Burcu B. Bilgin
Oscar yarışının en iddialı koşucularından Ay Işığı/Moonlight dün (17 Şubat 2016) itibarıyla gösterime girdi. Miami’nin siyahların yaşadığı, şiddet ve yoksulluğun iç içe olduğu bir bölgesinde zorlu bir hayat süren Chiron’un hikayesini konu alan film, kurgusu, tekniği ve ustaca işlenmiş öyküsüyle öne çıkıyor.
”En İyi Drama” dalında Altın Küre kazanan film, dramatik yapısının sağlamlığıyla konusu Amerika’da geçmesine rağmen Avrupa Sineması’nın başarılı örneklerini çağrıştırıyor.
Türkiye’de şu günlerde neredeyse tüm sinema salonlarını işgal eden Recep İvedik 5 filmiyle aynı hafta gösterime girme talihsizliğini yaşayan Moonlight, 16. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nin de iddialı konuklarından.
-Küçük…-
Yönetmen Barry Jenkins’in imzasını taşıyan Moonlight filminin tüm kadrosu siyahlardan oluşuyor. Tarell Alvin McCraney’nin tiyatro oyunu olarak kaleme aldığı metinden Barry Jenkins tarafından senaryolaştırılan film, ”Küçük/Little”, ”Chiron” ve ”Siyah/Black” adlı üç ayrı bölümle Chiron’un küçüklüğünden yetişkinliğine kadar seyirciye anlatıyor.
”Küçük” adlı ilk bölüm, okul arkadaşları tarafından şiddete uğrayan ve taşlanan Chiron’un, nam-ı diğer Küçük’ün (Alex R. Hibbert) korkudan sığındığı metruk bir binadan Juan (Mahershla Ali) tarafından kurtarılmasıyla başlıyor.
Korkak ve içine kapanık bir çocuk olan Chiron, güçlünün kazandığı, ezenin sesini duyurduğu şiddetle örülü bu ”kurtlar sofrasında” bir türlü kendini bulamıyor. Üzerine gidildikçe korkuyor, korktukça özgür yaşam şansı azalıyor.
Uyuşturucu bağımlısı annesi Paula’nın (Naomie Harris) ilgisizliği ve sorumsuz yaşamı nedeniyle ezikliği bir kat daha artan Chiron, giderek boğuluyor. Juan da aslında bu çarpık düzenin içinde yaşamını sürdüren bir adam olmasına karşın şefkatle Chiron’a sahip çıkıyor.
-”Ay ışığında siyahlar”…-
Filmin ilk bölümü, özellikle kamera kullanımı ve açılarıyla öne çıkıyor. Juan’ın Chiron’a yüzme öğrettiği bölümde kameranın suyun içinde, altında ve üstünde kullanımı bu müthiş sahnenin gücünü bir kat daha artırıyor.
Chiron’a, ”Siyah çocuklar ay ışığında mavi görünür” diyen Juan, aslında tiyatro oyununun ismine gönderme yapıyor. Aynı zamanda da İngilizce ”mavi/blue” kelimesinin ”hüzün” anlamına gelmesine de vurgu yapıyor.
Juan’ı vurucu şekilde canlandıran Mahershla Ali, ”En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” dalında Oscar ödülüne aday. Bu dalda en güçlü rakibi ise Lion filmiyle Dev Patel.
Yine aynı şekilde anne rolündeki Naomie Harris de ”En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” dalının adaylarından. Onun işi Ali’den biraz daha zor, çünkü karşısında Viola Davis (Fences) gibi çok güçlü bir aday var.
-Yüzleşilmemiş cinsellik-
Filmin Chiron adlı ikinci kısmı, lise sıralarına gelmiş olan siyah kahramanımızın büsbütün itilip kakıldığı, var olma mücadelesinin arttığı, içimizi titreten sahnelerle dolu.
Bu kez ilk bölümde dostluğunun başladığı Kevin (Andre Holland) dışında dış dünyada ilgisinin olduğu çok az kişi kalan Chiron (Ashton Sanders), giderek yalnızlaşırken şiddet de artarak sürüyor. Bu sahnelerde Kevin rolündeki Andre Holland’ın yalın ve başarılı oyun gücüne ise hayran kalmamak mümkün değil.
Chiron, yüzleşemediği cinselliği, kendine bile itiraf edemediği duyguları, hayatta ne olmak istediğini bilemeyen yalpalamaları arasında ezildikçe önündeki seçenekler yok oluyor.
Moonlight, ”Black/Siyah” adlı üçüncü kısımla son buluyor. Trevante Rhodes’un canlandırdığı Chiron, diğer adıyla Siyah, hayat yolunda ”seçim şansının” olmaması yüzünden hiç beklemediği birine dönüşürken, seyirciyi de şu soruyla baş başa bırakıyor: Ya böyle şiddet dolu bir ortamda siyah olarak doğsaydınız başka bir seçeneğiniz olur muydu?
James Laxton imzalı çok başarılı görüntü yönetimiyle dikkati çeken Moonlight, müzikleriyle bütünleşen, insanın içine işleyen, yıllarca unutamayacağınız çok güçlü bir metin. Sayısız örneği olan ”siyah filmleri” arasında da sağlam bir yer edinen Moonlight, geçen yıl çok kuvvetle dile getirilen ”Oscar’da siyah ayrımcılığından” da aldığı rüzgarla altın heykelciği evine götürebilir.
Yorum Yapılmamış: "Moonlight: Siyah adamın ''kara'' çilesi"