(Dizinin 1. sezonunu izlemiş olanlar okumalıdır)
Burcu B. Bilgin
Türkiye’de 2016 yılından bu yana izleyicinin ekran alışkanlıklarını değiştirmeye başlayan Netflix, dünyanın her tarafında giderek sayılarını artırdığı orijinal dizilerinden biri için de Türk yapımcılarla el sıkışmıştı. Bir süredir merakla beklenen ve adeta ”milli meseleye” dönen Hakan: Muhafız’ın ilk bölümünü galasında seyredip izlenimlerimi paylaşmıştım.
Dizinin 14 Aralık’ta ekrana gelmesiyle beraber tamamını seyredip sizler için değerlendirdim:
-Klasik süper kahraman dizisi değil: Başta söyleyeyim, dizinin ismi uzun ve yanlış seçilmiş, sadece ”Muhafız” olması yerinde olurdu.
Öyküye gelince; İpek Gökdel imzalı Karakalem: Bir Delikanlının Tuhaf Hikayesi romanından uyarlama hikayenin senaryosu iyi ele alınmış. Özellikle 3, 9 ve 10. bölümleri beğendim. Her bölümün senaryosunun ayrı bir isme ait olması, her birini farklı kılıyor.
Hakan Demir (Çağatay Ulusoy) çok daha ”insan” bir süper kahraman… Klişe süper kahraman öykülerindeki gibi bir kostümü neyse ki yok. Ona güç veren gömleği giydikten sonra değişip bambaşka biri olmuyor. Yine Cavidan Holding güvenliğinde çalışan bildiğimiz bir ”Kapalıçarşı çocuğu” olarak hayatına devam ediyor.
Süper güçleri mesela kostüm giyip göklerde uçmak gibi gözümüze sokulmuyor ki başından beri benim asıl korktuğum buydu. Çünkü bunların en iyileri çoktan yapıldı.
-Klişeleri bolca kullanıp geliştiriyor: Kuşaklar boyu İstanbul’u koruyan muhafızların sonuncusu olan Hakan’ın öyküsünde bolca fantastik, dramatik, bilim kurgu, aksiyon yapımları ve ilgi gören romanlardan çağrışımlar var.
Kahramanın öyküsünün travmalara yaslanması, iyi/kötü bütün kahramanların geçmişte büyük dramlarının olması, gücüne sahip olmak için 3 şeye-gömlek, yüzük ve hançer-sahip olmasının gerekmesi, sevdiği kadını kaybetmesi, korku filmlerindeki gibi meraklı gencin hemen ölmesi, kader birliği yaptığı kızla gelişmeye başlayan aşk diye liste uzayıp gidiyor.
-Batman’den girip Dracula’dan çıkıyor: Hakan’ın yaşam öyküsü, Batman’e benziyor. Batman gibi en büyük düşmanı tarafından ailesi yok edilen Hakan’ın yanında Batmobil’e benzeyen arabası, hem iş adamı, hem de ”farklı güçlere” sahip bir adam olmasıyla Faysal Erdem (Okan Yalabık) de hikayedeki diğer yarasa adamımız…
İlerleyen dakikalarda Da Vinci Şifresi’nden esinlenmeler bizi bekliyor. Ayasofya’nın altındaki gizem, gizli Sadık Kalanlar yapılanması ile Dan Brown’a selam verilirken, son 2 bölümde ise Bram Stoker’ın efsane kahramanı Dracula, bugüne kadarki sayısız esinlenmesinden birini de bu öyküye veriyor.
Ölümsüzlüğü arayan kahraman belki kan içmiyor ama işin içinde yine kan yoluyla ulaşılan bir ”yeniden dünyaya geliş” öğesi var. Ölümsüz’ün 1000 yıldan fazla yaşaması, Osmanlı döneminde ortaya çıkması hepsi başka birer Kazıklı Voyvoda kodlarıydı.
Ölümsüz’ün ”Asıl kötü olan insanlar, hırslarıyla, öfkeleriyle her şeyi yok ediyorlar” dediği kısmı ise ayrıca çok beğendim. Çok özgün olmasa da davasını iyi savunmasıyla dizinin ”villain” karakterine sempati uyandırdı. Yeni sezonda büyük ihtimalle ”Team Ölümsüzler” oluşacaktır seyirci arasında…
-Elbette pek de şaşırmıyoruz: Dizinin senaryo matematiği iyi hesaplanmış durumda. Hakan’ın Büyükada’da gerçek ailesinin evini ziyaretinde ”Her muhafız bir Sadık Olan’la evlenmelidir” sözünden Zeynep (Hazar Ergüçlü) ile aşk yaşayacağını, Muhafız’ın birini koruduğu İstanbul’dan fazla sevmesinin hata olduğunu, Hakan’ın babasının da bu hataya düştüğünü duyarak aynı şeyi oğul muhafızın da yapacağını anlamış olduk.
