En fedakar 10 dizi kahramanı

Burcu B. Bilgin

Dizi ekranları hırsı uğruna ailesi dahil herkesi hiçe sayan, para ve güç için elinden geleni ardına koymayan karakterlerle dolu. Ancak bir o kadar da varını, yoğunu, hatta canını bile sevdikleri için feda eden dizi karakterleri de var.

Ekran karşısında milyonlara gözyaşı döktüren bu dizi karakterleri, idealleri uğruna gözünü kırpmadan ölüme dahi gidebiliyor. İşte, televizyon ekranlarının 10 cesur yüreği:

-Hodor (Game of Thrones): Gerçek adı Wylis olan Winterfell çalışanı, sadece Hodor demeyi bildiği için ismi Hodor olarak kaldı. Winterfell’de birbiri ardına yaşanan facialardan sonra kötürüm olan Bran Stark’ı yüklenip yola koyulmak da ona düştü.

Bran’i bir an bile sırtından indirmeyen, yolculuk boyunca gık demeyen Hodor’un isminin anlamı ise fedakarlıkta zirveye çıktığı o müthiş sahnede anlaşıldı.

Ekran karşısında milyonları gözyaşına boğan Hodor, ekran tarihinin gelmiş geçmiş en fedakar ve en unutulmaz karakterleri arasına ismini yazdırdı.

-Ragnar Lothbrok (Vikings): Her ne kadar zaman zaman küçük yaramazlıkları, çapkınlıkları, yanlış kararları olsa da aslında ailesini, çevresini, en önemlisi de kralı olduğu toplumu çok seven bir liderdi.

Yakın arkadaşı Athelstan için yakın çevresini karşısına alan, yanlış kararlar veren Earl Haraldson’ın karşısına çıkan, yaralanarak defalarca ölümün kıyısından dönen, erkek kardeşi Rollo uğruna bütün köyle ters düşen Ragnar için canı bile kolayca feda edilecek bir şeydi.

Ekranın unutulmazları arasındaki Ragnar’ın kahramanlıkları Viking söylencelerine de geçtiği için onun  Ven yürekli, en cesur ve en fedakar kahramanlardan olduğunu tarih yazıyor.

-Jamie Malcolm Alexander McKenzie Fraser (Outlander): En kuzeyden biraz daha aşağılara İskoçya’ya doğru indiğimizde Ragnar kadar fedakar bir başka kahramanla tanışıyoruz: Jamie Fraser.

İskoç klanının genç ve gözü pek üyesi, başta eşi Claire olmak üzere yakın çevresi ve halkı için her şeyi göze alan bir kahraman. Kendini okların, kılıçların, kurşunların önüne atmaktan çekinmeyen Jamie için en önemli şey sevdikleri.

Zaten kendisi de bu ucu bucağı olmayan fedakarlıkları niçin yaptığını çok iyi özetliyor: İnsana değer verdiği kişilere yardım edememek zor geliyor. Yoksa değer verebileceği hiç kimsenin olmaması değil…

-Brienne of Tarth (Game of Thrones): Entrika ve ölümün kol gezdiği bir evrende bileği bükülmez, sözünden dönmez gerçek bir kadın kahraman. Önce Renly Baratheon’a, sonra Catelyn Stark’a verdiği sözlerin arkasında duran Brienne, bu uğurda defalarca ölümü göze aldı.

Brienne için kılıç çekmek, arenalarda dövüşmek zor değil ancak ona güç geleni kalbine söz geçirmek. Önce Renly’ye, daha sonra Jaime’ye gönlünü kaptıran leydimiz Brienne, son sezona kadar ayakta kalan kahramanlardan. Game of Thrones seyircisi, 8. ve son sezonda onu Jaime ile birlikte görmek istiyor.

-Dwight Enys (Poldark): Yoksulluğun, açlığın, savaşın ve acıların kol gezdiği 18. yüzyıl İngiltere kırsalında kendini hastalarına adamış genç bir doktor.

Ne ölümcül bulaşıcı hastalıklar, ne yoksulluk, ne de sevdiklerinden ayrı düşmek onu korkutmuyor, onun için önemli olan insanlara şifa dağıtmak…

Bu uğurda defalarca hayatını tehlikeye atan yakışıklı doktor, hiç yılmayan bir tıp adamı. Poldark izleyicisi, yeni sezonda da yine başını derde sokacağına adı gibi emin.

-Jack Pearson (This is Us): 18. yüzyıldan bu yüzyıla, sımsıcak bir ailenin, Pearsonlar’ın evine gelelim. Kendini ailesine adamış baba Jack Pearson’ın eşi ve çocukları uğruna yapamayacağı şey yok. O bir süper baba…

Geçtiğimiz yılın en çok konuşulan dizisinin baş kahramanlarından Jack ve ailesinin öyküsünü izlerken mendiller ıslanıyor, gözler nemleniyor, her bölüm uzun uzun konuşuluyor. Dizinin 2. sezonunda ise en çok Jack Pearson’dan söz edeceğiz, spoiler vermemek için ayrıntısına girmiyorum.

-Fiona Gallagher (Shameless): Alkol ve madde bağımlısı babası Frank tarafından ”sinir hastası kahpe” olarak tanımlansa da o olmasa Gallagher ailesinin ayakta durması mümkün değil.

Kardeşlerine kol kanat geren Fiona, aynı zamanda gerçekten çok talihsiz bir dizi karakteri. Sert görünümü altında sevdikleri için her şeyi yapabilecek kocaman bir kalbi olan Fiona da Brienne gibi aşktan yana şanssız. Bu modern zaman Cinderella’sının günün birinde yüzünün gerçekten güleceği günleri özlemle bekliyoruz.

-James Keziah Delaney (Taboo): Taboo dizisinin baş karakteri ise gerçekten çok farklı bir kafada. Ne işkenceye, ne acıya, ne dayağa, ne de ölüm tehditine aldırıyor.

İdealleri için en tehlikeli, en nüfuzlu, en zenginlerin karşısına çıkmaktan çekinmeyen James, 1. sezonun sonunda ilk hedefine ulaştı. Ancak yeni sezonda belanın yine onu bulacağına hiç şüphemiz yok.

-Ofglen (The Handmaid’s Tale): Dizide her ne kadar en çok Offred’den bahsetsek de Ofglen bu yapımın zihinlerde yer tutan bir başka kahramanı.

Distopik bir dünyada, kadınların hiçe sayıldığı, sadece damızlık birer kısrak gibi o evden bu eve geçtiği, insan haklarının hiçe sayıldığı bir evrende inandıkları uğruna gözünü kırpmayan Ofglen performansı Alexis Bledel’e Emmy ödülü kazandırdı.

-Judith (Vikings): Listemizin sonunda yine bir başka fedakar kadın kahraman var. Bir kralın kızı olan Judith, hayat onun için çok daha kolay olabilecekken aşkı uğruna ölümün kıyısına kadar geldi.

Ödediği bedel büyük olsa da hiç olmazsa canını kurtaran Judith’in bütün bunlara rağmen yine aynı şeyleri bir kez daha yapacağına ise elbette ki hiç şüphe yok.