The Dirt: Mötley Crüe Rhapsody

Burcu B. Bilgin

7.0/10

1980’li yılların başları… Pırıl pırıl giysileri, makyajları, kabartılmış saçları, kızlar, içki, araba yarışları ve eğlence içeren şarkıları, çılgınlığın en üst seviyesine çıkmış partileriyle bir grup ortalığı sallıyordu: Mötley Crüe…

İsmi gibi “rengarenk çete” olan 4 genç, aslında kişisel tarihleri boyunca “sex, drugs and rock’n roll” üçlüsünün ete kemiğe bürünmüş haliydi.

Glam metalin bu en ünlü grubunun üyeleri, şarkılarını bilmeyenlerin bile tanıdığı birer çılgınlık abidesiydi.

2001’de deli dolu hayatlarındaki doğru ve yanlışları, hüzün ve dramları Neil Strauss imzalı Kir: Dünyanın En Leş Rock Grubundan İtiraflar adlı kitapta anlattılar.

Kitabın yıllar sonra filme çekilmesine karar verilmesinin ardından projede birçok yönetmenin adı geçti. David Lynch de bunlardan biriydi.




Daha çekim aşamasındayken geçen yılın en çok konuşulan filmi Bohemian Rhapsody ile kıyaslanan The Dirt’ün reklamı bile “Bohemian Rhapsody’den daha iyi” diye verildi.

Merakla beklenen Netflix yapımı film, sonunda izleyici karşısına çıktı.

Vince Neil (vokal), Tommy Lee (bateri), Nikki Sixx (bas gitar) ve Mick Mars’ın (elektro gitar) yaşamlarını konu alan filmi, eşek şakalarının konu edildiği The Jackass ile ünlenen Jeff Tramaine yönetiyor.

Filmin oyuncuları da taze isimlerden oluşuyor. En meşhurları olan Game of Thrones’un Ramsay Bolton’u Iwan Rheon, gitarist Mars’ı canlandırıyor.

The Dirt Mötley Crüe

Lee’yi Machine Gun Kelly, Neil’ı Daniel Webber, Sixx’i Douglas Booth’un canlandırdığı filmde David Lee Roth (Christian Gehring), Ozzy Osbourne (Tony Cavalero) gibi rock yıldızları da var.

Tommy Lee’nin aktris eşi Heather Locklear’a ise Rebekah Graf can veriyor. Lee’nin sonraki eşi Pamela Anderson ise filmde o tarihlere gelinmediğinden yok.

Tommy Lee Pamela Anderson

Film, grubun çılgın bir partisiyle başlıyor ve sonra basist Sixx’in travmatik çocukluğuna geçiliyor.

Annesiyle olan çalkantılı ilişkisi, evi terk etmesi, 2 yaşındayken çıkıp giden babasıyla aynı ismi taşıması yüzünden Frank Feranna olan adını Nikki Sixx olarak değiştirmesinin ardından sevgi dolu bir aile içinde büyüyen Tommy Lee’nin yaşamına geçiş yapılıyor.

Grubun kuruluşunun anlatıldığı sekansta flash backle Mick Mars’ın ankilozan spondilit adlı iltihaplı romatizma hastalığı konu ediliyor.

Anlatıcılara yer verilen filmde kimi zaman zaman “Burası aslında böyle olmayacaktı” gibi Wayne’s World’ü andıran replikler havayı bozuyor. Eğer illa anlatıcı olması gerekiyorsa bu ana anlatıcı görevini üstlenen Nikki Sixx olabilirdi. Hatta bence hiç olmasa daha iyiydi.

Menajer Doc McGhee’nin (David Costabile), ”Diğer rock grupları çılgın yaşam tarzı yaşaması gerektiğini düşünürdü. Ama Mötley Crüe bunları Mötley Crüe olduğu için yapardı” dediği topluluğun çılgınlıkları, filmde tüm çıplaklığıyla işleniyor.

