Daha: Sinema adına ”daha” ne olsun?

Burcu B. Bilgin

”İnsanın kullandığı ilk alet de başka bir insandı/Ziyan (Hakan Günday)

Çoğu film ve diziyi izledikten sonra seyircilerden şunu duymaya alışığız: ”Hiç kitabı gibi değildi, böyle şey mi olur, beğenmedim”… Bu da okurun kitapla geçirdiği süre içinde kafasında kendi evrenini kurması, görsel olarak karşısına geldiğinde ise bunun kendi resmiyle örtüşmemesinden ileri gelir.

Türkiye’nin en iyi kalemlerinden Hakan Günday’ın kitabını sinemaya aktarmak ise başlı başına güç bir eylem olduğundan Onur Saylak, esasen zor bir işe girişti.

İlk yönetmenlik denemesinde hayli güç bir metin seçen Saylak’ın bol ödüllü filmi, aylar süren bekleyişten sonra nihayet gösterime girdi.

Daha Hayat Van Eck

Dağıtım tekeli yüzünden nitelikli filmlerin yaşadığı sorunlar malum. Arif v 216’nın 403 lokasyonda gösterildiği bu dönemde  izleyiciyle buluşması bile mucize olan Daha, 36 lokasyonda vizyona girdi.

Başrolünü Ahmet Mümtaz Taylan ile Hayat van Eck’in üstlendiği filmde diğer rollerde Turgut Tuncalp, Tankut Yıldız, Erkan Avcı, Tuba Büyüküstün, Selim Bayraktar, Pervin Bağdat ve Selen Öztürk’ü izliyoruz. Filmin 2 ana rolüne eşlik eden Suriyeli mülteciler ise Daha’nın vuruculuğunu sağlayan kahramanları.

Daha

Daha, 14 yaşındaki Gaza’nın (Hayat van Eck), insan kaçakçılığı yapan babası Ahad (Ahmet Mümtaz Taylan) ile Kandalı adlı sahil kasabasında başından geçenleri konu alıyor.

Kendi suç dolu dünyasına aslında çok iyi bir öğrenci olan, geleceği parlak oğlunu da ortak etmeye çalışan Ahad, Gaza’ya şiddet uygulayan, insani değerlerden yoksun bir anti kahraman. Babası yüzünden Gaza için çember gitgide daralarak şaşırtıcı bir noktaya doğru sürükleniyor. Sürpriz bozmamak adına daha fazla ipucu vermiyorum.

Daha Ahmet Mümtaz Taylan Hayat Van Eck

Senaryosunu Onur Saylak ve Doğu Yaşar Akal’ın yazdığı film, baba-oğul arasındaki ilişkiyi işlerken, kanayan yara olan mülteci sorununa da sağlam bir şekilde parmak basıyor. Bu nedenle, karaya vuran Aylan bebek sayesinde hümanist duygular beslediği mültecilere sokakta karşısına çıktığında bu kez itiraz eden Türkiye insanının Daha’yı mutlaka izlemesi gerekiyor.

Saylak, mültecilerin göç yolunda yaşadıklarını vurucu bir dille anlatırken, görülmek istenmeyen gerçekle izleyiciyi yüzleştirip sert bir ayna tutuyor. Gerçekçiliği artırmak adına filmde mültecilerin çoğunu Türkiye’de yaşayan Suriyeliler canlandırıyor.

Daha

Film ile roman arasındaki karşılaştırmaya gelecek olursak Daha, birebir roman uyarlaması bekleyen Günday okurlarını şaşırtacaktır. Zira kitapta Gaza’nın 9-24 yaş aralığı konu edilirken, film belki de en can alıcı kısımda ”perde” diyor. Hatta bir adım daha ileri gidip kitabı okumayanların filmi daha çok beğeneceğini bile düşünüyorum.

Kitapta bolca anlatılan Ender, Yadigar gibi karakterlerin filmde pek ağırlıkları yok. Göçmenleri taşıyan botu işleten Dordor ve Armin ise daha çok Kinyas ve Kayra’yı andırıyor. Yani kitaptan esinlenerek eksenden çok sapmadan film için yazılmış bir ”Daha” hikayesi var.

Daha

Uzun bir romanın filme aktarımı konusunda bu tercihi yerinde buldum. Ama benim eleştirim başka bir konuda. Kitapta göçmenlerin bildiği tek Türkçe sözcük olan ”daha” hayati önemde. Çünkü daha fazla ekmek veya su istemek için bu sözcüğü öğrenmişler. Filmde ise Arapça ”daha” diyorlar. Bir de dikkat edilirse Ahad’ın ismi de Daha’nın tersi… Bana kalırsa Türkçe ”daha” denilmeliydi.

Feza Çaldıran’ın görüntü yönetimi, Onur Saylak’ın Gaza’nın yüzüne babasının su tutması, mültecilerin kamyondan depoya gidişleri gibi sahnelerde pik yapan ”yönetmen gözü” ise çok başarılı.

Daha Onur Saylak

Netice itibarıyla, insan kaçakçısı bir anti karakter ile hayatına onulmaz yaralar açtığı oğlunu ana eksene alarak göçmen sorununu işleyen Daha, Türk sineması açısından yüz aklarından. Onur Saylak ilk filminde yönetmen olarak sınıfı geçerken, Hayat van Eck ile Ahmet Mümtaz Taylan da başarılı bir uyum sergiliyor.

Daha Hayat van Eck

Kitabı okurken kafamda Gaza için Hayat van Eck gibi birini canlandırmıştım. Genç oyuncunun performansına bayıldım, başka projelerde de izlemeyi çok isterim. Yolu açık olsun.

Toplumsal bir konuyu psikolojik bir gerilim eşliğinde iyi bir yönetmenlik ve oyunculukla taçlandırarak beyazperdeye getiren bu filmi izlemenizi tavsiye ediyorum.

Daha

1 Yorum: "Daha: Sinema adına ''daha'' ne olsun?"

  • comment-avatar
    Candan Aydın 14 Ocak 2018 (20:25)

    Tespitlerinize tamamen katılıyorum. Kitabı iki kez okumuş biri olarak filmi hafif bulduğumu iyi bir yapım olmasına rağmen beni tatmin etmediğini söylemek isterim. Okumayan arkadaşların daha çok seveceği doğrudur. KitabI tanıtmak için iki bölümlük fragman çekmek gerekse ilk bölüm fragmanı iyi olmuş derdim. Görüntü yönetmeninin çok iyi değil, Oscarlık is çıkardığını söylemek gerek..

Yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.