Burcu B. Bilgin
(Game of Thrones 7. sezon 6. bölümü izlemiş olanlar okumalıdır)
Game of Thrones, 7. sezonda finale doğru yaklaşırken tam manasıyla Arap atı gibi sonradan açıldı. Durgun başlayan sezonda Eastwatch adlı 5. bölümle merak edilen gizemleri aydınlatan dizi, karlar altında bir yol hikayesine dönüşen Beyond the Wall isimli 6. bölümüyle ise fark yarattı.
Çoğu ilk kez yan yana gelmiş veya seneler sonra buluşmuş karakterlerin birbiriyle iletişim, empati ve yakınlık kurduğunu, kader ortaklığı yaptığını gördüğümüz bu bölümde, ölüler ordusuyla sert bir savaş izledik. Ayrıca 3 karakteri kaybettik, bunlardan 1’i ise hepimizi kahretti. Çünkü bebekliğini bile bildiğimiz bir karakterdi.
Daenerys-Jon Snow ilişkisinde de dönüm noktası olan bu bölümde neler oldu ve sezon finaline giderken neler beklemeliyiz?
-Mance Rayder da gururlu adamdı: Jon Snow’un çok takdir ettiği kişilerden biri de Özgür Halk’ın lideri Mance Rayder. Geçen bölümde, ölüme bile ayakta giden, asla diz çökmeyen Mance’in ”Size gelecek savaşlarda iyi şans dilerim” sözüyle Daenerys’e veda eden Snow, bu hayranlığını ortaya koymuştu.
Lakin karlar içinde yürürlerken Mance’in en yakınlarından biri olan Tormund, bu kadar gururlu olmanın çok da iyi bir şey olmadığını söyledi. Karlar altında yürürlerken Jon, ”Ejderha kraliçesiyle tanıştın ha?” diye soran Tormund’a, ”Eğer diz çökersem bizimle beraber savaşacak” dedi.
Tormund, ”Sen Özgür Halk’ın yanında çok bulundun, artık diz çökmeyi sevmezsin” dedikten sonra ekledi: ”Mance Rayder da büyük adamdı, ama onun diz çökmemesi uğruna halkımızdan kaç kişi öldü?”.
Belki Tormund teoride haklı ama Mance’in Stannis’e diz çökmesi halinde de Özgür Halk kurtulamazdı. Çünkü Stannis de kurtulamadı.
-Karlar altında birbirini tanıma ve anlama: Game of Thrones, çok da birbirini anlama, dinleme, sevme, empati kurma evreni değil. Aksine herkes kendinin haklı olduğunu düşündüğü için bu uğurda ölüme bile gider.
Ama bu bölümde büyük karakter dönüşümleri izledik ki bir senaryonun başarısını karakteri başladığı yerde bırakmamak gösterir. Bu açıdan senaristleri bu diyaloglar için kutlamak lazım.
Gendry-Thoros-Beric, Beric-Jon Snow, Jon-Jorah Mormont, Tormund-The Hound, Jorah-Thoros diyalogları ve vardıkları ortak noktalar, İzlanda’nın müthiş coğrafyasında çekilmiş sahnelerde içimizi ısıttı.
”Beni cadıya sattınız” diyen Gendry’nin Melisandre ile yaşadığı çıplak, sülüklü, kan almalı ayinin bile zaman geçince komik olabileceğini gördük. Avrupa Yakası’nda Bülent Onaran (Rutkay Aziz) karakterinin dediği gibi: Komedi eşittir trajedi artı zaman…
-Babalar ve oğulları: Dragonstone’da ilk kez karşılaşan Jorah ve Jon da dizinin başından bu yana ilk kez yan yana gelen iki karakter. Ortak yönleri ise Jorah’ın babası Jeor Mormont’un Jon’a küçük yaşta geldiği Gece Gözcüleri’nde kendi babasından daha fazla babalık yapması.
Ancak Jorah, Jeor’un ona verdiği Longclaw adlı kılıcı kendisine vermek isteyen Jon’u geri çevirdi. ”Ben babamın yüzünü kara çıkardım. Bu kılıç senin hakkın. Sana iyi hizmet etti, bundan sonra çocuklarına da edecek” diyen Jorah’ı duyan Jon, bekaret yemininden babalığa doğru gitmeye başladığını duyunca bir anda irkildi.
Jon’un şok olmuş ifadesi için:
-Durun siz kardeşsiniz: Jon Snow, 6 adamla canını dişine takıp bir ordu ölüye karşı savaşadursun bacıları Arya ve Sansa da birbirini yemeye başladı. Arya, ablası Sansa’dan geçen hafta sinsi Littlefinger’ın bulması için sakladığı belgenin hesabını sordu. Bu belge, Sansa’ya Cersei tarafından zorla imzalatılan, ağabeyi Robb’u Joffrey’ye diz çökmeye çağıran mektuptu.
Arya, Sansa’yı Joffrey ve kraliyet ailesine yaranmak için babasının idamına göz yummakla, Sansa ise infaz sırasında orada olduğunu söyleyen Arya’yı gördüklerine tepki göstermemekle suçladı.
Sansa, hızını alamayıp Piçler Savaşı’nın sayesinde kazanıldığını, eğer Arya Winterfell’deyse bunu bile kendisine borçlu olduğunu söyledi. Tartışma uzadıkça goller Baelish’in hanesine yazıldı.
