Gece Hayvanları: Hayatta ikinci şans var mı?

Burcu B. Bilgin

Moda tasarımcısı Tom Ford’un ikinci kez kamera arkasına geçtiği Gece Hayvanları/Nocturnal Animals, 3 dalda Altın Küre adayı olarak bu aralar dikkatleri üzerine topladı. Hikaye içinde hikaye anlatan başarıyla kurgulanmış senaryosu ile eleştirmenlerin ”dahice” bulduğu film, para ve statüyü aşka tercih etmiş bir kadının yalnızlığında ”Hayatta ikinci şans var mı?” sorusunun yanıtını arıyor.

Tom Ford’un aynı zamanda senaryosunu kaleme aldığı filmde başrolü Amy Adams ile Jake Gyllenhaal üstleniyor. Michael Shannon, Isla Fisher ve Armie Hammer’ın da rol aldığı filmin en büyük sürprizi ise ”En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” dalında Altın Küre’ye de aday gösterilen Aaron Taylor-Johnson. İki rol birden üstlenen Jake Gyllenhaal’un artık sinemadaki yerini iyiden iyiden sağlamlaştırdığının açık kanıtı olan filmde, Johnson’ın canlandırdığı anti kahraman ise an be an izleyiciyi fethediyor.

Nocturnal Animals

-Eski sevgiliden hediye-

Film, sanat galerisi sahibi olan Susan Morrow’un (Amy Adams), son derecede lüks içinde yaşadığı evinde sıradan bir gün yaşarken posta kutusunda yazar olan eski eşinin gönderdiği henüz yayınlanmamış roman taslağını bulmasıyla başlıyor.

Roman hakkındaki yorumunu merak eden eski kocası Edward Sheffield’ın (Jake Gyllenhaal) bu kitabı aynı zamanda kendisine ithaf ettiğini gören Susan, ”Gece Hayvanları/Nocturnal Animals” okumaya başladığı andan itibaren kendini kitaba kaptırıyor. Kitabın kahramanı Tony’nin (Jake Gyllenhaal) ailesiyle beraber çıktığı yolculuk giderek dehşetle örülü bir maceraya dönüşürken,  Susan her satırda kendini yeniden Edward ile yaşadığı kırık aşk hikayesinin içinde buluyor.

Bu andan itibaren kendini ve hayatını sorgulamaya başlayan Susan, statü ve para uğruna yıktığı yaşamını, dolayısıyla da eski aşkı Edward’ı özlüyor. Hatalarını keşfeden ve uğruna çok şey feda ettiği yeni hayatının kendini tatmin etmediğini fark eden Susan’ın bu hesaplaşmalarının arasına, roman sayfalarında büyük bir heyecanla devam eden Tony’nin dramatik intikam öyküsü giriyor.

-”Madame Bovary benim”

Hayatını kariyer ve para ile şekillendiren günümüz insanına ayna tutan hikayenin ustaca kaleme alınmış senaryosu, Susan’ın asistanına yönelttiği, ”Hayatının planladığın gibi gitmediği olmuş muydu?” sorusuyla hedefi onikiden vuruyor.

Kitabın isminin bile geceleri uyuyamadığı için ona ”gece hayvanları gibisin” diyen sevgi dolu eşi tarafından özellikle konulduğunu fark eden Susan’ın, Edward ile flash back sahnesinde, genç adamdan duyduğu ”Birini sevdiğin zaman ona özen göstermelisin. Önüne engeller çıkınca çözüm ararsın. Öylece kaçıp gitmezsin” sözleri de ”aşk/emek” vurgusu yapıyor.

Nocturnal Animals

Film ilerledikçe aslında Edward’ın ilk romanındaki tüm karakterlerin metaforik olarak kendisini, eşini ve çevrelerindekileri simgelediği ortaya çıkıyor. Susan’ın evliyken, ”Sürekli kendi hikayelerini yazamazsın” diye eleştirdiği Edward’ın ”Her yazar kendi hikayesini yazar” diye cevap vermesi de filmi dikkatli izleyenlerin gözünden kaçmıyor. Flaubert’in, ”Madame Bovary kimdir?” diye sorulunca, ”Benim” demesi gibi…

Tokat gibi çarpan final sahnesiyle aslında bu öykünün sonunu ”ucu açık bırakan” Tom Ford, böylece Gece Hayvanları ile verdiği sınavdan yüz akıyla çıkıyor. Özellikle filmleri okumayı seven izleyicinin büyük haz alacağı Gece Hayvanları, 2016 yılının en iyi filmleri arasında uzak ara yerini alıyor. İzlenmesini mutlaka tavsiye ederim.

Nocturnal Animals

1 Yorum: "Gece Hayvanları: Hayatta ikinci şans var mı?"

  • comment-avatar
    Ali 19 Aralık 2016 (19:53)

    tesekkurler… izleyecegim

Yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.