Burcu B. Bilgin
“Dinleyin, biz eşcinsel ve göçmen bir adamla ilgili film yaptık. O hayatını hiç pişmanlık duymadan yaşadı”.
Bu konuşmayla Oscar ödülünü alan Rami Malek, Bohemian Rhapsody’de canlandırdığı efsane Queen solisti Freddie Mercury gibi bir göçmen. Ve onun gibi bu yere gelmek için çok zorlu bir yoldan geçti.
Rami Malek, 12 Mayıs 1981’de Kıpti sigortacı Said ve Rum asıllı muhasebeci Nelly Abdel Malek’in oğlu olarak dünyaya geldi. 1978’de Mısır’dan göç etmiş ailenin Rami’den 4 dakika sonra bir oğlu daha dünyaya geldi. Rami’nin ikizi Sami, İngilizce öğretmeni.
Ortodoks mezhebine mensup Hıristiyan ailenin kızları Yasmine ise acil servis doktoru olarak görev yapıyor.
Çocuklarının köklerini unutmaması konusunda çok titiz olan aile, geceleri onları uyandırıp Mısır’daki akrabalarıyla Arapça olarak görüştürdü. Rami, 4 yaşına dek sadece Arapça konuştu.
İlk jenerasyon Amerikalı göçmen olan Rami, çocukluğu boyunca kültürel farklılıklardan doğan problemleri yaşadı. İsmini bile doğru söyleyemeyen arkadaşları arasında yalnız hisseden Malek, karakterler yaratıp seslendirerek oyunlar oynuyordu.
Rami, seçkin bir okul olan Notre Dame Lisesi’nde Rachel Bilson ve Kirsten Dunst’un da olduğu sınıfta okudu. Ailesi avukat olmasını istese de müzikal tiyatro derslerinde adeta parlıyordu.
Öğretmenleri, ailesini bir performansını izlemesi için okula davet etti. Rami, sonraları o günü, ”Hayatımda ilk kez babamı öyle duygusal gördüm” diye anlattı. Ailesi, oyunculuğa yönlenmesi için onay verdi.
1999’da mezun olup Indiana’da eğitim görmek üzere Evansville Üniversitesi’ne başlayan Rami Malek, 2017 yılında bu okuldan mesleklerinde en başarılı öğrencilerine verilen onur ödülü alacaktı.
Üniversite sonrası New York’a giden Malek, arkadaşlarıyla tiyatro performansları sergilemeye başladı. Bu sırada Los Angeles’taki ailesini ziyaretinde kasting direktörü Mali Finn ile tanıştı.
Tekrar Los Angeles’a dönüp ailesinin yanına yerleşen Rami için zor günler başladı. Pizza dağıtıcılığı yaptı, yerel bir restoran mutfağında falafel ve şavurma (Arap mutfağına özgü dürüm) yaparken görüşmelerinden hep “red” cevabı geliyordu.
Tam 1.5 yıl sonra şans yüzüne güldü ve kasting direktörü Mara Casey’den bir telefon aldı. Menajeri bile olmayan Malek, seçmelerde ünlü TV dizisi Gilmore Girls’e seçilerek 23 yaşında ilk rolünü aldı.
Aynı yıl video oyunu Halo 2’nin seslendirmesini yapan oyuncu, 2 bölümünde rol aldığı Over There isimli diziyle Beyazperde Sanatçılar Derneği’ne (SAG) üyelik hakkını kazandı. Sonrasında komedi dizisi The War at Home’da oynadı.
Malek’in ilk kayda değer rolü ise 2006’da Müzede Bir Gece/Night at the Museum filmindeki “Firavun Ahkmenrah” oldu. Bu rolü serinin 2009 ve 2014’teki filmlerinde de canlandırdı.
Malek, 2010’da 24 dizisinde intihar bombacısı Marcos Al-Zacar’ı canlandırdı. Buna karşın Ortadoğulular’ı ve Araplar’ı kötü gösteren her rolü reddetmeleri için ajansına direktif veren oyuncu, kariyeri boyunca böyle rolleri üstlenmedi.
Aynı yılın sonunda HBO’nun 2. Dünya Savaşı’nı işleyen mini serisi The Pacific’teki rolüyle ilk kez eleştirmenlerin dikkatini çekti. Ancak bu dizi sonrasında Malek ani bir kararla Hollywood’u terk ederek Arjantin’de yaşamaya başladı.
Malek, Arjantin’deyken The Pasific’in yapım ortaklarından Tom Hanks, ona performansını öven bir mektup yazarak Larry Crowne filmindeki kolej öğrencisi Steve Dibiasi rolünü teklif etti.
O dönem ünlü filmlerde yardımcı roller üstlenen Malek, Alacakaranlık serisinde Mısırlı vampir Benjamin’i canlandırdı. Güney Kore yapımı ünlü film Oldboy’da, Oscar adayı The Master’da rol aldı.
Malek’in kaderini değiştirecek rol teklifi ise 2014 sonlarında geldi. Senaryo yazarı Sam Esmail, Mr. Robot isimli projesinin başrolü Elliot Anderson için oyuncu arıyordu. Malek, 100 adayla beraber seçmelere girdi.
