Vatanım Sensin: Savaş bahane, aşk şahane

Burcu B. Bilgin

Uzun süredir isminden söz edilen, Halit Ergenç’in ekrana dönüş projesi Vatanım Sensin ilk bölümüyle ekrana geldi. Ergenç’in eşi Bergüzar Korel ve Onur Saylak ile başrolünü paylaştığı, konusu Balkan Savaşı ve milli mücadele yıllarında geçen dizi, özellikle aynı konuları işleyen yerli dizilerden bıkanların hemen radarına girdi.

Vatanım Sensin, bol entrikalı, ergenlik çağındaki gençlerin aşkları üzerine kurulan, lüks ve şaşaayı pompalayan dizilerden sıkılanların ilgi odağı olan dizi, ilk gecesinde totalde Yüksek Sosyete adlı gençlik dizisinin gerisinde kalsa da AB’de ise 7.85 ile açık ara birinci olmuş.

Peki Vatanım Sensin gerçekten ekrandaki bu eleştirilen dizilerden farklı mı? Diziyle ilgili ilk izlenimlerimi ise şöylece aktarayım:

 

 

1-Başlangıç sekansındaki konuşma: Esasen savaş, vatan, toprak temalı yapımlarda sıklıkla da hamasete kaçabilen dramatiklik hakim olabiliyor. Vatanım Sensin dizisi genelde objektiflik ve olduğu gibi anlatma konusunda sınıfı geçmiş gibi görünse de dizinin başlangıç sekansındaki bir ayrıntıdan doğrusu pek hoşlanmadım.

Bu sekansta savaş meydanı görüntüsünün üzerine bindirilen, Ergenç’in sesinden, ”Vatan, top mermilerinin un ufak ettiği şu topraklar, ölen şu evlatlar” diye başlayan aşırı dramatik bir monolog vardı. Halbuki zaten savaş meydanı başlı başına görüntüyle bunu anlatmalıydı, bu konuşmaya gerek yoktu.

 

Vatanım Sensin

 

Gerçi savaş sahnesi dediğiniz de geçen aylarda çok konuşulan, çarpıcı Tolstoy uyarlaması Savaş ve Barış’taki gibi olmalı, insanlar bakmakta bile güçlü çekse dahi o vahşeti yansıtmalı. Belki Taylan Biraderler de böylesini çekmek isterdi ama RTÜK ne derdi o bilinmez.

İlk izlenimleri yazarken dizinin isminin de fena halde Özcan Deniz’in Evim Sensin filmini çağrıştırdığını belirtmem lazım. Neden özgün isimler aranmaz merak ederim. Mesela gelecek aylarda da Cesur ve Güzel diye bir dizi ekrana gelecek. O isimde bir yabancı dizi, 90’larda gösterilmişti.

 

Vatanım Sensin

 

2-Konu akışı iyi ama süre çok uzun: Vatanım Sensin, Balkan Savaşı ve milli mücadele  yıllarında Binbaşı Cevdet (Halit Ergenç) ve ailesinin yaşadıklarını konu alıyor. İzmir’in işgal edildiği dönemde verilen milli mücadelenin ağırlıklı olarak işlendiği dizi, yan hikaye olarak da Yüzbaşı Tevfik’in/sonradan Miralay (Onur Saylak), en yakın arkadaşı Cevdet’in karısı Azize’ye (Bergüzar Korel) duyduğu aşk yüzünden dostuna ihanetini ve Cevdet’in ailesi içindeki ilişkileri işliyor.

Konunun en azından ilk bölüm itibarıyla fazla duraksamaya uğramadan aktığını belirtmem lazım. Yerli dizilerin hastalığı olan uzun duraklamalar, müzik eşliğinde vakit geçirmeler, anlamsız diyaloglar yoktu. Ancak dizi taze ve senaristler işin başında. Gelecekte neler olur bilemem. Çünkü dizinin süresi 125 dakika ve her hafta konu bulmak da epeyce zor. Bir şey değişmiyor ama yine de belirteyim. Ekrandaki dizi süreleri inanılmaz uzun, süper uzun, hiper uzun.

