Burcu B. Bilgin
İnsan aklının oynadığı oyunlar ve düştüğü çıkmaz, beyazperdenin çok sevdiği konuların başında geliyor. Akıl hastanesi koridorlarının, şizofreniden çoğul kişiliğe kadar pek çok psikolojik rahatsızlığın konu edildiği bu filmlerde bir çok oyuncu, kendilerine bolca ödül getiren unutulmaz performanslara imza attı.
İşte, sinemada akıl hastalığını çok iyi işleyen 10 film:
-Guguk Kuşu/One Flew Over the Cuckoo’s Nest: Belki de beyazperdede akıl hastanesi denildiğinde akla ilk gelen film 1975 tarihli Guguk Kuşu/One Flew Over the Cuckoo’s Nest…
Çek asıllı ABD’li yönetmen Milos Forman’ın yönettiği film, başroldeki Jack Nicholson’ın başından sonuna sürüklediği müthiş bir sinema klasiği…
Film, tutuklu olduğu cezaevinden kurtulmak için akıl hastası taklidi yapan Randle P. McMurphy’nin (Jack Nicholson) nakledildiği psikoloji kliniğinde ”aykırı davranışlar sergileyince” yaşadıklarının hikayesini konu alıyor.
Randle’ın hastanede kurumun kurallarına uymaması, arkadaşları ile olan ilişkileri ve ortamı değiştirme çabası nedeniyle otoriteyi elinde bulunduran hemşire Ratched’in gözüne batmasının ardından film farklı bir ivme kazanıyor.
Guguk Kuşu, ayrıca klinikte tedavi gören ve çeşitli psikolojik bozukluğa sahip birbirinden canlı ve gerçekçi karakterleriyle hafızalarda yer etti.
İzleyiciye ”Aslında kim deli?” sorgulamasını da yaptıran Guguk Kuşu, 9 dalda aday gösterildiği Oscar ödülünü 5 dalda elde etti. Jack Nicholson, bu filmle ”En İyi Erkek Oyuncu” dalında Oscar kazandı.
-Akıl Oyunları/A Beautiful Mind: Kazandığı bursla Princeton Üniversitesi’nde öğrenim görmeye başlayan üstün bilim insanı John Forbes Nash’in gerçek öyküsünden sinemaya aktarılan 2002 yapımı film, psikolojik rahatsızlıkları işleyen en iyilerin başında geliyor.
Matematik çevrelerinde büyük üne kavuşan, ancak aynı zamanda da paranoid şizofreniyle boğuşan Nash’in öyküsünü başarılı bir senaryoyla anlatan Akıl Oyunları’nda başrolü Russell Crowe ile Jennifer Connelly üstlendi.
2015’te geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden John Nash’in gerçek hayat hikayesine odaklanan film, güçlü finaliyle akılda kalırken kimi detaylar senaryoyu güçlü kılmak adına biraz değiştirildi.
Akıl Oyunları, yönetmeni Ron Howard’a ”En İyi Yönetmen”, diğer başrol oyuncusu Jennifer Connelly’ye ”En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” dalında Oscar getirirken, ”En İyi Film” ve ”En İyi Uyarlama Senaryo” dallarında da altın heykelciği kazandı.
Crowe ise ödülü Training Day filmiyle Denzel Washington’a kaptırdı.
-Dövüş Kulübü/Fight Club: Chuck Palahniuk’un 1996 tarihli romanı Dövüş Kulübü’nde insomnia (uyuyamama hastalığı) olan ana karakterin başından geçenler anlatırken, modern dünya düzenini masaya yatırılıyordu.
Yeraltı edebiyatının el kitabı sayılabilecek bu roman, 1999’da David Fincher tarafından beyazperdeye aktarıldı. Filmde başrolü Brad Pitt, Edward Norton ve Helena Bonham Carter üstlendi.
Jack’in sorunlu çocukluğundan kaynaklanan çoğul kişilik bozukluğunu başarıyla işleyen film, alt metinleriyle de günlerce konuşuldu. Film, Norton ve Pitt’in kariyerlerinde önemli bir sıçrama tahtası oldu.
-Zindan Adası/Shutter Island: Yine müthiş bir gerilim, bir o kadar da şaşırtmacalı final içeren 2009 tarihli Zindan Adası, Martin Scorsese ile Leonardo DiCaprio’nun bir başka büyük işbirliği oldu.
DiCaprio’nun Mark Ruffalo ve Ben Kingsley ile rol aldığı film, polis dedektifleri Teddy ve Chuck’ın çok tehlikeli akıl hastalarının tutulduğu hastanede tedavi görürken kaybolan Rachel Solando’nun soruşturması için Zindan Adası’na gelmesini ve beraberinde gelişen olayları işliyor.
Gizemli olaylarla dolu filmde gelişmeler rayından çıkıyor ve film bir anda şizofreninin başarıyla işlendiği eşsiz bir sinema klasiğine dönüşüyor.