Ancak öyküde baştan yanlış kötü adamın hedef olduğunu, Ölümsüz’ün kim olabileceğini, eczacı baba Kemal’in (Yurdaer Okur) kendini davaya kurban edeceğini, Leyla’nın (Ayça Ayşin Turan) aramızda fazla kalmayabileceğini, hediye edilen kolyedeki taşın aranan yüzük taşı olduğunu tahmin ettik.
-Çağatay Ulusoy bu işi öğrenmiş: Ulusoy’un oyunculuk açısından kendini çok iyi geliştirdiğinin aşikar olduğu dizide oyuncu, en büyük düşmanıyla yüzleştiği final sekansında zirveye çıkıyor.
Mehmet Kurtuluş, Mazhar rolünde üstüne düşeni fazlasıyla yapıyor. Leyla rolündeki Ayça Ayşin Turan’ı daha önce izlememiştim, ancak bu diziyi sürükleyen karakterlerden biri olmuş. Sert kız Zeynep rolünde Hazar Ergüçlü’nün dövüş sanatlarını içeren sahneler için çok çalıştığı ortada, ama dramatik yönden yol kat etmesi lazım.
Dizide bizi sonradan şaşırtması gerektiği göz önüne alınarak Faysal, uzun süre kişisel gelişim kitaplarından, romanlardan referanslar verip duran, fazla iyi bir karakter olarak sergilendi.
Bolca çabaya rağmen şaşırmadıysak da böyle geri planda tutulduğundan Okan Yalabık’ı henüz izlemedik, asıl hünerlerini 2. sezonda göreceğiz gibi geliyor.
-Özel efekt ve aksiyon bekleyenlere kötü haber: Dizide bolca Osmanlı dönemine gidiş gelişler, görsel efektler, yoğun dövüş sahneleri, devrilen otomobiller, kovalama sahneleri, süper kahraman numaraları bekleyenler ise dizinin dramatik yapıya ve kahramanın öyküsüne yoğunlaşması sebebiyle hayal kırıklığına uğramış görünüyor.
Bunların örneklerini bugüne kadar çok izlediğimiz, artık hatta bunlara boğulduğumuz göz önüne alınırsa büyük bir eksiklik olmadığını söyleyebilirim. Hatta çok iyi örnekleri yapılmış bir alanda hata sergilemediğimiz için ayrıca memnun oldum. Komik gözükebilecek bir Türk Superman’e ihtiyacımız yok bana kalırsa…
-Kahraman fazla saf: Dizinin başında vurgulandığı üzere ”saf kalpli” olduğundan seçilen Muhafız, saflığı ve duygusallığı ileri düzeye taşıyarak pek zekice olmayan hamleler yapıyor. Hakan’ın gömleği satışa çıkarması yüzünden babası ve Memo, artık hiçbir şey yapamayacağını bilmesine rağmen Leyla’ya koşması sebebiyle Kemal ölüyor.
Hiç ders çıkarmayan Hakan, Leyla’yı diriltme umuduyla bütün Ölümsüzler’in canlanmasına da sebep oluyor. Böylece Zeynep ve Kemal’in bütün uğraşlarına karşın 1. sezon net bir başarısızlıkla bitiyor.
-Netflix dizi matematiğini çözmüş: Hakan Muhafız’ın 2. sezonuna hemen onay verilmesine bakılırsa Netflix de diziden en azından şimdilik memnun… Tutmayan, hatta bolca kar getirmeyen dizileri gözünün yaşına bakmadan kaldıran Netflix’ten bu vizeyi almak önemli bir şey…
Dizi, temel hatlarıyla Netflix’in fantastik dizi matematiğini çözmüş. Ortalama 30-45 dakika olan bölümleri, görüntü kalitesi ve genç kitleye hitap etmesiyle dizi, bu dev şirket için Türkiye ayağında bekleneni veriyor.
-İstanbul’u tanıtıyor: Dizide İstanbul ve Türkiye’nin tanıtımının da hedeflendiğinden diğer yazımda bahsetmiştim. Dizi içindeki Ayasofya ve ilk bölümdeki Kapalıçarşı sekansları başta gelmek üzere görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki diziye imzasını atıyor.
