Dolunay Katilleri: Amerika o kadar beyazdı ki

Burcu B. Bilgin

(8.5/10)

Sinemanın gitgide süper kahraman, aksiyon ve animasyon filmlerine evrildiği ve pandeminin de etkisiyle kan kaybettiği bir dönemde “gerçek sinemaya” inanan bir yönetmen Martin “Luciano” Scorsese.

Pandemi döneminde çekimleri ertelenen projesi için uzun süredir çalışan Scorsese, iki favori oyuncusu Leonardo DiCaprio ve Robert De Niro’yu yanına alarak bir şahesere imza attı: Dolunay Katilleri/Killers of the Flower Moon.

 

DiCaprio ve De Niro’ya, babası Amerika yerlisi olan Lily Gladstone’un eşlik ettiği filmde ayrıca Jess Plemons, Brendan Fraser, Louis Canselmi, John Lithglow, Jason Isbell ve Scott Shepherd rol alıyor.

Bir önceki filminde Amerikan tarihinin en gizemli olaylarından, işçi sendikası lideri Jimmy Hoffa’nın kayboluşunu işleyen Scorsese, bu kez kamerasını yine Amerika’nın kara bir sayfası olan Osage cinayetlerine çeviriyor.

Osage yerlileri

1920’lerde yaşanan gerçek bir olaya dayanan film, David Grann’ın “Killers of the Flower Moon: The Osage Murders and the Birth of the FBI/Dolunay Katilleri: Osage Cinayetleri ve FBI’ın Doğuşu” adlı kitabından sinemaya aktarıldı.

Her ne kadar kitap daha çok o dönemler tohumları yeni atılan FBI’ın kuruluş hikayesine daha fazla yoğunlaşsa da Scorsese’nin tercihiyle toplam süresi 3 saat 26 dakika olan filmin büyük çoğunluğu Osage halkının dramatik öyküsünü anlatıyor.

 

Killers of the Flower Moon Leonardo DiCaprio Lily Gladstone

 

Filmde, Oklahoma eyaletindeki topraklarının zengin petrol rezervine sahip olduğunun anlaşılması üzerine zenginleşen Osage yerlilerinin öyküsü anlatılıyor.

Bir anda paraya kavuşup lüks otomobiller de özel şoförlerle gezmeye başlayan, pahalı kıyafetler giyen, büyük konaklarda yaşayan bu halkın sahip olduğu servet, “kötü niyetli beyazların” dikkatini çekiyor. Hemen bölgeye gelerek yerleşen bu beyazlar, türlü hile ve desiseyle onların paralarını ele geçirmeyi planlıyor.

Killers of the Flower Moon Leonardo DiCaprio Robert De Niro

Başta, kendilerini Wazhazhe olarak nitelendiren Osage/Ova yerlilerinin güvenini kazanmak için bölgeye yatırımlar yapıp yenilikler getirmeyle başlayan metodlar, yerli kadınlarla evlenmeye kadar varıyor.

Bölgenin ileri gelenlerinden olan William “Bill” Hale (Robert De Niro) de yerlilerin gözünü boyamak için oraya, okullar, kurslar, tesisler açma gibi şirinlikler yapıyor. Sözde bölgeyi geliştirmeye uğraşırken aslında hain planlarla dolu bir ajandası var.

 

Killers of the Flower Moon Lily Gladstone

 

Dayısının yanında bulunan Byron (Scott Shepherd), onun her türlü kirli oyununa eşlik ederken savaştan yeni gelen kardeşi Ernest Burkhart (Leonardo DiCaprio) da ekibe katılıyor.

Ancak Bill, taksicilik yapan yeğenine bütün gün direksiyon sallamaktan daha genel geçer bir yolla zengin olabileceğinin yolunu gösteriyor. Bir gün taksisine aldığı güzel yerli kızı Mollie’yi (Lily Gladstone) beğenen Ernest’a onunla evlenirse işinin daha kolay olacağını söylüyor ve macera başlıyor.