 

Vatanım Sensin

 

3-Arkadaşımın aşkısın: Onur Saylak, hem sinemada, hem de ekranda beğenerek takip edilen bir oyuncu. Hatta bence kimi yeteneksiz jönlerin de işgal ettiği dizi ekranında daha iyi yerlerde de olmalı. Saylak’ın Vatanım Sensin dizisindeki rolü bana, Yeşilçam filmlerinde en yakın arkadaşının, kardeşinin, patronunun karısına, sevgilisine aşık olmasıyla meşhur rahmetli Önder Somer’i hatırlattı. Nedense Somer’i hep bu karakterlerde izlerdik. Esasen bu ”Arkadaşımın aşkısın” mevzusundan Yeşilçam senelerce beslendi, şimdi de dizi senaristleri bu geleneği sürdürüyor.

 

Vatanım Sensin

 

4-Diğer aşk meşk durumları: Dizide arkadaşının aşkına abayı yakan Tevfik’ten başka bir de kendisini evlat edinen ailenin kızı, yani esasen kardeşi Yıldız’a aşık olan Ali Kemal gibi daha klinik bir vaka var. Bu konuyu da aslında romancılar ve senaristler severler. Ama ben sevmiyorum. Bir insanın kardeş gibi aynı evde büyüdüğü bir kıza böyle bir ilgi duyması hiç hoş değil.

Ancak hikayenin içinde Tehlikeli İlişkiler’deki gibi bayağı bir ateşle oynayan, hayli enteresan bir başka aşk kıvılcımı var. Yunanlı asker Leon ile Ali Kemal’in kafayı taktığı kardeşi arasındaki kıvılcım, gelecek bölümlerde bu diziyi ateşler, söylemiş olayım.

Kızımızın, baloda dans ettiği Leon’a, ”Bunca yıl İzmir, Osmanlı’nınmış da ne olmuş? Madem Türkler kadar Yunanlılar da yaşıyor burada neden Yunan yönetimi olmasın?” gibi ilginç bir diplomatik kafada olması da Türk-Yunan dostluğuna epeyce katkıda bulunacak gibi görünüyor.

 

Vatanım Sensin

 

5-Erotizmin doruğundaki hamam sahnesi: Dizinin en enteresan sahnelerinden biri de Cevdet’in cephe dönüşünde eşi Azize ile hamam sahnesiydi. Azize, bu sahnede gayet şuh bir edayla, cephede soğukta yattığını söyleyen kocasına su ısıtırken, ”Bu su ısıtmaz seni. Daha ısıtacak şeyler bulmak lazım o vakit” gibi erotik çağrışımlar yapan sözler etti. Eşiyle de bol bol öpüştü.

Bu sahneyi seyrederken aklıma, Korel’e Gezi döneminde, ‘ Kenan İmirzalıoğlu ile öpüşürken kocan sesini çıkarmamıştı” diye terbiyesizlik yapanlar geldi. Bizim oyuncularımızın tepki çekmemesi için herhalde sadece eşiyle film ya da dizi çekmesi gerekiyor. Ne hazin.

 

Vatanım Sensin

 

6-Barışçıl mesajlar: Özellikle sonlara doğru yükselen milliyetçilik dalgası öncesinde dizide epey barışçıl mesajlar vardı. Cevdet’in, oğlu Ali Kemal ile Yunan arkadaşı Niko’yu, ”Siz arkadaş değil misiniz çocukluğunuzdan beri, hadi barışın bakalım” diye yatıştırdığı sahne bunlardandı.

Yine Cevdet’in, ”Bizden önce burada onlar varmış, vatanlarını geri istiyorlar” sözlerine karşılık eşi Azize’nin, ”Onlardan önce de başkaları vardı, daha önce de ağaçlar, kuşlar vardı” vurgusu da dünyanın tüm insanlığa ait olduğunu anlatan güzel bir sözdü.

