Burcu B. Bilgin
Her sene pek isim yapmamış genç oyuncuların rol aldığı, konuları birbirinden kopyalanmış, düşük bütçeyle kotarılmış dizilerin ve yarışmaların işgal ettiği yaz ekranında sosyal medyayı epey hareketlendiren bir program geçtiğimiz günlerde seyirciyle buluştu.
Bülent Ersoy, Safiye Soyman, Burcu Esmersoy ve Banu Alkan’ın yollara düşüp Hindistan’dan başlayarak Nepal ve Vietnam’da 45 gün boyunca ortalığı tozu dumana kattığı Dünya Güzellerim, şu günlerin en çok konuşulan programı.
Aslında programın bu kadar ortalığı karıştırmasına çok da şaşırmamak lazım. İstanbul’da çıktığı alışveriş, girdiği restoran, ziyaret ettiği türbe, uzaylıyı andıran kıyafetleri derken her zaman gündemde olan Bülent Ersoy bile kafi. Üstelik kendini hala Afrodit zanneden 80’lerin sarışın starı Banu Alkan da yanında bonusu.
İlk bölümünün yayınlandığı 22 Haziran’da iyi bir reyting yapamayan, ama 28 Haziran’daki 2. bölümüyle totalde üçüncü, AB’de ikinci sırada yer alan program, yabancı bir formatın Türkiye uyarlaması.
Asıl programı bilmem ama bizdekinde bolca çekişme, gıybet, laf sokmanın yanında, süsleri, püsleri, lükse ve konfora düşkünlükleriyle meşhur 60’lık divaların, gittikleri coğrafyanın yapısı gereği yaşadıkları zorluklar ve enteresan tepkileri konu ediliyor.
-Bolca mizansen-
Metin yazarı fark etmeyeceğimizi düşünse de bolca mizansen soslu bir program izlediğimizin farkındayız. Bülent Ersoy’u yılan sokması, ikide bir kaza geçirmesi, Safiye Soyman, Banu Alkan ve Burcu Esmersoy’un pazarda birbirini kaybetmesi gibi enteresanlıkların masa başında yaratıldığı ilk bakışta anlaşılıyor.
Bülent Ersoy-Banu Alkan, Safiye Soyman-Banu Alkan çekişmelerinin ise kurgu olmama ihtimali var tabii. Mesela Bülent Ersoy gibi baskın bir karakterin Banu Alkan gibi hayal aleminde ve megalomanlığın üst sınırlarında gezen biriyle de anlaşması esasen imkansız. Hele ki böyle uzun bir yolda…
Ancak Banu Alkan da insanın sabrını sınamayacak gibi değil. ‘’Ben hala gencim, Afrodit’im canım’’, ‘’Ruhum bir bebek’’, ‘’Ölçülerim 90-60-90’ın da altına indi’’ gibi kendini aşmış halleri bir yana ikide bir hasta olduğunu iddia etmesi, elinde otrişlerle salım salım salınması, ona buna kusur bulmasıyla tuhaflık çıtasını en tepeye taşımış durumda.
-Koca diye nikahıma mı alacağım?
Bir başka mizansen de Bülent Ersoy’un çantasının bir maymun tarafından çalınmasıydı. Çünkü bizim bildiğimiz diva gerçekten çantası çalınsa buradakinin beş misli ortalığı yıkar, Hindistan’ı haritadan silerdi.
Ersoy’un çantasının çalındığının polise bildirilmesi sırasında ise programın en komik diyalogları yaşandı. Hint polisin maymunun boyutlarını sorması üzerine, Bülent Ersoy’un, ‘’Ne bileyim ben ayol boyunu, posunu. Koca diye nikahıma mı alacağım?’’ sözü üzerine kahkaha attım.
-Türk’ün İngilizce ile imtihanı-
Safiye Soyman’ın ekibe katkısı ise saflık ve sürekli çam devirme üzerine… Olmayan İngilizcesi’ni sürekli konuşturan, ama çarşı, pazar gezecek kadar dil bildiğini iddia eden Soyman, pazarda soruyor: ‘’How much?’’… Cevap geliyor: ‘’Fifty nine’’… Dönüyor ve adama soruyor: ‘’Fifty nine ne demek?’’… ‘’Hani biliyordun’’ diye sormazlar mı adama? Pazarda ucuzluk için asılan ”sale” afişlerini görüp ”Burada da Şale varmış” demesi de cabası…
Oda servisini arayıp bir türlü kaldığı odanın numarasını söyleyemeyen, üstelik de araya bol bol Türkçe sıkıştıran Soyman’a, Bülent Ersoy’un ‘’Kapat şunu kız, kepaze ettin bizi buralarda’’ demesi üzerine resepsiyondaki görevlinin çektiği işkence son buldu.
Bir başka seyahatinde tavuğun budunu istediği halde göğüs getiren görevliye göğsünü göstererek ‘’No chicken’’, bacağını göstererek ‘’Yes chicken’’ diyerek siparişi düzelttirmekle övünen Soyman’ın yöntemini dil bilmeyerek yurt dışına çıkanlar deneyebilir.
Uzatmalı sevgilisi Faik Öztürk’ün Hint taksiciyi dürterek uyandırıp içinde bolca Safiye sözü geçen garip cümleler kurması, yerel giysilerle otelde çiğ köfte yapması bir yana, ”Bu kadınlar da yaşa amma takıyor. Yahu elin kolun tutuyor, sağlığın yerinde, oturdu mu bir kuzuyu yiyorsun, daha ne istiyorsun?” demesi yine komik anlardandı.
-Kardashianlar Hindistan’da-
Gruba yön vermesi ve İngilizce bilmesi nedeniyle ekibe alınan Burcu Esmersoy’un ise sabrının sınırının Banu Alkan’a kadar olduğunu programla gördük. Yine de, ‘’Bu Burcu Esmersoy ne iş yapar, arıyorum, bakıyorum, bulamıyorum’’ diyen Banu Alkan’a da yürekten katılıyorum. Senelerdir biz de pek anlamadık doğrusu…
Netice itibarıyla tüm dünyada anlamsız bir şöhret sahibi olan, abuk gündelik hallerini reality şovlarıyla ortalığa serip milyonlarca dolar kazanan Kardashianlar’a kilometrelerce öteden rakip çıkmış gibi görünüyor. Bizimkiler 60 yaş üstü olsalar da bence hiç eksikleri yok, hatta bolca kilo, yaş ve komik kostüm olarak fazlaları var.
Bolca mizansen soslu programın aslında bu ekiple zaten bir durum komedisi aşikarken ekstra çabalara gerek olmadığı ortada. Doğal halleriyle çok daha keyifli bir seyirlik olurdu. Sonuçta arada göz gezdirilebilecek bir yaz eğlenceliği ve çok şey de beklememek lazım. Türkiye’de televizyonun genelinden de zaten hiçbir zaman beklenmemesi gerektiği gibi…
Yorum Yapılmamış: "Dünya Güzellerim: 60'lık Kardashian'lar"