Burcu B. Bilgin
88. Oscar ödülleri, çok konuşulanlarıyla, özellikle de ”Leonardo DiCaprio nihayet ödülü alacak mı?” heyecanıyla son yılların en çok izlenen ve merak edilen töreniydi. Bu törenin diğerlerinden farkı, ”çok tahmin edilebilir” Amerikan Sinema Sanatları Akademisi’nin bu kez birçok dalda ”ters köşe” yapmasıydı. Bol sürprizli bir geceydi kısacası…
Gecenin sunucusu Chris Rock, Akademi’ye öfkeli siyah oyuncuların ”OscarlarÇokBeyaz” boykotunun gölgesi altında çıktı. Kendisi de siyah olduğu için zor durumda kalacağı yorumları yapılan ünlü komedyenin gecede Akademi’yi ince ince eleştiren espriler yapacağı bizzat Oscar gecesini tertipleyenler tarafından söylenmişti.
”Bir zamanlar biz siyahlar olarak Oscar adaylığını takmazdık. Çünkü o sıralar tecavüz ve linçle savaşıyorduk” diyerek 1950 ve 60’lara gönderme yapan Rock, gece boyunca bu konuya sık sık değindi. Buna karşın ”Concussion” filmiyle aday gösterilmediği için geceyi boykot eden Will Smith’i ise, ”Will’in aday olmaması haksızlık. Ama Wild Wild West filminden 20 milyon dolar alması da haksızlık” diye eleştirdi.
Gece ise genel olarak zaman zaman sıkıcı, geçmiş yıllara göre şovlarda parlaklıktan uzak bir havada geçti. Buna karşın, ırkçılık, cinsel taciz, küresel ısınma, eşcinsel hakları gibi konularda ödül olan oyuncuların verdiği mesajlar içten ve vurucuydu.
Epey sürprizsiz başlayan törende ”En İyi Ses Miksajı”, ”En İyi Ses Kurgusu”, ”En İyi Saç ve Makyaj”, ”En İyi Kostüm Tasarımı”, ”En İyi Prodüksiyon Dizaynı” ve ”En İyi Kurgu” olmak üzere 6 daldaki teknik ödüller, beklendiği üzere ”Mad Max: Fury Road” filmine gitti. Her ne kadar ödül sayısı açısından bu sene ağırlık, yeniden uyarlama film olan Mad Max’de gibi görünse de teknik dallar dışında ödül alamamak bu filmin ekibine, ”sadece işin teknik yönünü başarmışsınız” mesajını iletti.
-Stallone’nin şaşkınlığı-
Sinema dünyasında aksiyon yıldızı olarak var olan, ancak özellikle Rocky filmiyle gerçekten de iyi bir oyuncu olduğunu yıllar önce gösteren Sylvester Stallone gecenin şaşkınlığını yaşadı.
”Creed” filmi, genç siyah bir boksörün babası Apollo’nun yıllar önceki rakibi Rocky Balboa sayesinde yükselişini konu alıyordu ve Stallone dışında ekibinden aday çıkmaması siyah boykotu ateşlemişti. Çünkü filmin yönetmeni ve başrol oyuncusu dahil neredeyse tüm ekibi siyahtı. Stallone’nin ise ”En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” dalında Oscar kazanacağı görüşü hakimdi. Ancak ödül, ”Casuslar Köprüsü” ile Mark Rylance’a gitti. Esasen bu dal zaten başlı başına sürprize açıktı bu yıl. Rylance hak etmişti ama ”Büyük Açık” ile Christian Bale, ”Spotlight” ile Mark Ruffalo, ”Diriliş” ile Tom Hardy alsa da bence kimsenin itirazı olmazdı.
-”Mustang” konusunda beklenen oldu
Yönetmenliğini Deniz Gamze Ergüven’in yaptığı ve Fransa adına yarışan ”Mustang” filminin Oscar adaylığına başından beri şaşkınım. Bu dalın favorisi olan ve gerçekten çok iyi iş çıkarılan ”Saul’un Oğlu-Son of Saul” ödülü kazandı. ”Mustang”, senaryosu kopuk, karakterleri iyi işlenmemiş, teknik yönden sıkıntılı bir yapımdı. Yönetmeninin Türk olması bakış açımı değiştirmiyor. Saul’un Oğlu için ise sevindim.
Gecede en çok şaşıranlardan biri de ”Ex Machina” film ekibi oldu. ”En İyi Görsel Efekt” dalında ”Star Wars: Güç Uyanıyor” ile ”Mad Max: Fury Road” birbirini yerken ödül bu filme gitti. Ekibin şaşkınlığı eğlenceli bir seyirlikti.
