Burcu B. Bilgin
(Game of Thrones 7. sezon 3. bölümü izlemiş olanlar okumalıdır)
Game of Thrones’ta bu hafta belki de sezonlardır beklenen bir buluşma gerçekleşti. Targaryenler’in sonuncusu Daenerys ile muhtemelen aynı aileden olan, ancak şu anda Kuzey’in Kralı Jon Snow bir araya geldi. Epeyce çekişmeli, bol polemikli bu buluşmaya ise buluşmanın tarafları değil zeka küpü bir adam damga vurdu: Tyrion Lannister.
George R.R Martin’in romanları yetiştiremediği gerekçesiyle 6. sezondan bu yana geminin dümenini devrettiği David Benioff/Dan Weiss ikilisi, romanların kurgusundan hayli uzaklaşmıştı. Battle of Bastards dışındaki bölümleri çok beğenmediğimi üst üste yazmıştım. Bu sezon umut verici başlasa da o tutarsız çizgiye yavaş yavaş geri döndüğümüzü görüyorum. Peki geride bıraktığımız 3. bölüm bize neler anlattı ve devamında ne gibi gelişmeler bekleyebiliriz?
-Kuzey’in piçinden Casterly Rock’ın cücesine selam olsun: Yeni bölümün açılış sekansında Jon Snow ve Davos Seaworth, Dragonstone’da Tyrion Lannister, Missandei ve Dothraki savaşçılarınca karşılandı.
Silahları ile oraya ulaştıkları tekne ellerinden alındıktan sonra Jon Snow ile Tyrion ilginç biçimde birbirini selamladı:
-Winterfell’in piçi
-Casterly Rock’ın cücesi…
-Ben bir Stark değilim: Tyrion ile Jon Snow’un, Winterfell’den başlayıp Sansa-Tyrion evliliğine kadar uzanan enteresan sohbetinde, Tyrion ona Stark erkekleri güneye seyahat ettiklerinde işlerin karıştığını hatırlattı. Bu sırada, bu haftanın en çok hayranların diline düşen espri ortaya çıktı. Aslında aynı şeyi kastetmese de aslında bir Targaryen olan Jon şu cümleyi ediverdi: ”Ben bir Stark değilim”…
Sohbetin bu anında büyük bir hızla üzerlerinden geçen ejderhalardan biri, Gecenin Kralı’ndan bile o kadar korkmayan Jon Snow’a hayatının şokunu yaşattı. Tyrion, Jorah ile Essos’ta ejderhanın uçuşu sırasında duyduğu korkuyu anımsayarak Jon’a şöyle dedi: ”Buna alışırsın derdim ama alışamıyorsun”
-Andallar’ın, vandalların kraliçesi: Bu haftaki dizide bir diyalog vardı ki durup durup aklıma geldikçe gülüyorum. Jon Snow ve Davos’un salona girişinde tahta kurulmuş Daenerys’i Missandei şöyle tanıttı:
”Huzuruna çıktığınız Targaryen Hanesi’nden Daenerys Fırtınadoğan. Demir Taht’ın gerçek varisi, Andallar ve İlk İnsanlar’ın gerçek kraliçesi, Yedi Krallığın koruyucusu, ejderhaların annesi, Büyük Çim Denizi’nin Khaleesi’si, Ateşgeçirmez, Zincirkıran… Davos ise baktı baktı şöyle dedi: ”Bu da Jon Snow”… Sonra durup yutkundu: ”O da Kuzey’in Kralı”… Yani bir garip Jon Snow kulunuz… Daenerys az daha havalanırsa zaten ejderhalarıyla beraber kanatlanıp uçacak.
-Garibin biriysem: Davos, karşı tarafın mütevazı davrandıkça kendilerini eziklediğini tam da bu noktada kavradı ve ”Benim Flea Bottom (King’s Landing’in en fakir kenar mahallesi) aksanımdan pek anlaşılamadı galiba” diyerek salvo yaptı.
Jon’un da büyük bir kitlesi olduğunu vurgulayan Davos, ”Jon’un doğuştan gelen hiçbir ayrıcalığı yok. O bir piç. Ama bütün o..puların sert çocukları ona inandıkları için lider olarak seçti” diyerek, ”Halk çocuğuyuz ama bileğimizi bükemezsin” mesajı verdi.
Jon ise Akgezenler ve Gecenin Kralı’nın ne kadar büyük bir tehdit olduğunu Daenerys’e anlatmaya çalışsa da sarışın güzelimiz ”Diz çök de diz çök” diye tutturdu. Çünkü dedeleri bağlılık yemini etmiş. Jon Snow da pası alınca golü çaktı: Senin baban benim dedemi diri diri yaktı. Bu nasıl bağlılık?”
