasatlar mahallesine ışınlanacağımdan korkarım.
Zira Hazal Kaya, oyunculuğa başladı başlayalı bir türlü olmadı, olamadı. Kamera karşısına geçtiği Kıvanç Tatlıtuğ, Çağatay Ulusoy gibi aktörler sonraları kendini çok iyi geliştirdi, fersah fersah yol aldı.
Ancak Kaya, aile fertlerinin tümüne gıcık olan, tripli ergen kız havalarından nedense çıkamadı. Sanki zorla gülüyor, zorla ağlıyor, birileri ona zorla bir şeyler yaptırıyor gibi. Ahmet Hakan’a karşı savunanlarsa eğer “Bizim mahalleli” düşüncesinden hareket etmiyorsa oyunculuğa dair analizlerini yeniden gözden geçirmeliler.
4-Türk dizilerinin ortak kaderi: Dizinin diğer oyuncularına gelince; Türk dizilerinin ortak kaderidir, manav tezgahındaki gibi iyilerle kötüler karışık konulur. Kötü veya vasat başrol oyuncuları, başarılı olanlarla takviye edilerek izleyicinin gözü boyanmaya çalışılır.
Bu dizide Hazal Kaya’nın başrolü paylaştığı Selahattin Paşalı’yı ilk kez izliyorum. Harikalar yaratmasa da rolünün gereğini yerine getiren, gayretli bir oyuncu. Özellikle son bölümlerdeki performansı da geçer not almasını sağlıyor.
Otel müdürü, zaman yolcusu Ahmet “Abi” rolünde izlediğimiz Tansu Biçer, dizinin en büyük kozlarından. Hemen her sahnesinin altından başarıyla kalkan bu aktörün yanı sıra, dizinin bir başka göz dolduran ismi George rolündeki James Chalmers. Tiyatro çalışmalarıyla da tanınan Chalmers, “Geldiği gibi gidecek” olan İtilaf Kuvvetleri cenahından fena kalpli İngiliz subay rolünde gayet iyi.
Oyunculuk kariyerinin ustalık dönemine çoktan adımını atan Engin Hepileri’nin canlandırdığı Komiser Reşad’a ise biraz daha yer verilmeliydi.
Dizide bunca yetişkin arasından sıyrılıp adeta rol çalan bir oyuncu var ki Hazal Kaya kendisini biraz izleyip ders almalı. Dizinin minik Leyla’sı Ebrar Alya Demirbilek öyle bir oyunculuk sergiliyor ki hayran kalmamak mümkün değil.
Bu arada meraklıları için not. Küçük oyuncu 9 yaşında ve henüz 3 aylıkken kamera karşısına geçmiş. Aralarında Yalan Dünya’nın da bulunduğu dizilerde ve Vecihi Hürkuş isimli sinema filminde rol alan Alya’nın Instagram’da 1.3 milyon takipçisi var.
5-Bir dolu mantık hatası: Geçelim dizimizin mantık hatalarına. Bir kere dönemin İstanbul’unun gözdelerinden olan ve günümüze kadar geçen tarihi boyunca da bu yerini koruyan Pera Palas, diziye bakılırsa yol geçen hanı gibi. Adeta Starbucks gibi elini, kolunu sallayan otele geliyor. Girenin, çıkanın haddi hesabı yok.
Dönemin İstanbul’una gelince 1919 senesinde henüz milli mücadele başlamamış, neticelenmemiş ve de Cumhuriyet ilan edilmemişken Müslüman kadınların istedikleri kıyafetle, hem de yanlarında erkek olmadan ortalarda dolaşmasını hayretle izledim. Günümüz Nişantaşı sokakları bu kadar rahat değil.
6-Hey seni yerler: Sadece Esra/Peride, “Bir Türk kadını sahneye çıkamaz,” diye Halit tarafından ihtar edilmese o serbestlik ortamına kendimizi kaptırmış gidiyorduk.
Ancak bu sahnede de öyle bir garabet var ki nasıl gözlerden kaçmış bilemedim. Geleceğe Dönüş filmini izleyenler hatırlayacaktır. Marty, bir sahnede Johnny B. Good parçasını sahnede seslendirir ama orkestraya, “Siz bu şarkıyı bilmezsiniz. Sadece ritmle bana eşlik edin,” der. Dizimizde ise bu bir sorun değil belli ki.
Artık nasıl oluyorsa bizim dizide hem Sezen Aksu’nun “Hey Seni Yerler”, hem de Britney Spears’ın “Oops-I Did it Again” şarkılarını seslendiren Esra’ya fondaki orkestra gümbür gümbür eşlik ediyor. Arkadaki dansçılar da sanki koreografiye önceden çalışmış gibi rahatlıkla danslarını yapıyorlar.
7-Başarılı görüntü, sanat yönetimi ve CGI kullanımı: Dizinin teknik yönden başarısına ise diyecek yok. Dönemin İstanbul’unu başarılı görüntü yönetimiyle ekrana getiren dizide CGI kullamı da gayet iyi.