 

Vatanım Sensin

 

Ancak dizinin kimi yerlerinde neye hizmet ettiği anlaşılmayan garip diyaloglar da vardı. Mesela, Yüzbaşı Tevfik’in, ”Miralay Nazım’ın anasının adı neymiş biliyor musun?” sorusuna karşılık Cevdet’in, ”Hayır bilmiyorum” demesi üzerine yine Tevfik’in ”Ben de bilmiyorum” sözleri ne akla hizmet kullanılmıştı bilemedim.

Yüzbaşı Tevfik’in Cevdet’i vurduktan sonra, ”Etti üç Cevdet, ben kazandım, sen kaybettin” demesi de tuhaftı. Zaten filmlerde cesede, komadaki hastaya, ağır yaralıya, mezar taşına bakarak yapılan konuşmalardan oldum olası hoşlanmıyorum.

 

Vatanım Sensin

 

7-Dönemi iyi yansıtmış: Dönemi iyi yansıttığı gözlenen dizi için titiz bir sanat yönetimi yapıldığı ve dönemin iyi incelenerek mekanların seçildiği ortada. Renklerin fazla canlı kullanılmaması da görüntü yönetimi açısından bir tercih ve böyle bir dönem yapımı için olumlu. Dizinin müziklerini de beğendim. Özellikle final sekansını çok çarpıcı kılmıştı.

8-Hasan Tahsin sahneleri daha vurucu olmalıydı: Asıl ismi Osman Nevres olan ve 31 yaşında Kordonboyu’nda Yunan Efzon Alayı’na ilk kurşunu atan Gazeteci Hasan Tahsin milli mücadelede çok önemli bir sima. 125 dakikalık bir dizi çekiyorsanız ve hikaye de İzmir’in kurtuluşunu işliyorsa bu meşaleyi ateşleyen böylesi bir şahsiyete daha fazla yer ayırmalısınız.

 

 

Hikayede Hasan Tahsin’in fikirleri, gazetesindeki çalışmaları, onu ilk kurşunu atacak kadar cesur bir noktaya getiren olaylar dizisi aktarılmalıydı. Yine Hasan Tahsin karakter olarak daha derinlemesine işlenmeli, yoğun bir araştırma yapılarak bugüne kadar çok bilinmeyen yönleri de konuya dahil edilmeliydi. Böylece seyirci karakterle daha bir özdeşleşir ve onun ilk kurşunu attıktan sonra can verdiği sahne daha dramatik olabilirdi. Bu sahnenin beklenen etkiyi vermediğini düşünüyorum.

 

Vatanım Sensin

 

9-Yunan askerleri: Türk yapımlarında Kurtuluş Savaşı’ndaki işgal kuvvetlerinin askerleri nedense kırık dökük bir Türkçe ile konuşturulur ve böylece sözüm ona yabancı oldukları vurgulanır. Kara Murat filmlerinde filan hep böyledir mesela.

Hadi o bir dönemdi, sinema sanatı nerelere geldi, artık 2016 yılındayız. Vatanım Sensin’in bir sahnesinde karargahtaki askerler Yunanca konuşuyor, onların bu konuşmalarına alttan Türkçe bindiriliyor. Bu belgesel film yöntemidir, alttan İngilizce konuşmalar duyulur, üstte ise Türkçe konuşma.. Ama şimdi doğa belgesellerindeki gibi bir yöntem de böyle bir dönem dizisi için doğru mu yani? Karakterler Yunanca konuşturulmalı, Türkçe alt yazı konulmalıydı.

 

Vatanım Sensin

 

10-Oyunculuklar: Diziyi elbette ki başta Halit Ergenç sürüklüyor. Onur Saylak da onun başının derdi kötü adamı başarıyla canlandırıyor. Zaten dizi de ikisinin zıtlığından yürüyecek gibi görünüyor.

Bergüzar Korel dizide ne iyi ne de kötü, ortada duran bir eşlikçi. Binbaşı Cevdet’in annesi Hasibe rolünde tecrübeli sanatçı  Celile Tolon rolünün hakkını veriyor.

Ancak burada ayrı bir parantezi evin oğlu Ali Kemal’i canlandıran Kubilay Aka için açmak lazım. Aka’dan ileride çok bahsedeceğimizi düşünüyorum. Çünkü ilk geceden başroldeki oyunculardan bolca rol çaldı.