-Aşıksan vur saza: Hala-yeğen arasındaki konuşma bir o kalede bir bu kalede gollerle devam ederken kendimizi Çiçek Abbas filminin meşhur aşık atışmasının içindeymiş gibi hissettik: Yaklaşma toz olursun, geçme pişman olursun… Sevene can feda, sevmeyene elveda…
Tam artık mesele Jon ve Davos’un diz çökmemeleri halinde hapsedilmelerine doğru gidecekken gelen bir nöbetçi, ikiliyi Dany’nin elinden kurtardı. Ancak bu konuşmada bir başka koparan diyalog da Jon’un diz çökmekten kaytarmaya çalışmasında yaşandı:
-Diz çök, olsun bitsin
-Diz çökmek için vakit yok…
-Köle miyim sana ben?: Bu sahne o kadar uzadı ki dizi böyle bitecek zannettim. Son bir notla Targaryen ailesinin bu haftaki yaşadıklarına nokta koyuyorum. Daenerys ile Jon’un ikinci bir araya gelişleri ise daha yumuşak bir havada geçti.
”Senin mahkumun muyum?” sorusuna, ”Daha değil” diyerek yeğenini uğurlayan Daenerys, sonunda Tyrion’un çabalarıyla onun Dragonglass madenini bulmak için kazı yapmasına izin verdi. ”Hele şükür” dedik ama elinde güç kalmadı Jon’un ocağına düşecek.
-Bu kadar ordu nasıl yok oluyor?: Weiss/Benioff ikilisi galiba bizim romanları unuttuğumuzu zannediyorlar. Dorne’un kesinlikle dize getirilemediğini, Oberyn’in rica minnet çağrıldığını, üzerine sırf arayı düzeltmek Myrcella’nın verildiğini unutuyorlar. Koskoca Dorne, sadece Sandler ele geçirilince bitti, gitti.
Yine Tyreller, bölümün sonunda izlediğimiz üzere iki dakikada teslim oldu. Greyjoylar’ın gemileri nedense onlar da Demir Adalar’dan değilmiş gibi Euron’a saniyede teslim edildi. Kargalar güler.
-O bir Ramsay değil: Euron demişken ondan bir Ramsay Bolton yaratma düşüncesi, bizim eski Tarkan filmlerindeki şarap içip butları yedikten sonra böğüre böğüre gülen karikatürize edilmiş kötü adamlara dönüştü.
Yeni Ramsay olmaktan çok uzak bu karakterin-aslında tip demek lazım-sezon sonunda öleceğini tahmin etmek için müneccim olmak gereksiz. Bu bölümde de Ellaria Sand, kızı ve Yara Greyjoy’u Cersei’ye teslim eden, karşılığında da hediye bekleyen Euron, Cersei’den ayarı yedi: Savaş bitince gönlünün hediyesini alırsın.
-Enişteye yamuk yok: Kızı Myrcella’nın intikamını almak için Ellaria Sand’in kızına zehir içiren ve annesini de onun ölümünü günlerce ağır ağır izlemek zorunda bırakan Cersei’nin bu sahnesindeki ince ayrıntıyı çok magazinle ilgili olmayan okurlar için aktarayım.
Cersei, Ellaria’nın sevgilisi ve çocuklarının babası Oberyn Martell’in kafatası ağır ağır ezilirken nasıl mutlu olduğunu gülerek anlattı. Yalnız Cersei Lannister’ı canlandıran Lena Headey ile Oberyn rolündeki Pedro Pascal özel hayatlarında mutlu bir çift ve 1 de kızları var.
-Demirbank iyi günler diler: Cersei ile Euron Greyjoy arasındaki işbirliğinin kısa sürede bozulacağını, buna da sebebin büyük ihtimalle Daenerys Targaryen olacağını tahmin etmek zor değil. Çünkü bu bölümde Cersei’nin her, ”Euron Greyjoy da müttefikimiz” deyişinde farklı biri, ”Şimdilik öyle” dedi.
Bu arada, dizinin Demirbank’ının (Iron Bank) da Cersei ile anlaşması biraz sallantıya girdi. Bu sahnedeki Iron Bank temsilcisini bir yerden gözü ısıranlara da hatırlatayım. Sherlock dizisinde Mycroft Holmes’ü canlandıran Mark Gatiss…
-O şimdi ermiş: Sansa’nın Winterfell’de ”Kuzey’in kraliçesi” olarak rüştünü ispat ettiği sekansın hemen ardından kapıda beliren bir konuk onu çok mutlu etti. Bu gelen, yıllar sonra ilk kez gördüğü kardeşi Bran’di.
Ama Sansa’nın hasret dolu kucaklaşması sırasında buz gibi bir ifadeyle duran Bran, artık tam bir Üç Gözlü Kuzgun. ”Sen Ned Stark’ın hayattaki tek oğlusun, Kuzey’in kralısın” sözlerine karşılık Bran, ”Ben hiçbir yerin kralı olamam. Çünkü ben Üç Gözlü Kuzgun’um” karşılığını verdi. Evet evet erdi.
