Burcu B. Bilgin
(Bron/Broen dizi finalini izlemiş olanlar okumalıdır)
Bron/Broen’in vedası ise gerçekten ekran tarihine geçebilecek bir finalle oldu. Peki sezon boyunca neleri sonuca bağladık ve final neden kusursuzdu?
-Sezon nasıl başladı?: 3. sezon finalinde Saga Noren (Sofia Helin) ve Henrik Sabroe (Thure Lindhardt), Henrik’in eşi ve çocuklarıyla ilgili derin bir araştırmaya koyulmuştu. 4. sezon başında ise Saga’yı cezaevinde, Henrik’i ise taşlanarak öldürülmüş bir kadınla başlayan zorlu bir vakayı çözmeye çalışırken bulduk.
-Saga’nın cezaevi günleri: Annesi tarafından kurulan bir kumpas sonucunda kendini demir parmaklıklar arasında bulan Saga, Asperger sendromundan muzdarip olması sebebiyle hapishanede de belli bir rutin aramaya başladı, alışkanlıklarını sürdüremediği anlarda gerilim yaşadı.
Yakaladığı bir suçluyla aynı hapishaneyi paylaşan Saga, onun saldırısına uğradı. Henrik ise cezaevi günlerinde de Saga’yı yalnız bırakmadı, sık sık ziyaretine geldi.
Saga’nın suçsuzluğu kısa sürede anlaşıldı, ancak cezaevinde ona aşırı bağlı olan bir mahkum, tahliyesi sırasında Saga’yı boynundan yaraladı. Bu olay, sonradan hem vakanın çözülmesini sağlayacak, hem de Saga’nın yaşamını değiştiren olaylar dizisinin başlangıcı olacaktı.
-Saga-Henrik ilişkisi level atladı: Saga kalacak yeri olmadığı için Henrik ile yaşamaya başladı, ama daha önce sevgilisiyle yaşarken bunu başaramadığı için gergindi.
Henrik ise uyuşturucuyu bırakmak için grup seanslarına katılmaya başladı. Burada Kevin isimli tekerlekli sandalyeye mahkum bir bağımlı ile dostluk kuran Henrik, Saga ile yaşadıklarını da onunla paylaşıyordu.
-Saga, terapi seanslarında kendiyle yüzleşiyor: Saga’nın otomobilde geçirdiği bir anksiyete nöbeti, sorunlarının sadece Henrik ile ilişkisinden kaynaklanmadığını ortaya koydu. Saga ilk kez zayıf olduğunu kabullenerek terapiye başladı.
Çok başarılı bir psikologla seanslar yapan Saga, o güne dek aklına bile getirmediği şekilde kendiyle yüzleşmeye ve sorunlarının kaynağını bulmaya başladı.
-Zorlu vaka düğüm oluyor: Saga ve Henrik’in özel hayatındaki çalkantılar sürerken, çözmeye çalıştıkları vaka ise düğüm oldu.
Birbiriyle ilintili kişilerin içinde olduğu bu vakayı belirli bir noktaya getirseler de kişiler arasındaki ilişkiyi çözemedikleri için 3 cinayet daha işlendi, 1 at da gazla boğularak öldürüldü.
-Saga ve Henrik’in bebeği: Hamile kaldığını öğrenen Saga, bunu açıklayınca Henrik bebeğin doğmasını istedi. Saga ise bebeği ona verebileceğini, ancak bu durumda kendisinin onunla yaşayamayacağını söyledi.
Ancak bir süre sonra terapilerde Henrik ile yaşamayı sevdiğini fark eden Saga, ondan vazgeçmemek için bebeği aldırdı. Ancak bu düz mantık ona pahalıya patladı. Bu, büyük bir kırılma noktasıydı.
-Kızını bulursam: Henrik, bebeği aldıran Saga’ya kızarak onu kapı dışarı etti. Saga, bunun üzerine hiç yapmadığı bir şeye karar verdi. Henrik’ten vazgeçmeyecek, illa çocuk istiyorsa kızını bulacaktı.
Terapiste ”Henrik’in o zaman kendi çocuğu olur, ben de onunla yaşayabilirim” diyen Saga, dosyayı yeniden açtı. Hayatında ilk kez biri için mücadeleye karar vermişti.
-Müthiş şaşırtmaca: Senaryo içindeki en zekice hamlelerden biri de Julia ve Ida adlı iki evsiz kız ile Henrik arasında giderek güçlenen bağdı.
Böylece zeki senaristler, bir şaşırtmaca yaratarak onların seyirci tarafından Henrik’in kızları zannedilmesini sağladı.
-Dosya çözülüyor: Saga ile bebek yüzünden yaşadığı tartışmanın gecesinde geceyi merkezde geçiren Henrik dosyaları karıştırarak olayı temel olarak çözdü.
Aslında her şey yıllar önce emniyet teşkilatına çalışan Tommy adlı bir muhbirin ölümüyle ilintiliydi. Tommy’yi yüz üstü bırakanların sevdikleri birer birer öldürülüyordu. Bu durum Lillian, Henrik ve Saga’yı da kapsıyordu.
-Henrik kızına kavuşuyor: Saga, Henrik’in kızlarını bulmaya çalışırken fırsat ayağına geldi. Frank Whalgren isimli psikolog, annesiyle beraber bir köye yerleştirdiği Cristoffer’i kızı Astrid ile bir mezarın başında görünce genci bodruma kapadı.