 

Dolunay Katilleri Killers of the Flower Moon Leonardo DiCaprio Lily Gladstone 

 

Filmin ilk yarısında bu olay örgüsü ile film bir Western/drama tarzında ilerliyor ve bu arada cinayetler birbirini izliyor. Dolunay Katilleri’nin ikinci yarısında ise gerek evlilik, gerekse başka yollarla yerlileri tuzağa düşüren bu eli kanlı ekibin ele geçirilmesi yönünde yürütülen soruşturmaya yoğunlaşılıyor.

Sonraları FBI olarak adlandırılacak bir özel ekip bölgeye gelerek cinayetleri merceğine alıyor. Tüm bunlar yaşanırken Scorsese’nin sade, izleyiciyi yormayan sinema diliyle bu tempo düşmeden 3.5 saat boyunca rahatlıkla izlenebiliyor.

Dolunay Katilleri Killers of the Flower Moon Leonardo DiCaprio Lily Gladstone 

Bu çok katmanlı senaryonun yan öyküsünde ise farklı bir aşk yer alıyor. Dayısının sözünden çıkamayacak kadar zayıf, ama bir o kadar da diyabet hastası güzel eşine de aşık olan Ernest, sevgisi ve hırsı arasında gidip geliyor.

Bir taraftan dayısının planını sorgusuz, sualsiz sürdüren, diğer taraftan evliliğini bir şey yokmuş gibi yürüten Ernest, neredeyse bir akıl tutulması yaşıyor ve inanılmaz şeyler yapıyor. Çiftin filmin ilk dramatik dönüm noktasında meydana gelen evliliği, Ernest’ın tüm gelgitlerine rağmen genç kadının iyi niyeti sayesinde son düzlüğe kadar yara almıyor.

 

Dolunay Katilleri Killers of the Flower Moon Leonardo DiCaprio Lily Gladstone 

 

Filmde Amerika’nın gerçek sahipleri olan kızılderili yerli halkın sahip olduklarının “oyunu kuralına göre oynadıkları” için nasıl her geçen gün avuçlarından kayıp gittiğini izliyoruz.

Dolunay Katilleri, eş zamanlı olarak gazete haberleri aracılığıyla ülkede siyahlarla olan gerilimin nasıl tırmandığını da gözler önüne seriyor. Amerika, “kendinden saymadıklarını” yok etmek için elinden gelen her şeyi yapıyor.

Dolunay Katilleri Killers of the Flower Moon Leonardo DiCaprio Lily Gladstone 

Filmin bir sahnesinde Bill Hale de “Ha bir yerli eksik ha bir yerli fazla” diyerek bu anlayışını gözler önüne seriyor ve yerlilerin ve “zencilerin” kendisi için ülkede fazlalık olduğunun altını çiziyor.

Beyaz, hatta bembeyaz bir sermaye oluşturma çabalarını cinayet, yalancılık, sahtekarlık, ayak oyunları, rüşvet gibi her türlü dalavereyle sürdürülüyor. Bill, günümüzde de süren azınlıklara duyarsız Amerikan anlayışının ete, kemiğe bürünmüş bir temsilcisi gibi hareket ediyor.

Dolunay Katilleri Killers of the Flower Moon Leonardo DiCaprio Lily Gladstone 

Onun tüm kötülüğünü gördüğü halde hala payandası olan yeğeni Ernest ise “küçük kazanma peşinde koşarken güçlünün esareti altına giren” insanların bir simgesi gibi.

Dolunay Katilleri, kendi özel hikayesinin çerçevesinde Amerikan zihniyetini, emperyalizmin o yıllardan başlayan adımlarını, oyunu kuralına göre oynayan tarafın elinde parayı bulundursa bile kötü ve karanlık kişilere karşı duramayacağını bize anlatıyor.

Dolunay Katilleri Killers of the Flower Moon Leonardo DiCaprio Robert De Niro

Ernest’ın, kutsal kitabın kürsüye konulup karşısında dayısınca poposuna sopayla acımasızca vurularak cezalandırıldığı sahnede her yolu deneyen bu karakterlerin dini de zorbalığa alet etmesine tanık oluyoruz.