-Siyah Kuğu/Black Swan: Natalie Portman’a ”En İyi Oyuncu” dalında Oscar kazandıran film, bipolar bozukluğu işliyor. 2011 tarihli Darren Aronofsky filmi, New York’ta yaşayan Nina adlı genç ve yetenekli balerinin yaşamına odaklanıyor.
Hayatının neredeyse tamamı dans olan Nina, ona bale konusunda aşırı hırs aşılayan annesinin de üzerinde yarattığı baskıyla giderek daralan bir çemberin içine giriyor.
Kuğu Gölü balesinde masumiyetin simgesi Beyaz Kuğu ile şehvetin sembolü Siyah Kuğu’yu aynı anda canlandıracak bir balerin arayan sanat yönetmeninin gözüne girmek için en yakın rakibiyle müthiş bir yarışa giren Nina, beklenmedik bir sona doğru ilerliyor.
-Umut Işığım/Silver Linings Playbook: Yönetmen David O. Russell’ın Bradley Cooper ve Jennifer Lawrence ile işbirliğinin ilk ürünü olan film, bipolar bozukluğu çok başarıyla işleyen bir başka yapım…
-Sapık/Psycho: Sonrasında ardı arkası gelmeyen benzerleri çekilen Sapık/Psycho, sinema tarihinde çoklu kişilik bozukluğunu en vurucu ve dehşete düşüren biçimde işleyen filmlerden…
Alfred Hitchcock imzalı 1960 tarihli filmin başrolündeki Anthony Perkins, canlandırdığı karakterle ürkütürken, bu yapımın inanılmaz şaşırtmacalı finali kadar Janet Leigh’in öldürüldüğü banyo sahnesi de beyazperdenin unutulmazları arasında…
Sapık filminin annesiyle sorunlu baş karakteri Norman Bates’ten esinlenilerek 2013-2017 yılları arasında Bates Motel isimli popüler bir dizi film de ekrana geldi.
-Benden Bu Kadar/As Good As It Gets: Yine bir başka Jack Nicholson klasiği Benden Bu Kadar da obsesif kompulsif davranış bozukluğuna sahip Melvin Udall’ın (Jack Nicholson) hikayesini konu ediniyor.
Başarılı bir yazar olan ancak OKB yüzünden hayatı oldukça tuhaf olan Melvin sokak kapısını dört kez kapıyor, Yahudilerden ve siyahlardan hoşlanmıyor, aynı yerde yemek yiyor, çizgilere basmadan yürüyor. Günün birinde eşcinsel komşusu Simon (Greg Kinnear) saldırıya uğrayınca ona yardım etmek zorunda kalan Melvin’in ”rutin” hayatı bir anda değişmek zorunda kalıyor.
Jack Nicholson ve Helen Hunt’a oyunculuk Oscar’ları kazandıran 1997 tarihli filmin yönetmeni James L. Brooks…
-Aklım Karıştı/Girl, Interrupted: Angelina Jolie’ye Oscar heykelciğini getiren film, bir akıl hastanesinde yaşananları bütün çıplaklığıyla anlatıyor.
İntihara teşebbüs, günü birlik ilişkiler ve kişilik bölünmesi tanısıyla kliniğe yatan yazar adayı Susanna Kaysen’in (Winona Ryder) burada diğer hastalar ve personelle ilişkilerini anlatan film, Kaysen’in otobiyografisinden sinemaya uyarlandı.
Jolie, filmde Kaysen’in hastane arkadaşlarından Lisa’yı canlandırdı. Filmde Elisabeth Moss, Jeffrey Tambor, Vanessa Redgrave ve Whoopi Goldberg de rol aldı.
-Akıl Defteri/Memento: Akıl Defteri ise çok nadir ve tedavi edilemeyen amnezi ve beraberinde gelen psikolojik sorunları olan Leonard Shelby’nin (Guy Pearce) hikayesini çarpıcı biçimde izleyiciyle buluşturdu.
Filmde, şık giysiler giyip, Jaguar marka araba kullanan, dışarıdan işadamı gibi görünen, ancak aslında karısına tecavüz edip öldüren kişiyi bulmaya hayatını adayan Leonard, her ne kadar hayatının önceki dönemlerini hatırlayabiliyorsa da bazen 15 dakika öncesinde nerede olduğunu bile unutmaktadır.
2000 tarihli Christopher Nolan filmi, psikolojik gerilim türünde unutulmazlar arasında yer alıyor.
1 Yorum: "Akıl hastalıklarını çok iyi anlatan 10 film"
ahmet 12 Ocak 2021 (21:36)
güzel filmler… ama aslında aradığım bu değil… akıl hastanesindeki hastaların resim sanatına ilgi duymaları ve onlardan sanat şahaserlerinin çıkması ile ilgili bir film arıyorum… adını unuttuğum için bulamıyorum ne yazıkki…