Bodrumdan kaçmayı başaran Cristoffer, çaldığı bir arabayla soluğu polis merkezinde aldı.
Köyde kazayla kendilerini bulmaya gelen babasını öldüren Cristoffer’in anlattıkları, Saga’yı bahsettiği Astrid’in Henrik’in kızı olabileceği sonucuna götürdü.
Astrid’in çocukluk fotoğrafının teknik yardımla 8 yaş büyütülmesi sonucu her şey açığa kavuştu. Frank yakalandı, Henrik de kızına kavuştu.
-Saga’nın yaşamını değiştiren 2 kişi: Saga bu sırada iç dünyasında büyük bir devrim yaşıyordu. Lillian’ın sayesinde Henrik’in hayatında ne kadar mühim olduğunu anladı. Çünkü Lillian, eşi Hans’ın mezarı başında Saga’ya elinde şans verken tepmemesini söyledi.
Terapi seansları sayesinde başladığı araştırma sonucu kardeşi Jennifer’ın hastalanmasına annesinin neden olduğunu, annesinin de psikolojik bir rahatsızlığı bulunduğunu öğrendi. Terapisti ona ”Sen hiçbir şey için suçlu değilsin” dedi ve bu sırada Saga’ya neden polis olduğunu da sorgulattı. Saga’nın önünde önemli bir kapı açılmıştı.
-Vaka çözülüyor ama: Julia ve Ida’nın içinden telefon çaldıkları çantayı tanımalarıyla vaka çözüldü. Muhbir Tommy’nin sevgilisi Susanne Winter’ın suçlu olduğu ortaya çıktı.
Ancak Saga’nın içi bir türlü rahat edemiyordu. Nitekim hapishane ziyaretinde koğuş arkadaşı onu Winter’ın direktifiyle yaraladığını anlatırken Winter’ın cinayetlerde bir ortağının olduğunu anladı.
Winter’ın suç ortağı Kevin, son bir hamleyle Henrik’in evine gitti ve baba-kızı rehin aldı. Astrid’i bacağından yaralayan ve öldürmeye teşebbüs eden Kevin’ı tam zamanında yetişen Saga öldürdü.
-Saga’nın ilk öpücüğü: Henrik’in kızını bulan, vakayı çözen, son olarak da kardeşinin onun yüzünden ölmediğini anlayan Saga’nın son bir işi kaldı. Yaralanan Henrik’i hastanede ziyaret eden Saga için hayatındaki en önemli andı.
Henrik’i Jennifer,Hans ve Martin gibi kaybetmekten korkan Saga, nihayet onun hayatında olmak istediğini fark etti.
Henrik, hasta yatağında Saga’ya, ”Kevin bana terapide, ‘Senin Saga’ya onun sana olduğundan daha fazla ihtiyacın var’ demişti. Ama öyle değil, değil mi?” diye sorunca Saga da ona ihtiyaç duyduğunu onayladı.
Henrik, Saga’ya hastaneden çıktıklarında Astrid ile tanışmasını teklif etti. Saga bunu kabul etti, ancak son bir işinin kaldığını söyledi. Henrik’i öperek oradan ayrıldı. Bu, kimseyle yakınlık kurmak istemeyen Saga’nın ilk öpücüğüydü.
-Sadece Saga Noren: Saga hastaneden ayrıldıktan sonra yıllardır sakladığı fotoğraflarla dolu kutuyu yaktı.
Sonra meşhur sarı arabasına atlayıp Öresund Köprüsü’nün ortasında durdu. Polis kimliğini çıkarıp denize attı. O sırada telefonu çaldı ve her zaman ”Saga Noren, Malmö Emniyet Müdürlüğü” diye açan Saga şöyle yanıt verdi: Saga Noren…
Finalde Saga’nın kişilik dönüşümünün tamamlanmış olduğunu gördük. Dizinin başında Asperger Sendromu yüzünden özel ilişki kuramayan Saga, hayatına birini alarak en baş köşeye oturttu. Henrik’i sevmeyi öğrendi.
Ailesine ilişkin kafasındaki sorular aydınlandı, suçluluktan kurtuldu, sonunda da kendini polis olmakla anlamlı hisseden Saga, birey olarak değerini fark etti, yeni bir hayata başladı.
Henrik ise Saga’nın kızını bulmasıyla hayatındaki en önemli yükten kurtuldu, ilaç alışkanlığından arındı, Saga ile yeni bir hayata başlamaya karar verdi.
Netice itibarıyla Bron/Broen, baştan itibaren 4 ayrı seri cinayet vakasının çözülmesinin yanında usta senaryosu, rollerine tam oturan oyuncuları ve finalde kahramanlarını yeni bir yere taşımasıyla benzersiz bir diziydi. Finaliyle de fark yaratan diziyi özleyeceğiz. O güzel açılış müziğiyle uğurlayalım…
3 Yorumlar: "Bron/Broen: Sevilen polisiyeye kusursuz final"
Falan Filan 28 Mayıs 2019 (12:28)
Sarı araba demişsin ben renk körüyüm herhalde araba 4 sezondur yeşil?
sinekaf 30 Mayıs 2019 (14:20)
Sarı yeşil arası bir renk işte, çok önemli mi geldi size?
zeynep gür 11 Temmuz 2020 (12:39)
yeni sezon olmayacak mı?