Oscar 2017: İzleyici gözüyle Oscar tahminleri

MoTarık Volkan Cengen

Yılın bu dönemini seviyorum çünkü bu dönem Oscar heyecanının zirve yaptığı dönem ve ben de aday filmleri elimden geldiğince izlemeye çalışıp tahmin yürütmeyi seviyorum. Ha, ben kimim? Sinefil yahut sinema eleştirmeni değilim, sinemayı, küçük yaştan itibaren filmlerin büyülü dünyasında kaybolup gitmeyi seven biriyim sadece. İster güldürsün, ister korkutsun, ister ağlatsın, tür ayırt etmeksizin hemen her filmden keyif alırım. Bu benim eğlenme yöntemim ve Oscar için tahmin yürütmek de bu eğlencenin bir parçası sadece.

Diyeceğim o ki, fazla sanatsal bir şey beklemeksizin sizi bu “eğlence”ye davet ediyorum.

Bir filmin aldığı ödül sayısı ya da kaç dalda aday olduğu veya olmadığı sinema açısından elbette belirleyici değil. Geçmişte “bu film/oyuncu bu ödülü niye aldı?” gibi tartışmalar oldukça yaşanmış ve de artık Oscar ya da daha doğru adıyla Akademi Ödülleri “endüstriyel sinemanın” en büyük simgelerinden olsa da yine de bize iyi filmler sunmaya, en azından bu konuda fikir vermeye devam ediyor.

Adaylara baktığımızda, geçen sene yaşanan “beyaz Oscar” tartışmalarının, bu seneki adayların belirlenmesinde etkili olduğunu söylemek mümkün. Bunun sonucu bu seneki ödülleri de etkileyecek gibi görünüyor. Oraya geleceğim…

Moonlight

Değerlendirmelere geçmeden önce ufak bir gözlemimi paylaşayım. Bir kaç yıldan beri ya yapımcılar “based on a true events/story” filmlerinin Oscar heykelciğine giden en kestirme yol olduğunu düşünüyorlar ya da bana öyle geliyor. Yani, gerçek hayata dayanan filmleri severim de ama bana bu tarz filmler artık iyice ödül odaklı çekiliyor gibi geliyor. Özellikle de oyunculuk ödülleri söz konusu olduğunda…

Bu seneki aday filmler içinde de bu yolu tercih eden çok sayıda film olduğunu görüyoruz. Bu filmler ve adaylık sayıları şöyle:

Hacksaw Ridge – 6
Hidden Figures – 3
Lion – 6
Loving – 1
Jackie – 3
Florence Foster Jenkins – 2
Land of Mine – 1
Deepwater Horizon – 2
Sully – 1

Bu 9 film, 20 oyunculuk ödülünden 7’sine talip! Bunun, yukarda değindiğim “endüstriyel sinema” kavramıyla açıklanabileceğini düşünüyorum.

Kısaca, eyyyy Hollywood! Sen kimsin ya? Yok mu düzgün senary– Öhöm! Pardon, dalmışım.

Gelelim ödüllere. Tüm aday filmleri izleyemediğim için tüm kategorilerde tahmin yapmayacağım, zaten çok da anlamıyorum en iyi kostüm hangisi, hangi şarkı daha özgün falan. O yüzden ana dallardaki adaylara dair kısa birer tanıtım ve tahminimi yazacağım.

Yine de geçmiş senelerde tamamını izlemediğim dallarda yaptığım “hissi kablel vuku” tahminlerin tutmasına dayanarak birkaç dalda böyle bir ukalalık yapacağım, affınıza sığınarak.

Başlıyoruz!

EN İYİ FİLM

ADAYLAR:

Arrival: Dünyanın 12 farklı bölgesinde aynı anda beliren ahtapotvari uzaylılarla iletişim kurmaya çalışan bir dilbilimcinin hikayesi. Film ayrıca zaman kavramını da kullanıyor.

Fences: 1950’li yılların ABD’sinde bir baltaya sap olamamış, ama ailesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan katı bir siyahi babanın ve ailesinin hikayesi. İzlerken tiyatro oyunu izliyormuşum hissine kapıldım, zaten oyun uyarlamasıymış.

Hacksaw Ridge: İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD Ordusu’na sıhhiyeci olmak için katılan, fakat inançları gereği eline silah almamakta direnen, bu nedenle her türlü zorlukla karşılaşan, ancak cephede gösterdiği üstün başarı sayesinde tek mermi atmadan madalyaya hak kazanan bir askerin gerçek hikayesi.