Yıldız rolündeki Pınar Deniz epey vasat, Hilal rolündeki Miray Daner ise ondan bir tık ilerde. Altın Portakal adayı İyi bir Şebnem Hassanisoughi’yi ilk bölümde Eftelya rolünde çok fazla izleyemedik. O konuda yorum yapamayacağım.

 

Vatanım Sensin Kubilay Aka

 

Final sekansını çarpıcı bulduğum dizide, en özgün fikir Binbaşı Cevdet’i hikayeye yeniden dahil eden yeni konumu açıkçası. Onun dışında senaryo olarak daha önce izlediğimiz fikirlerin bir araya geldiği bir karma gibi Vatanım Sensin. Ekran ömrünü şimdiden bilemesem de gelecek haftalarda yan hikayelerle beraber epeyce materyal var gibi görünüyor.

Netice itibarıyla, ekranı işgal eden onca niteliksiz dizi içerisinde bir dönem filminin yer bulması iyi bir gelişme. Farklı temalara muhtaç ekranımızda senaryosuyla devrim yapmasa da Vatanım Sensin, diğer ekran işlerine benzemediği için ömrünü uzatabilir. Ancak yersiz uzatmalara ve senaryo zaaflarına düşmemesi kaydıyla…

 

Vatanım Sensin

 

14 Yorumlar: "Vatanım Sensin: Savaş bahane, aşk şahane"

  • comment-avatar
    Dilek kocabaş 29 Ekim 2016 (17:31)

    İzlemek farz oldu

    • comment-avatar
      sinekaf 29 Ekim 2016 (18:20)

      İyi seyirler… Şimdilik fena değil, bakalım gelecekte neler olacak?

  • comment-avatar
    ilknur özgülsün 30 Ekim 2016 (00:59)

    Diziyle ilgili hissettiğim herşeyi yazmışsın, her konuda hem fikirim, ben birde ilaveten bazı çekimlerin, özellikle ilk baştaki savaş sahnelerinin ve körfezde ki Yunan gemilerinin çekimlerinin bana pek gerçek hissi vermediklerini ekleyeceğim, oysa böyle konularda bilgisayarla harikalar yaratıldığını hepimiz biliyoruz..

    • comment-avatar
      sinekaf 31 Ekim 2016 (21:54)

      1980’li yıllarda çekilmiş savaş filmlerindekinden daha geriydi

  • comment-avatar
    şeyda gen 30 Ekim 2016 (16:19)

    şeyda gen …..herkes yaşlandı ama bergüzar yaşlanmadı aradan 20 sene geçti kızlarıyla aynı yaş aralığındaydı sahneler çok acemice çekilmiş savaş görüntüleri çok saçmaydeı ömrü fazla olmaz

    • comment-avatar
      sinekaf 31 Ekim 2016 (21:54)

      Evet, sadece saç boyu değişti

  • comment-avatar
    Umut özkan 4 Kasım 2016 (00:01)

    O dönemi ne Yunan düşmanlığı yaparak, ne şovenist bir söylemle gayet dengeli anlatıyor. Yunan seyircisine bile satılabilir dizi.. Binbaşı cevdet ilk başta ilginç bir karakter idi yaptıklarına bir sebep arıyoruz ama flash bacak lerde yaptıkları esir kampından kaçarken kendisine daha önce yardım eden askerini ispiyonlamasa daha sı kendi eliyle vurması bence sempati ve empati sınırlarını zorluyor. Bir de yazmadan edemeyeceğim Binbaşı Cevdet in anası Hasibe rolündeki Celil’e hanım müthiş ama porselen dişleri Cüneyt Arkın in tarihi filmlerinde kolda unutulan elektronik saatleri hatırlattı. Osmanlı’nın son döneminden Kurtuluş savaşına uzanan dönemi yeniden hatırlamaya ihtiyaç olan bu günlerde önemli bir dizi. Yaşadığı bunca katarsis Binbaşı Cevdet i nereye götürecek merakla bekliyoruz…

  • comment-avatar
    Umut 4 Kasım 2016 (00:06)