Bölge halkına kendilerini “dindar Katolikler” olarak tanıtan, aslında Yahudi olan Hale ve yeğenlerinin, bütün yaptıkları kötülüklere rağmen iş cezaya geldiğinde paranteze dini almaları ise ibretlik.

Dolunay Katilleri Killers of the Flower Moon Robert De Niro Jesse Plemons

Kısmi adaletin sağlanmasıyla sona yaklaşan filmin final sekansında ise yine Martin Scorsese imzalı hoş bir dokunuş daha var.

Filmin bu vurucu sekansında bizzat sahnede izlediğimiz usta yönetmen, bu tip sürprizleri seven iki meslektaşı Alfred Hitchcock ve Quentin Tarantino gibi kendi filminin içinde  seyircisini selamlıyor.

Dolunay Katilleri Killers of the Flower Moon

Amerika’nın kanlı tarihine bir kez daha tanıklık ettiğimiz ve yönetmen Scorsese’nin bunu sade bir dil kullandığı filmin başarısındaki bir başka ortak da ünlü görüntü yönetmeni Rodrigo Prieto.

Bölgenin eşsiz doğasını iç mekanlardaki ışık ve renk uyumu gibi öğelerle destekleyen Prieto, eşsiz bir görsel seyirlik sunuyor.

Dolunay Katilleri Killers of the Flower Moon Leonardo DiCaprio

Oyunculuklara geldiğimizde ise çerçevenin ortasına filmin 3 saat 26 dakikalık süresi boyunca performansını bir saniye bile düşürmeyen Leonardo DiCaprio’yu koymak gerekiyor.

Bir dönem Oscar kazanıp kazanmayacağı üst üste gelen adaylıklara rağmen ödüle kavuşamadığı için çok konuşulan DiCaprio’nun bu rolle bolca ödül alması kaçınılmaz.

Dolunay Katilleri Killers of the Flower Moon Leonardo DiCaprio Lily Gladstone  Robert De Niro

Robert De Niro, kendisiyle çalışmayı çok seven Martin Scorsese ile yeni ortaklığında da başarılı bir performansa imza atarak Bill Hale karakterini oynamamış adeta yaşamış.

Burada önemli bir parantezi ise Lily Gladstone için açmak gerekiyor. Yarım kan Amerikan yerlisi olan Gladstone, böylesine büyük iki oyuncu karşısında ezilmeden, hatta en az onlar kadar başarılı bir performans çizerek alkışı hak ediyor.

Dolunay Katilleri Killers of the Flower Moon Martin Scorsese Lily Gladstone 

Yan rollerdeki Jesse Plemons, Larry Sellers, Louis Cancelmi gibi oyuncular kısa rollerini başarıyla gerçekleştirirlerken özellikle mahkemedeki giriş konuşmasıyla Brendan Fraser tek sahneyle hafızaya kazınıyor.

Bu arada Amerikan yerlilerini canlandıran oyuncuların toplu sahneler başta olmak üzere çok iyi performans sergilediklerini ve görkemli sekanslara imza attıklarını da belirtmek gerekiyor.

Leonardo DiCaprio Martin Scorsese

Netice itibarıyla, artık görkemli görsel efektlere, ses ve ışık oyunlarına, hatta yapay zekaya teslim olduğumuz bu çağda halen “gerçek sinemadan” söz edebiliyorsak bunu yedinci sanatı klasik şekliyle ayakta tutma konusunda ödün vermeden ayakta duran Martin Scorsese gibi ustalara borçluyuz.

En yalın haliyle tarihin kara sayfalarından birini sinema perdesine getiren bu filmi mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.

Leonardo DiCaprio Martin Scorsese

 

2 Yorumlar: "Dolunay Katilleri: Amerika o kadar beyazdı ki"

  • comment-avatar
    Hâdi Hankendi 4 Kasım 2023 (16:30)
    • comment-avatar
      Hâdi Hankendi 4 Kasım 2023 (16:30)

Yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.