Hacksaw Ridge

Hell or High Water: Banka soyguncusu 2 kardeş ile onların peşine düşen ihtiyar ranger ve sürekli takıştığı Kızılderili ortağının bol bol yoksul ABD görüntüleri eşliğindeki kovalamacası, bir kapitalizm eleştirisi.

Hidden Figures: NASA’nın uzay programının başlangıç yıllarında renkleri ve cinsiyetleri nedeniyle çifte ayrımcılıkla karşılaşan 3 kadının NASA içinde varolma mücadelesi. Bir gerçek hayat hikayesi daha…

 

Hidden Figures

La La Land: Aktris olma hayalindeki bir kızla cazı kurtarma sevdalısı bir erkeğin Los Angeles fonundaki masalsı, müzikli aşk hikayesi. Hollywood’un altın müzikal yıllarına bir saygı duruşu aynı zamanda.

Lion: 5 yaşındayken Hindistan’da kaybolan, çeşitli badireler atlattıktan sonra Avustralya’ya evlatlık giden Saroo’nun kaybolma ve 25 yıl sonra gerçek ailesini arama hikayesi.

La La Land

Manchester by the Sea: Yaşadığı bir felaket sonrası terk ettiği memleketine acı bir haberle dönen, insanlardan uzaklaşmayı seçmiş asosyal bir adamın yeğeniyle beraber kendini bulma arayışı.

Moonlight: Çocukluk-ergenlik-yetişkinlik olarak 3 farklı dönemde işlenen siyahi bir bireyin kendini ve hayatı sorgulaması.

TAHMİN: La La Land. Manchester by the Sea ve Fences sürpriz yaparsa şaşırmamalı.

Moonlight

EN İYİ YÖNETMEN:

ADAYLAR:

Dennis Villeneuve (Arrival)
Mel Gibson (Hacksaw Ridge)
Damien Chazelle (La La Land)
Kenneth Lonergan (Manchester by the Sea)
Barry Jenkins (Moonlight)

TAHMİN: Damien Chazelle. Mel Gibson alırsa sürpriz olur.

Damien Chazelle

EN İYİ ERKEK OYUNCU:

ADAYLAR:

Denzel Washington (Fences)
Andrew Garfield (Hacksaw Ridge)
Ryan Gosling (La La Land)
Casey Affleck (Manchester by the Sea)
Viggo Mortensen (Captain Fantastic)

TAHMİN: Casey Affleck ve Denzel Washington çekişir, Affleckler’in yetenekli olanı ipi göğüsler.

Manchester by the Sea

EN İYİ KADIN OYUNCU:

ADAYLAR:

Emma Stone (La La Land)
Isabelle Hupert (Elle)
Ruth Negga (Loving)
Natalie Portman (Jackie) – izlemedim
Meryl Streep (Florence Foster Jenkins)

TAHMİN: Zor bir kategori. Geçen seneki “beyaz Oscar” tartışmalarından dolayı Ruth Negga mı, ABD’lilerin içinde hala uhde JFK’in eşini canlandıran Natalie Portman mı, yoksa La La Land’le içimizi titreten Emma Stone mu? Akademi üyelerinin yerinde olsam Meryl Streep’e verirdim ödülü, başımız ağrımazdı. (Evet, seviyorum kendisini, ne var? 🙂 )

Meryl Streep

EN İYİ YARDIMCI ERKEK OYUNCU:

ADAYLAR:

Jeff Bridges (Hell or High Water)
Dev Patel (Lion)
Lucas Hedges (Manchester by the Sea)
Mahershala Ali (Moonlight)
Michael Shannon (Nocturnal Animals)

TAHMİN: Dev Patel ve Mahershala Ali çekişir. Dev Patel’in alacağını düşünüyorum. Oyunculuklarıyla hak etmiş olsalar da bir anlamda “Beyaz Oscar”ın günahının çıkarılacağı dallardan biri olacağını düşünüyorum bu dalın…

Lion

EN İYİ YARDIMCI KADIN OYUNCU:

ADAYLAR:

Viola Davis (Fences)
Octavia Spencer (Hidden Figures)
Nicole Kidman (Lion)
Michelle Williams (Manchester by the Sea)
Naomie Harris (Moonlight)