    O dönemi ne Yunan düşmanlığı yaparak, ne şovenist bir söylemle gayet dengeli anlatıyor. Yunan seyircisine bile satılabilir dizi.. Binbaşı cevdet ilk başta ilginç bir karakter idi yaptıklarına bir sebep arıyoruz ama flash bacak lerde yaptıkları esir kampından kaçarken kendisine daha önce yardım eden askerini ispiyonlaması dahası kendi eliyle vurması bence sempati ve empati sınırlarını zorluyor. Bir de yazmadan edemeyeceğim Binbaşı Cevdet in anası Hasibe rolündeki Celil’e hanım müthiş ama porselen dişleri Cüneyt Arkın in tarihi filmlerinde kolda unutulan elektronik saatleri hatırlattı. Osmanlı’nın son döneminden Kurtuluş savaşına uzanan dönemi yeniden hatırlamaya ihtiyaç olan bu günlerde önemli bir dizi. Yaşadığı bunca katarsis Binbaşı Cevdet i nereye götürecek merakla bekliyoruz…

  • comment-avatar
    Şule çomoğlu 24 Kasım 2016 (20:05)

    Diziyi ilgiyle izliyorum…ama seslendirmede sikinti var…muzikler cok on planda…

  • comment-avatar
    sibel 9 Aralık 2016 (14:13)

    Bergüzar hanım çok alaturka konuşuyor biraz daha alımlı kendinden emin konuşmaları az ve öz olabilir ev hali basit konuşmalar yapıyor mesela diğer komutanın karısı rolünü daha güzel yapıyor bergüzar hanım mimiklerini çok fazla kullanıyor kocasının konuşma şekliyle konuşuyor sanki.bence .ama güzel bir dizi konusu güzel severek izliyoruz.

  • comment-avatar
    Nil 17 Aralık 2016 (01:04)

    gelecek bölümlerde Hilal ve Leon aşkı olacak gibi gözüküyor ve bence bu kadar zıt ama aynı zamanda birbirine bu kadar benzeyen iki karakterin birbirine aşık olması oldukça güzel ve heyecanlı olacak bu arada dizide günümüz Türkiye’sine yapılan göndermeler oldukça etkileyici umarız hep böyle devam ederler

  • comment-avatar
    berk 2 Şubat 2017 (23:07)

    bu güne kadar çok severek izlediğim bir dizi gerek konu gerek oyunculuklar olarak ve fakat harcamaları artırmamak adına sürekli olarak cevdet paşanın casus rolünün uzatılması, aynı mekanlarda yine benzer olayların işlenecek olması diziyi izleme şevkimi kırdı. dizinin sürekli bir ortaya çıkma korkusu, cevdet-tevfik arası ilişki vb karakterlerin özel hayatlarından ziyade türk milletinin yaşadıklarının daha genel bir kapsamla işlenmesi gerektiğini düşünüyorum. artık bir kurtuluş savaşı, o dönem ruhu ve o dönem milletin yaşadığının işlenmesi ek olarak karakterlerin yaşadığının işlenmesi gerektiğini düşünüyorum aksi halde dizi oyuncular ve onların kaliteli oyunculukları harici sıradan sıkıcı bir türk dizisi haline dönüşecektir.

  • comment-avatar
    Rüya Zeyrek 17 Şubat 2017 (14:37)

    Diziyi çok çok severek seyrediyorum.Hatta bay olarak seyrediyorum.Tek şikayetim konuşma olduğu zamanlarda çok yüksek sesle verilen müzik.Konuşmaların bazı yerlerini duymuyoruz.Seyrederken inanilmaz sinirleniyoruz. Lütfen bu konuyu düzeltin.Vatanım senesine uzun ömürler.

  • comment-avatar
    Turgay çokyaman 31 Mart 2017 (00:06)

    İzleyiciyi sıkmaya başladınız nerdeyse herkesin öğrendiği gerçeği azize hemşire nin öğrenmesi lazımdı en azından bu bu bölümde öğrenmesi gerekiyordu unutmayın fazla naz aşık usandırır.

Yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.