Diriliş: Dağdaki Robinson’un Oscar koşusu

Burcu B. Bilgin

Dağda tek başınasınız… Bir ayı tarafından saldırıya uğramış, boğazınız boydan boya kesilmiş, ayaklarınız tutmuyor, ağır yaralısınız. Aç ve susuzsunuz. Bir de arkadaşlarınız terk etmiş. Soğuktan insanların kirpikleri buz kesiyor. Çevreden geçip sizi görme olasılığı olan kişiler ise düşman yerliler ya da Fransız birlikleri…

Robinson Crusoe’nun ıssız ada macerasından çok daha fazla tehlike arz ediyor değil mi? İzlerken bile tüyleri diken diken eden bu ortam, Alejandro González Iñárritu’nun ”Diriliş-The Revenant” filminden… Michael Punke’nin kaleme aldığı ”The Revenant: A Novel of Revenge” adlı romanından beyazperdeye uyarlanan filmde başrolü Leonardo DiCaprio üstleniyor. Filmde, diğer rollerde, Tom Hardy, Forrest Goodluck, Domhnall Gleeson, Will Poulter, Paul Anderson, Kristoffer Joner, Brendan Fletcher ve Lukas Haas izleyici karşısına çıkıyor.

Film, 1823 Amerika’sında geçiyor. Kürkleri için hayvanları avlayan bir kuruluş için çalışan deneyimli tuzakçı Hugh Glass (Leonardo DiCaprio), bir avdan sonra rastladığı boz ayı tarafından ölümcül şekilde yaralanıyor ve uzun süre onu taşımaya çalışan ekibi, sonunda onu yavaşlattığı için içlerinden 2 kişiye teslim ederek yola devam ediyor. Ancak Glass’ı teslim ettikleri John Fitzgerald (Tom Hardy), yanındaki genç Bridger’ı (Domhnall Gleeson) da mecbur ederek Glass’ı orada bırakarak uzaklaşıyor. Sonrasında Hugh Glass, ”çok geçerli bir sebebi olduğu için” hayata tutunarak kendisini orada yaralı bırakanların peşine düşüyor.

 

 

-Doğanın güzelliği ve acımasızlığı 

Geçen yıl ”Birdman” filmiyle Oscar ödülünü kucaklayan yönetmen Alejandro G. Iñárritu, bu defa Broadway’in tiyatro kulislerinden 19. yüzyıl Amerika’sının dağlık bölgelerine doğru bir yolculuğa çıkıyor.

Dünyanın en güzel, gizemli, ama vahşi coğrafyasındaki eşsiz görüntüler, filmin görüntü yönetmeni Emmanuel Lubezki’nin başarılı yönetimiyle beyazperdeye yansıyor.

Sinematografik açıdan ise Iñárritu,  çok başarılı metaforlar, kamera açıları ve çekim teknikleriyle yine dehasını konuşturuyor. Akbaba ile temsil edilen ”ölüm metaforu”, dağın tepesiyle işlenen ”ulaşılmazlık” bunlardan sadece birkaçı… Havanın ne kadar soğuk olduğunu, DiCaprio’nun ağzına yaklaştırılan kamera marifetiyle kamera lensinin buğulanmasıyla sık sık ustaca gösteren yönetmen, kimi zaman bu buğudan dağın tepesindeki sis bulutuna, oradan da Fitzgerald’ın içtiği piponun dumanına geçerek kesmeleri en iyi biçimde kullanıyor.

Filmin bir başka özelliği, çok büyük kısmı, DiCaprio’nun canlandırdığı Hugh Glass’ın hayat mücadelesine ayrıldığı için diyalogların az oluşu. Hikayenin çok hızlı işlemesini ve bol diyaloglu olmasını tercih eden seyirci için eksi olarak algılanabilecek bu durum, aslında sinema sanatının şu meşhur ”Anlatma göster” kuralının en iyi biçimde tatbik edildiği bir yapım olarak yönetmen Iñárritu’nun hanesine geçen bir ”artı” daha olmuş.

 

 

-Bu kez Oscar gelmeli-

Artık neredeyse espri haline gelen ”Leonardo DiCaprio Oscar alamaz” mitini bu kez ünlü aktörün mutlaka yenmesi gerektiğini düşünenlerdenim ben de…

Yaşam mücadelesini en sahici biçimiyle veren, günlerce sürünen, acı çeken, oradan oraya savrulan DiCaprio, bir yandan da ”intikam ateşini” nasıl yüreğinde, tam içinde hissettiğini en iyi biçimiyle dışa vuruyor. Vejetaryen olan Leonardo DiCaprio, bir sahnede vahşi bir bizonun karaciğerini kanlar içinde yerken, çiğ balığı iştahla dişlerken hayat mücadelesinin beyazperdedeki canlı örneği olarak beyazperdeye geliyor. Dolayısıyla, Akademi’nin artık inat etmekten vazgeçerek altın heykelciği usta aktöre teslim etmesi gerekiyor.

İşlediği konu açısından benzerlerini fersah fersah geride bırakan Diriliş-The Revenant, yılın en iyi filmlerinden biri olmaya da aday. Şimdiden bu yılın Oscar favorisi olarak gösterilen Spotlight fimi karşısındaki şansını bilemesek de en azından DiCaprio’nun performansı, filmin Akademi tarafından dikkatini mutlaka çekmeli…

Bütün bunların dışında Tom Hardy ile DiCaprio’nun yerli oğlu Hawk’u canlandıran Forrest Goodluck’ın başarılı performansları da  filmin artılarından. Neticede Oscar ödülü alsın ya da almasın Leonardo DiCaprio’nun, böyle bir performansı sergilediği için gönüllerin Oscar’ını aldığı kesin… Gerisi laf-ı güzaf…

 

2 Yorumlar: "Diriliş: Dağdaki Robinson'un Oscar koşusu"

  • comment-avatar
    Y.Emre Yuksel 22 Ocak 2016 (13:38)

    Filmde başına gelenlere bakınca Anlıyorsunuz ki adam Oskarı almadan ölmeyeceğim diyor 🙂

    Burcu hanım elinize kaleminize sağlık …

    • comment-avatar
      sinekaf 24 Ocak 2016 (18:01)

      Çok teşekkürler değerli yorumunuz için 🙂

Yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.