TAHMİN: Viola Davis alır. Net. Yalnız şunu söylemekte fayda var, Fences’da bir ikinci kadın oyuncu yok. Davis’in canlandırdığı anne karakteri başrollerden biri ama adaylıklar filmde görünme süresi gibi enteresan kriterlerle belirlendiğinden kendisine bu dalda adaylık düşmüş. Diğer adaylar neyse de Naomie Harris’e haksızlık olmuş biraz. (5 adayın 3’ünün siyahi olduğuna dikkat çekeyim yine)

Viola Davis

EN İYİ ANİMASYON FİLM:

ADAYLAR:

Kubo and the Two Strings: Henüz yeni doğmuş bir bebekken dedesinin gazabıyla bir gözünü kaybeden ve annesinin kaçırarak kurtardığı Kubo’nun geçmişini öğrenmek için yaptığı yolculuğu anlatan bir film.

Moana: Pasifik’teki bir adada yaşayan şef kızı Moana’nın adasını ölmekten kurtarmak için efsanelerde anlatılan bir görevi yerine getirmek için çıktığı yolculuğun hikayesi.

Zootopia: Hayallerinin peşinden gitmeyi seçerek “yapamazsın” dedikleri ne varsa yapmayı aklına koymuş bir tavşanın, av ve avcıların bir arada yaşadıkları Zootopia’da polis olup şehirde yaşanan esrarengiz kayıp vakalarını üçkağıtçı bir tilkiyle çözmesinin hikaayesi.

My Life as a Zucchini ve The Red Turtle izlemediğim filmlerden.

TAHMİN: Biraz da popülerliklerinden yola çıkarak izlediğim filmlerin favori filmler olduğu düşüncesiyle Zootopia diyorum.

Zootopia

EN İYİ YABANCI FİLM:

ADAYLAR:

Under Sandet (Land of Mine / Danimarka): İkinci Dünya Savaşı sonrasında Danimarka sahillerine Almanlar tarafından bırakılmış mayınların esir düşmüş/teslim olmuş Alman askerlerce temizletilmesinin hikayesi. Asker dediysem, çocuk!

Forushande (The Salesman / İran): Yeni oyun arefesindeki tiyatrocu bir çiftin yeni taşındıkları evde başlarına gelen trajedi sonrası alt üst olan hayatları. İsmini, çiftin yeni oyunları olan Arthur Miller’in Satıcının Ölümü’nden (The Death of a Salesman) alıyor.

Toni Erdmann (Almanya): Dalgacı Davut bir babanın işkolik kızıyla ilişki kurma çabası. Baba, kızını çalıştığı Bükreş’te ziyaret eder, kızını utandırır. Kızı tam kurtuldum dediği anda babası yepyeni bir kimlikle karşısına çıkar: Toni Erdmann!

En Man Seter Nom Ove (A Man Called Ove / İsveç) ve Tanna (Avustralya) izlemediğim filmlerden.

TAHMİN: İran ve Danimarka filmleri oldukça etkileyici. Ben komşu iltiması geçmek istiyorum ve Forushande diyorum.

EN İYİ UYARLAMA SENARYO:

ADAYLAR:

Arrival
Fences
Hidden Figures
Lion
Moonlight

TAHMİN: Fences ve Moonlight arasında kararsız kaldım. Gönlüm Fences’dan yana.

EN İYİ ÖZGÜN SENARYO:

ADAYLAR:

Hell or High Water
La La Land
Manchester by the Sea
The Lobster
20th Century Women (izlemedim)

TAHMİN: Gönül ister The Lobster alsın ama La La Land ya da Manchester by the Sea ikilisinden biri alacaktır. Ben yine de The Lobster diyorum, varsın tahminim tutmasın. Yılın en özgün senaryosu budur bana göre.

“Belirli bir süre içinde kendine eş bulamazsan istediğin hayvana dönüşürsün” fikrinden yola çıkarak günümüz ilişkilerine distopik bir dünyada kara mizahla bakan bu filmden daha özgün senaryo mu olur allasen?

Bu satıra kadar bayılmadan okuyan herkese teşekkür eder, tutacak tahminlerimdeki tüm övgülerinizi bana, tutmayacak tahminlerimdekileri de müdüriyete bildirmenizi ric– Şaka şaka! Siz yeter ki benim eğlendiğim kadar eğlenmiş olun bu filmlerde ya da yazılarda. Gerisi hikaye…

-THE END-

Oscar

Yorum Yapılmamış: "Oscar 2017: İzleyici gözüyle Oscar tahminleri"

    Yorum yap

    E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.