Ayasofya ve Kapalıçarşı dışında Mimar Sinan referansları da dizide dikkati çekiyor. Cami bahçesindeki sahneler, Sinan eserlerinin anlatılması, Mimar Sinan Türbesi ile bu eşsiz mimara saygı duruşunda bulunuluyor.
Dizide Can Evrenol, Umut Aral ve Gönenç Uyanık yönetmen koltuğunda oturuyor. Evrenol’un diziyi tamamlayamadığı, Uyanık ve Aral’ın asıl işi üstlendiği söylentileri dolaşıyor ama ne kadar doğrudur bilemem.
Ceylan ile kovalama sahnesi, müzeden kaçış, 8 ve 9. bölümlerde Ayasofya’nın altındaki yüzleşme, Leyla-Hakan sevişmesi ile Emir-Zeynep dövüşünün eşleştirilmesi beğendiğim sahneler oldu.
-Altyazılar nasıldı?: Diziyi İngilizce altyazıyı açarak seyrettim. ”Birader”, ”o iş bende”, ”sıkıntı yok” gibi özellikle Hakan’ın Kapalıçarşı çocuğu olmasını vurgulayan sözler çevrilirken tam karşılığının olmaması doğal. Bize çeviri yavan gelse de yabancılar için sorun olmasa gerek…
Bir yerde Zeynep’in Hakan’a ilgi duymadığını vurgularken, ”Senden hoşlanmıyorum” şeklinde sarf ettiği sözün, ”I don’t like you” diye çevrilmesi enteresan olmuş. ”I’m not into you” denilmesi gerekirken Zeynep’in Hakan’ı kişi olarak sevmediği gibi bir sonuç çıkmış.
-Bundan sonra neler olur?: Bu gelişmelerden sonra dizinin 2. sezonunun ilkinden daha ilginç olacağını düşünüyorum. Canlanan Ölümsüzler’in arasındaki Rüya (Burçin Terzioğlu) ve Mergen (Saygın Soysal) ile daha renklenmesi beklenen hikaye, ”İyi Ölümsüzler” ve ”Kötü Ölümsüzler” arasında bir savaşı da barındırırsa çok keyifli olur. Supernatural dizileri seven kitleyi de memnun eder.
Leyla’nın yeni bir ”Frankenstein’ın gelini” olacağı şimdiden sinyallerini veriyor. Hakan, onu dirilttiğine çok pişman olacak ve muhtemelen yeniden yok etmenin yollarını arayacak. Önünde sadece bir Ölümsüz varken bile zorlanan Hakan’ın gömlek ve kolye olmadan, güçlerinden arınmış olarak neler yapabileceğini göreceğiz.
Elbette Zeynep/Hakan aşkı da bir başka gelişme olarak izleyiciyi bekliyor.
Netice itibarıyla Hakan: Muhafız, klasik süper kahraman dizilerinden farklı olarak daha ”insan” bir kahraman içeren, kahramanların travmalarına yaslanarak öykülerini detaylı olarak sunan, Dracula, Batman, Da Vinci Şifresi, Indiana Jones gibi popüler eserlerden bolca esinlenmiş, klişelere yaslansa da işini yapan klasik bir Netflix süper kahraman dizisi…
Görsel efekt ve aksiyonu çok yüksek düzeyde olmasa da yapabileceğinden çok fazlasına soyunmaması bir başka artısı… Netflix serüveninde Türkiye’nin ilk sınavını başarıyla verdiğini söyleyebilirim. 2. sezonda yolu açık olsun.
1 Yorum: "Hakan: Muhafız ekran sınavını geçti mi?"
Hasan Anıl Karakaya 11 Haziran 2019 (05:13)
Dizi tam bir hayal kırıklığı diziyi çeken arkadaşlar bir kere ekranın başına geçip acaba hiç tarafsız bir gözden bakıp bunu nasıl seyrettirecegiz diye düşündüler mi acaba bari zekice planlarının olduğu bir karakter yaratsaydiniz ölüp ölüp dirilen karakterler esrarengiz konusmalar herkesin ağzından düşürmediği ölümsüz zirvaliklari kelebek sallayan kadın karakter nedir ya Allah aşkına çekirgelerle İstanbul’u yok etmek nedir ne olur Leyla artık ölde sende kurtul bizde kurtulalım.Seyirciyi aptal yerine koydugunuzu sanıyorsunuz ama hiçte öyle değil.