Sanat yönetimi de dizinin özellikle Pera Palas sahnelerindeki kostüm ve aksesuarlarla dikkate değer bir iş çıkarmış. Masraftan hiçbir şekilde kaçılmadığı, kesenin ağzının açıldığı net biçimde gözler önüne seriliyor.
8-Dizi ve Atatürk: Ahmet Hakan’ın dizide eleştirdiği bir başka konu da Atatürk’ün, kendi deyimiyle böyle dizilere “malzeme edilmesi” idi. Esasen dizinin daha ilk sahnelerinde Atatürk’ü gösterip merak unsurundan mahrum bırakıldık.
Ayrıca öyle izleyenlerde duygu seli yaratacak durum da olmadı. Atatürk’ü görme hissinin seyirciye daha yoğun geçebileceği sahnelere yer verilebilirdi. Buna karşın Atatürk’e bir saygısızlık da gözlemlemedim. Ahmet Hakan, Hazal Kaya ile tartışmasında hızını alamadı belli ki.
9-Dizi sınıfı geçti mi?: Genel bir değerlendirme yapacak olursa Pera Palas’ta Gece Yarısı, kopuk, ilk bölümleri akmayan, sonlara doğru biraz daha toparlanan senaryosu yüzünden sıkça yarı yolda kalan bir dizi.
Başrol oyuncusu Hazal Kaya’nın başarısız performansı bir tarafa diğer oyuncuların katkısıyla yol alabilen dizi teknik yönden, sinematografi ve sanat yönetimi açılarından iyi. Dönemin İstanbul’u da iyi biçimde yansıtılmış.
Seyirciyi cezbedebilecek bir konusu olmasına karşın bu malzemeyi biraz savurgan kullanan, hikayeyi çok da iyi işleyemeyen, bir o kadar da mantık hataları yapılmış bu dizi, üzerine kurulu olduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili duygusal bağı ise izleyiciye pek de iyi geçiremiyor.
10-Gelecek sezonda neler olabilir?: Dizinin olumlu eleştiri alacağını düşünen yapımcıların ikinci sezon hazırlığına giriştiği zaten sezon finalinden anlaşılıyor. Gerçi Netflix çoğu zaman olumsuz eleştiri alsa dahi dizinin reytingini esas alarak o yapımı sezonlar boyu da sürdürebiliyor.
Dizinin finalinden anladığımız kadarıyla ikinci sezonda bu kez Esra bebeğin geçmişine giderek onun anne ve babasıyla tanışacağız.
Yine aynı şekilde yüksek ihtimalle bir zaman yolculuğunda daha Esra ile Halit’in karşılaşmalarını izleyeceğiz. Bu kez yine araya Ahmet “Abi”nin Rus annesi girecek mi bilemiyorum.
Bu seyahatlerde de Türkiye tarihinin daha farklı sayfalarına yolculuk edileceği aşikar. Bu kez biraz daha mantık hatalarına sapmadan, daha özenli bir ikinci sezon çıkarılması dileğiyle…
9 Yorumlar: "Pera Palas'ta Gece Yarısı sınıfı geçti mi?"
Zeynep simay 11 Mart 2022 (05:09)
3. Bolumdeyken sıkılıp birakanlardanim maalesef☹️
Atila 11 Mart 2022 (20:31)
Hiç beğenmedim..2. sezonu izlenmez..
Sevgi kavlak 16 Mart 2022 (17:50)
Zor bitirdim bir daha o sıkıntıya girmeyi düşünmüyorum …
Kenan Davutoglu 20 Mart 2022 (13:00)
Teknik,çevre düzenlemesi ve kostüm bir hârika…Söyleyeceklerim bu kadar…
Mualla Koloğlu 25 Mart 2022 (00:28)
Hazal Kaya ile ilgili önyargımı bir kenara bırakmaya çalışarak izlemeye koyuldum daha ilk bölümün ilk dakikalarında yine bunu aşmama yardımcı olacak bir performans yakalayamadım kendisinden. İzlememeyi bıraktım.
Mualla Koloğlu 25 Mart 2022 (00:29)
Hazal Kaya ile ilgili önyargımı bir kenara bırakmaya çalışarak izlemeye koyuldum daha ilk bölümün ilk dakikalarında yine bunu aşmama yardımcı olacak bir performans yakalayamadım kendisinden.
Meral Barlas 26 Mart 2022 (18:55)
Eleştirilerin tamamına katılıyorum.Daha doğru bir eleştiri olamazdı dogrusu
Fatih Altan 2 Nisan 2022 (21:30)
Sadece 10 dakika dayanabildim
Nur Canoğlu 22 Mayıs 2022 (12:46)
Bitirdim, devam da ederim ama değindiğiniz bütün sıkıntılara katılıyorum. Yani izlemek zordu…Teşekkürler.