Sınırsız seks, uyuşturucu partileri, Ozzy’nin yerden idrarını yalaması, havuza işemesi, kuliste kusmalar, bayılmalar ve daha nice MC delilikleri, filmde sansürsüz biçimde yer alıyor.

Mötley Crüe

Böyle olması hiç kuşkusuz beklenir bir durum. Zira Mötley, rock tarihinin belki de en çılgın grubu. Ancak yönetmen, tüm bunları parodi gibi yansıtıyor.

Sixx ve Lee’nin ilk gençliklerini işleyerek başladığı çarpıcı sekansın ardından gidişat, “Bu malzeme Lynch’in elinde olmalıydı” diye düşündürüyor.

The Dirt

Farklı anlatıcıların araya girmesiyle dağılan, özellikle ilk yarıda bölük pörçük olan senaryo, kayda değer bir sinema deneyimi olmayan Tremaine’in toparlayamamasıyla zaman zaman tökezliyor.

Oyuncular arasında fiziksel açıdan en çok Vince Neil benzemiş. Diğer üyeler ile asılları arasında fazla paralellik yok. Aktörler ne çok parlıyor ne de rahatsız ediyor.

The Dirt

Ancak Iwan Rheon’un biraz daha fazla dersine çalıştığı Mars’ın o ciddi ve dik bakışlarını bire bir yansıtmasından anlaşılıyor. Bu sebeple dörtlü arasında en çok öne çıkan da aralarında en tecrübelileri Rheon oluyor.

Filmin ikinci yarısında ise hikaye biraz daha toplanıyor ve The Dirt, kırılışların, trajedilerin işlendiği “Gerçek hayata hoşgeldiniz” partisine dönüşüyor.

Mötley Crüe

Vince Neil’ın yaptığı trafik kazası, kızının yaşadıkları, Sixx’in uyuşturucu batağına saplanması, Mars’ın hastalığının şiddetlenmesi, Lee’nin sallantılı evliliği ve nihayetinde grubun yaşadığı çözülme konu ediliyor.

Eğlenceli bir komedi havasında başlayan film, dramatik geçişlerle bu kez farklı bir yöne evriliyor.

The Dirt

Dramatik temayla güçlenen ikinci yarının ardından The Dirt, “kardeşlik” temalı bir finalle sona eriyor.

Ancak filmin belki de en güzel yeri final jeneriği. Asıl Mötley çetesinin grubun hiti Kickstart My Heart eşliğinde filmdeki olayları anlatması, oyuncular ile asıllarının eşleştirildiği sahnelerin yer aldığı jeneriği beğendim.

The Dirt

Netice itibarıyla The Dirt, Mötley Crüe’yu tanımayanlar için eğlenceli, tanıyanları çok kesmese de eski günlerin hatırına gülümseten, senaryosu dağınık, dram ile komedi arasında yer yer yolunu bulamayan, oyuncularının çok parlamasalar da işlerini yaptığı bir rock filmi.

Yönetmeni daha iyi seçilse, senaryosu daha titiz yazılsa bundan başarılı olabileceği ise aşikar.

The Dirt

Her ne kadar ayak izlerini takip etse de The Dirt, Bohemian Rhapsody gibi ödüllere koşacak bir yapım değil.

Buna karşın, Queen olmasalar bile, ciddi yüzlü savaşçı Mick, hayatı eğlence gibi yaşayan Vince, büyümeyen motorcu Tommy ve asi Nikki, gönlümüzde her zaman gerçek birer kral… Mötley çetesine ve müziğe gönül verenler, eğlenceli vakit geçirmek isteyenler izlesin.

Mötley Crüe

NOT: Netflix’e film yapmak da git gide daha iyi bir fikir halini alıyor. Normal şartlar altında böyle bir rock filminin çok daha az seyirciye ulaşması gerekirken birçok kişinin filmi izlediğini fark ettim. Netflix yapımı filmlerin daha yaygınlaşacağını düşünüyorum.

Yorum Yapılmamış: "The Dirt: Mötley Crüe Rhapsody"

    Yorum yap

    E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.