-Lady Gaga’ya niyet, eşcinsel müzisyene kısmet
Oscar gecesinde bir sürpriz de Lady Gaga’ya yapıldı. ”The Hunting Ground” filmindeki “Til It Happens to You” parçasını gecede seslendiren ve hatta ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın sunumuyla sahne alan Lady Gaga ödülü kazanamadı. ”En İyi Orijinal Şarkı” dalındaki ödülü ”Spectre” filminden ”Writing’s on the Wall” aldı. Sam Smith, ödülünü alırken, ”Ödülümü bir eşcinsel erkek olarak alıyorum ve tüm LGBT üyelerine adıyorum” dedi. En önemli LGBT aktivistlerinden olan Lady Gaga hiç olmazsa bununla teselli bulabilir.
Akademi, senaryo ödüllerini büyük bir isabetle verdi bu yıl. ”En İyi Orijinal Senaryo” ödülünü ”Spotlight” alırken, ”Büyük Açık” gecedeki tek ödülünü ”En İyi Uyarlama Senaryo” dalında elde etti. ABD’deki tüm dünyayı etkileyen mortgage krizini anlatan film, sinema dili, kurgusu ve anlatımıyla çok sağlam bir işti. Daha fazla ödül alabilirdi diye düşünüyorum.
-Inarritu’dan anlamlı mesaj-
Bir türlü istediği mesajı tam anlamıyla veremeyen sunucu Chris Rock yerine siyahların boykotuna en sağlam desteği Meksikalı yönetmen Alejandro Gonzalez Inarritu verdi. Konuşmasının bir kısmında ”Bu gece burada olmayanlar da var. Onlar için hatırlatmak istiyorum” diyerek siyah boykotçuları anımsatan usta yönetmen, ”Filmimde bir replik var: ‘Seni dinlemiyorlar, sadece senin derinin rengini görüyorlar’. Bir kişinin rengi, aslında saçımızın uzunluğu kadar önemsiz bir detay” diyerek gönülleri kazandı.
Bu arada, Inarritu, ”En İyi Yönetmen” ödülünü geçen yıl da ”Birdman” filmiyle almıştı. Bunu Oscar tarihinde başaran 3 kişi var. Sadece John Ford 74 yıl önce, Joseph L. Mankiewicz de 65 yıl önce 2 yıl üst üste Oscar ödülünü kazanmıştı.
”Diriliş” filmini neredeyse ressam gibi bezeyen görüntü yönetmeni Emmanuel Lubezki ise Oscar’a doymayan bir canavar. Bu yetenek abidesi görüntü yönetmeni, 2014 yılında ”Gravity”, 2015’te ”Birdman”, bu yıl da ”Diriliş” ile ödülü evine götürdü. Bunu Oscar tarihinde başaran hiç kimse yok bu arada onu da belirteyim.
-Liderlere sert mesaj-
Ödülü 5 kez üst üste adaylıktan sonra kazanan ve ”memleket meselesi” haline gelen konuya sonunda noktayı koyan Leonardo DiCaprio, beklenen çevreci mesajı verdi gecede. Sahneye geldiğinde duygulu görünen DiCaprio, dünya liderlerini de , ”Bizler, şirketler adına değil bizler için konuşan, çocuklarımız çocukları için söz söyleyen ama sesleri duyulmayan liderlere destek vermeliyiz” sözleriyle eleştirdi.
Bu arada, DiCaprio-Tom Hardy dostluğu da bir kez daha taçlandı. BAFTA ödülünü rol arkadaşı Tom Hardy’ye ithaf eden DiCaprio, bu kez de ”Bu girişimdeki kardeşim, yoldaşım Tom Hardy’ye teşekkür ediyorum. Senin dostluğun, desteğin hep benim yanımdaydı” diyerek yol arkadaşını unutmadı. Hardy, Oscar alamasa da DiCaprio sayesinde sahneden en çok teşekkür edilen aktör unvanı açık ara onda bu yıl.
”Carol”, ”Marslı” ve ”Brooklyn” filmleri ise parlak yapımlar olmalarına karşın geceden elleri boş döndü.
-Gerçek gazeteciliğe selam-
Katolik Kilisesi’nde küçük çocuklara cinsel tacizi ortaya çıkararak Pulitzer alan Boston Globe ekibinin gerçek hikayesini konu alan ”Spotlight” aslında ödülün en büyük iki adayından biriydi.
Son dönemde ibre biraz ”Diriliş” filminden yana dönse de Akademi, ”senaryosuyla aday olmayan” bir filme ”En İyi Film” ödülünü vermeyeceğinin altını çizdi. Bu konuda haklılık payı yüksek. Spotlight’a gelince, gerçekten gazeteciliğe gönül vermiş hangi gazeteci bu filmin ödül almasına sevinmez ki? Ben de sevindim ve gönül rahatlığıyla ”Bu ödül Spotlight’ın hakkıdır” diyorum.
Yorum Yapılmamış: "Oscar'ın ardından söylenmesi gerekenler"