-Burası çok önemli: Sansa’ya Üç Gözlü Kuzgun olduğunu Ramsay ile düğününden ayrıntıları paylaşarak kanıtlayan Bran, Sansa’nın, ”Keşke Jon da burada olsaydı” sözlerine, ”Onunla konuşmam lazım” yanıtını verdi. Bran, warg rüyasında Jon Snow’un annesinin Lyanna olduğunu görmüştü. Muhtemelen babasının da Rhaegar olduğunu da gördü ama onu biz göremedik.
Artık biliyoruz ki Bran, Jon Snow’a bir Stark değil Targaryen olduğunu anlatacak. Ondan sonra da artık bu dizide sular durulmaz.
-Haftanın güzel gelişmesi: Bu haftanın en güzel gelişmesi ise Jorah Mormont’un artık sağ salim Khaleesi’sine doğru yola çıkmasıydı. Hayatını birkaç kez borçlu olduğu Jeor Mormont’un oğlunu kurtararak çok iyi bir müttefik kazanan Samwell Tarly, Citadel’de kimsenin başaramadığını başararak da rüştünü ispat etti. Kim tutar seni…
-Bir arkadaşım demişti ki: Tyrion Lannister’ın zekice planı sayesinde kanalizasyondan sızarak Lekesizler, Casterly Rock’ı ele geçirdi.
Bu sırada planını anlatırken bu kadar az adamla nasıl bu planın gerçekleşeceği konusunda, ”Bir arkadaşım demişti ki, ‘Bana 10 iyi adam ve tırmanma çivileri verin, o…puyu hamile bırayım”… Az sayıda adamla plan yapma ustası bu sözlerin sahibi olan arkadaşı ise Bronn’du.
-Dikenlerin kraliçesine veda: Mevzu bahis Bronn ise aynı saatlerde Lannisterlar’ın kuşattığı Highgarden’daydı. Nedense o kadar övülüp durulan, ne kadar kalabalık olduklarından dem vurulan Tyrell ordusu ise küt diye neden teslim oldu, hiç mi B planları yokmuş onu anlamadık. Senaryo iyice tuhaflaştı, dev gibi ordular anında devriliyor.
Jaime Lannister tarafından acısız ölüm sunulan ve zehri onun elinden içen Olenna, gider ayak çok güzel bir gol atarak Joffrey’yi öldürtenin kendisi olduğunu itiraf etti: Cersei’ye söyle, onun bilmesini istiyorum, o bendim!
-Jaime’yi yediler matmazel: Konuşmaları sırasında Olenna’ya, ”Robb Stark’ın bir sözü vardı: Her yenilgiden bir şey öğrenirim. Ben de öğrendim” diyen Jaime, görüyoruz ki aslında hiç bir şey öğrenmemiş.
Olenna’nın, ”Kızkardeşin bir hastalık. Sonun onun elinden olacak” sözlerine, ”Belki de” karşılığını veren Jaime’nin George R.R Martin romanlarındaki karakter dönüşümü ve gelişimi ne acıdır ki Weiss/Benioff tarafından yok edildi.
Jaime’nin geçen sezonlarda tekrar tekrar vurgulayarak yazdığım Brienne ile karşılaşması, ondan öğrendikleri, elini kaybettikten sonraki olgunlaşması, Martin’in bu karaktere farklı bir yön çizme başlangıcıydı. Ancak Martin’in artık GOT senaryosunda etkisinin olmayışıyla buna son verildi ve Jaime başta olduğu yere geri döndürüldü. Can sıkıcı bir durum…
Netice olarak, Daenerys Targaryen-Jon Snow buluşmasının ve ittifakının temellerinin atıldığı bir bölüm izledik. Greyjoy kardeşler ve Dorne güçlerinden sonra Tyreller’in de Lannisterlar’ın eline geçmesiyle Daenerys’in eli iyice daraldı. Dolayısıyla artık taarruz emrini vermesi gerekiyor ve ilerideki en büyük destekçisi de Jon Snow olacak elbette.
Sadece kısa bir süre gördüğümüz Gecenin Kralı ve Akgezenler Ordusu’nu hala izlemedik. Geriye bu sezondan 4 bölüm kaldığına göre artık görsek yeridir.
Sezon, senaryonun George R.R. Martin’in romanlarından giderek uzaklaşması çizgisinde yürümeye başladı. Az önce bahsettiğim gibi bu çizgi sürerse bu sezon kaybedeceğimiz karakter Jaime Lannister olabilir. Euron zaten banko…
Tyrion’un zeka kokan planlarının şimdilik işe yaramaması ileride de yaramayacağını göstermiyor. Yani keser döner, sap döner. Cersei’ye gelince, merak etmeyin esasen dişi bir Tywin filan değil. Mutlaka helvasını yiyeceğiz.
Haftaya görüşmek üzere…
Yorum Yapılmamış: "Game of Thrones: Ben de Jon Snow kulunuz"