Geçen yıl ”Birdman” filmiyle Oscar ödülü kazanan ve bu yıl ”Diriliş-The Revenant” filmiyle yeniden altın heykelciğe aday gösterilen Meksikalı usta yönetmen Alejandro Ganzalez Inarritu, filminin başrol oyuncusu Leonardo DiCaprio’ya çocukluğundan beri hayran olduğunu itiraf etti.
Ünlü yönetmen Inarritu, sinemaya bir süre ara vermek istediğini,”The Revenant” filminden sonra yeni bir projeye başlamayacağını da açıkladı.
Inarritu, Empire sinema dergisinden Phil De Semlyen’in sorularını yanıtladı. Röportajdan bazı satır başları şöyle:
-”Amores Perros”, ”21 Gram-21 Grams”, ”Babil-Babel” filmlerini yaptınız. O fiilmleri Biutiful ve Birdman izledi. ”Diriliş-The Revenant” sizin filmografinizde nerede duruyor?
Şunu söyleyebilirim ki, benim filmlerimde aslında her zaman sabit bir tema var: Nesiller boyu süren baba ve oğul ilişkisi… Bana öyle geliyor ki senaryo yazarı olarak ben bu asıl öğenin benim çalışmalarımı şekillendiriyor. ”The Revenant” filminin kalbinde de her ne kadar bir yaşam mücadelesi olsa da Hugh Glass (Leonardo DiCaprio) ve oğlu arasındaki ilişki var. Oğlunu bu zorlu yolculukta oğlunu korumaya ve hayatta tutmaya çalışıyor.
-Yıllar sonra Leonardo DiCaprio ile çalıştınız. Sizin ona Hugh Glass rolünü teklif etmenizdeki özel neden neydi?
–Benim en büyük arzum bir gün onunla çalışmaktı. Çocukken rol aldığı ilk filminden beri onun hayranıyım. O filmde Leonardo’nun inanılmaz olduğunu düşünmüştüm.
-O kadar uzun zamandır onu izliyorsunuz yani…
-Evet. What’s Eating Gilbert Grape’i çok sevmiştim. Bence harika bir aktör ve bu film için de mükemmel bir seçim oldu. Bu film için çok heyecan duydu ve hemen kabul etti. Onun büyülü oyununa tanıklık edecek olmak da benim içimi titretti. Onun tarafından böyle onaylanınca da çok mutlu oldum.
-Ama bu projeniz, aslında Birdman’den önceydi ve Leonardo o sırada ”Wolf of Wall Street” filmini yapmak zorundaydı. Acaba Leonardo olmadan bu projeyi tasarladığınızı söylemek mümkün mü?
-Evet ikimiz için de öyle. İyi ki o işleri yapmışız. Bu filmin demek ki esasen böyle şekillenmesi lazımmış. Böylesi iyi…
-Filminizdeki oyunculardan bazıları İngiliz, İrlandalı. Filmdeki kilit rollerde bulunan Tom Hardy, Will Poulter, Domhnall Gleeson gibi… Bunlar da hep kilit roller. Neden böyle tercih ettiniz?
-İngiliz aktörler Amerikalılardan daha ucuz (gülüyor). Hayır, hayır. Ben en çok İngiliz aktörleri severim. Müthiş bir oyunculuk geleneği var orada. Bir de dürüstçe söylemek gerekirse filmin geçtiği 19. yüzyılda ABD’de çok fazla İngiliz ve İrlandalı vardı. Onun için gerçeğe de yakın oldu. Tom Hardy ile çalışmak, benim en büyük kazanımım. Jilet gibi bir adam, çok iyi. Will Poulter ve Domhnall da öyle. Çok iyi bir deneyimdi.
-Sahneleri plan sekans çekmek de lojistik olarak zorlu bir süreçti…
Lojistik olarak evet. Fakat sırasıyla çekmek çok da iyi bir şey. Çünkü oyuncular tamamen bilgilendirildi ve oyuncu, karakterin 2 ay sonra nasıl davranacağını biliyor. Bulmaca çözmek zorunda kalmıyor. Bu kolay bir çalışma şekli. Belki prodüksiyon için değil ama kreatif olarak öyle.
-Bu kararınızın, aktörler açısından yararı ne?
Hem aktörler hem de benim açımdan. Yaratıcı süreçte bu tabii ki çok büyük bir fayda. Aslında tabii ki büyük bir bütçe de gerekiyor. Ama bence bu bizim filmimizin gerçek değeridir.
-Set hazırlanırken Werner Herzog (Ayıların dünyasını anlatan Grizzly Man adlı belgeseli yapan Alman sinemacı) ile konuştunuz. Filmi izledi mi peki?
Bilmiyorum. Onunla konuşmadım. Ama ne düşündüğünü de bilmek isterim. Beraber Telluride’deydik ve ona hava şartlarıyla ilgili ne düşündüğünü sordum. O da bana, ‘Kötü hava yoktur. Sadece uygun olmayan kıyafetler ve kötü ruh durumu vardır” dedi.
-Onunla hiç ayılar hakkında konuştunuz mu?
Ayı sahnesini yaparken her kanalı araştırdım.
-The Revenant’ın çekimleri sırasında Oscar ödül töreni için Amerika’ya gittiniz. İlginç bir deneyim miydi?
Harika vakit geçirdim. Filmdeki kadroyla ve ailemle beraber bunu kutlamak çok anlamlı idi. Bir yandan da orada bir sürü insanın karşısına çıkıp konuşmak, o kadar kısa zamanda o kadar çok kişiye teşekkür etmek zorundasınız. O sırada Calgary’de The Revenant’ı çekiyordum. Ertesi günü de sete geri döndüm. Bu çok iyi bir şey. Çünkü ben ödüllerle mastürbasyon yapmıyorum.
-Geçen yıl Michael Keaton’ın ”Birdman” filmindeki beyaz iç çamaşırını giyme konusunda espri yapmıştınız. Şimdi yine adaysınız. Bu defa Leo’nun üstüne giydiği ayı postunu mu giyeceksiniz?
Herhalde bu defa daha seksi olacağım. (gülüyor)
-Bundan sonraki projelerinizi sormak için çok mu erken?
Dünya gezegeninden çok çok uzun yıllar boyunca silineceğim. Çünkü artık bitkin düştüm. Normalde bir film yapmak için 2-3 yıl ara veririm. Çünkü günlük yaşantıma geri dönmek için bu doğal bir aradır. Sadece yaşamak ki bunu da sinemadan daha çok seviyorum aslında. Hayatım şimdi daha zengin ve birçok açıdan daha ilginç. Tekrar yaşantıma geri dönmek için sabırsızlıkla bekliyorum.
-Peki izlemeyi düşündüğünüz filmler var mı?
Neredeyse hepsini. Çünkü bu konuda gerçekten kötü hissediyorum. Bu yıl çekilmiş her şeyi görmek için resmen ölüyorum.
-Tom Hardy’yi ”Mad Max” filminde gördünüz mü?
Evet, uzun bir süre önce. Gerçekten muazzamdı. Süperdi.
Yorum Yapılmamış: "Çocukluğundan beri Leonardo'ya hayranım"