Esmail, Malek’i ilk görüşte seçerken, sonraları bir söyleşide “Onu görünce Elliot’ın aslında kim olduğunu anladım” diyecekti. Dizi, USA Network’teki ilk bölümüyle patladı. Takvimler 24 Haziran 2015’i gösterdiğinde artık herkes Rami Malek’ten bahsediyordu.
Dizi izlenme rekorları kırarken, başrolündeki psikolojik sorunları olan asosyal hacker Elliot fenomen haline geldi, replikleri dillerde geziyor, sosyal medya bu diziyi konuşuyordu.
Aynı zamanda içe işleyen ses tonuyla dizinin anlatıcısı da olan Malek, bu rolüyle Altın Küre, SAG, Dorian Award, Satellite Award gibi ödüllere aday gösterildi.
Malek, bu rolle “En İyi Erkek Oyuncu” dalında Emmy ödülü kazanınca tüm dikkatleri iyice üzerine çekti. Mr. Robot’un 4. sezonu bu yılın ortalarında ekrana gelecek.
Konuşmasında göçmen olduğunun altını çizen aktör, “Benim için burada bulunmak herhangi bir aktör ile aynı değil. Burada elimde Emmy ödülüyle size vatanımız olsun diye topraklarına geldiğimiz ülkede bir şeyler anlatıyorum. Bu ülkede bu doğrultuda daha ileri gitmeliyiz” dedi.
Malek, 2016 Eylül ayında Toronto Film Festivali’nde gösterilen Buster’s Mal Heart filminde sinemada ilk başrolünü elde etti. Jonah ve Buster adlı iki hayatı olan bir adamı canlandıran oyuncu, eleştirmenlerden tam not aldı.
1973 yapımı Papillon’un yeni uyarlamasında Charlie Hunnam ile rol alan Malek, Toronto Film Festivali’nde bir kez daha boy gösterdi. Ayrıca Bojack Horseman adlı animasyonun 4. sezonunda kadroya katılarak Flip McVicker isimli yazarı seslendirdi.
Sonunda Rami için en büyük dönüm noktası, 2017’de geldi. Queen ve efsane solistleri Mercury’yi konu alacak Bohemian Rhapsody filminde önce Sacha Baron Cohen, sonra Ben Whishaw rolü bırakınca yapımcılar onun kapısını çaldı.
Ancak daha seçilir seçilmez Mercury’ye benzemediği, sinema tecrübesinin az olduğu gibi olumsuz yorumlar havada uçuşmaya başladı.
Kimi eleştirmenlerin olumsuz yorumlarına karşın film gişede patladı, 2018’de tüm dünyada en çok izlenen 10 film arasına girdi.
Bu arada, filmi beğenmeyen eleştirmenler dahi Rami Malek’in performansını göklere çıkarırken, birbiri ardına hem filme, hem de ona ödüller yağmaya başladı. Malek, Altın Küre ile başladığı yolculuğunu SAG ve BAFTA’nın da aralarında bulunduğu çok sayıda ödülle sürdürdü.
Favorisi olduğu ”En İyi Erkek Oyuncu” dalında Oscar’ı kucaklayan oyuncu, çalışmasının semeresini aldı. Role hazırlanmak için Londra’ya yerleşen, İngiliz aksanı için koç tutan, Mercury’nin performansları için piyano, şarkıcılık ve hareket dersleri alan Malek, her gün sadece Mercury’nin hareketleri için Polly Bennett ile 4 saat çalıştı.
Live Aid konserinin videosunu 1500 defa seyreden Malek, Mercury’nin mimikleri üzerine saatlerce ayna karşısında prova yaptı.
Sonunda öyle bir noktaya geldi ki Queen gitaristi Brian May, “Çekimler sırasında bazen karşımda Rami’nin olduğunu unutup Freddie’yi görüyordum” yorumunu yaptı.
Hayatında çok önemli bir yeri olan bu rol için Malek, “İnsanın hayatında alabileceği en kıymetli hediye” derken, film ona bir başka armağan daha verdi.
Filmde Mercury’nin eski nişanlısı Mary Austin’i canlandıran 25 yaşındaki aktris Lucy Boynton ile sevgili olan Malek, Oscar gecesi boyunca kız arkadaşıyla romantik anlara imza attı.
Oscar aldıktan sonra sahneden düşmesi, Altın Küre töreninde ödülünü verecekken sohbete dalan Nicole Kidman ile tanışmak için arkasında uzun süre beklemesi, sürekli kayan papyonu ile sempatik ve doğal Rami Malek, izleyicinin kalbini kazandı.
Bildiğimiz ışıltılı Hollywood aktörlerinden olmadığı için çok sevilen oyuncunun mesleği konusunda yeni planları var . Çünkü onun yolu henüz bitmedi, yazıp yöneteceği, ayrıca yapım ortağı olacağı bir projenin hayalini kuruyor. Aslında bu çalışkanlığı ve azmi sayesinde bir hayal de değil.
Yorum Yapılmamış: "Rami Malek: Mısırlı göçmenin Oscar koşusu"