Arya’nın şu sözü ise bir yere not alınası… Sansa’nın ”Öfke insana talihsiz şeyler yaptırır” demesi üzerine: Korku insana talihsiz şeyler yaptırır, ben öfkeyi tercih ediyorum.
-Fırıldak Littlefinger: Bu konuşmanın devamında Arya’nın notu nereden bulduğunu bir türlü anlayamayan Sansa, gidip yine yanlış adama, Littlefinger’a dert yandı. Sansa, Kuzeyli lordlara da güvenmediğini açıkladı.
”Önce Jon’a karşı çıkıyor, sonra onu Kral seçiyor, sonra yine arkasından isyan ediyorlar. Bunlara nasıl güveneceğim, fırıldak gibiler” deyince gerçek bir fırıldak olan Littlefinger sanırım alındı.
Bu sözü duyan Littlefinger’ın ifadesi için:
-Brienne-Jaime yeniden: Sansa, odasına geçtiğinde eline bir davet mektubu ulaştı. King’s Landing’e çağrılan Sansa, hem Cersei’den kaçınmak, hem de Winterfell’i boş bırakmamak için yerine çok güvendiği birini, Leydi Brienne of Tarth’ı göndermeye karar verdi.
Her ne kadar Brienne, Sansa, Arya ve Bran’i Littlefinger ile bırakmak istemese de sonunda emre karşı gelemedi. Yani bir süre sonra yeni bir Brienne-Jaime buluşması daha izleyeceğiz. Hadi bu sefer inşallah.
-Beenn Yaşar Usta: Odasında gizli gizli bir şeyler ararken Arya’ya yakalanan Sansa, ona yatağın altında bulduğu ”yüzleri” gösterip ”Bu ne buu?” diye sordu. Burada rahmetli Walder Frey’in yüzünü görünce gülen bir tek ben miyim?
Arya, Braavos’ta gördüğü eğitimi ve yüzleri nasıl kullandığını anlatırken, ”Sen küçükken yakışıklı bir kralın yanında tahta oturup kraliçe olmak isterdin, bense bir şövalye. İkimiz de olamadık. Ama ben bu yüzler sayesinde istediğim kişiyi olabiliyorum” dedi.
”Eğer Leydi Sansa olmak istersem de bana sadece yüzün lazım” diyerek sistemin işleyişini anlatan Arya, Sansa’ya acayip bir gözdağı da verdi.
Littlefinger’ın verdiği hançeri doğrulttuğu Sansa’ya ”İstersem seni şurada doğrar, yerine geçerim” mesajı veren Arya’dan korkulur. Valla Yaşar usta gibi… Been Yaşar usta, çeker vururum seni. Vururum ve arkama dönüp bakmam bile…
-Benim için çok küçük: Tyrion ile Daenerys Targaryen’in bu haftaki sohbetlerine ise Jon-Dany ilişkisi damgasını vurdu. ”Seni en çok neden seviyorum biliyor musun? Kahraman değilsin” diyen Daenerys’e küçük adamımız Blackwater ve Lannister-Stark savaşlarındaki kahramanlıklarını anlatacak olduysa da Kraliçe sözünü kesti.
Kahramanların cesaret adına ”aptalca şeyler” yaptıklarını belirten Dany, örnek olarak Khal Drogo, Daario Naharis, Jorah Mormont ve Jon Snow’u verince uyanık Tyrion, bunların hepsinin ona aşık olduğunu anımsattı.
Daenerys’in, Jon Snow’un kendisine aşık olmadığını söylemesi üzerine de, ”Haa başarılı bir askeri ittifak için mi size öyle bakıyor?” diye sordu.
Daenerys ise ”Benim için fazla küçük” dedikten sonra kırdığı potu anlayarak, ”Öyle demek istemedim ama” diye düzeltmek istedi. Tyrion yine ustalığını konuşturdu: ”Kahramanlar hep küçük olur”…
Bu arada Daenerys’in kendi küçücük cüssesiyle Jon Snow’a ”küçük” demesi yok mu? O dönemde ayna olmayışından sanırım.
-Tormund, The Hound’a karşı: Yine söyleyeyim, eski macera filmleri havasında geçen, İzlanda’nın eşsiz coğrafyasında çekilen sahneleri bu sezonun yıldızı ilan ediyorum.
Görüntü yönetiminin üst düzeye ulaştığı bu sahnelerden birinde Tormund ile The Hound’un tatlı atışmasını izlemek çok keyifliydi. Zaten bu bölüme The Hound’un bu ince esprileri damga vurdu.
Tormund, The Hound’a yanaşıp ”Köpek dedikleri sen misin?” diye sorunca doğal olarak ”s…r git” karşılığını aldı. Akabinde Tormund, The Hound’a neden Yabaniler’i sevmediğini sordu ve ”Yabaniler s…mde mi be, ben kızılları sevmiyorum” dedi.
Tormund Giantsbane ise ”Kızıllardan güzel ne var, bizi güneş öpmüş” diyerek yine o egzantrik özgüvenini ortaya koydu.
Konu Brienne’e geldiğinde ise The Hound ile ortak yönleri ortaya çıktı. ”Ondan bebeklerim olsun istiyorum” diyen Tormund’a, The Hound yine lafı yapıştırdı: ”Senin gibi bir manyak nasıl yaşadı be?” Seninki durur mu hiç: ”Öldürmekte ustayım”…
Bu kadar atışmadan sonra ise birbirlerinin hayatını kurtardılar. Kader ortaklığı işte böyle bir şey…
-Ölüm her zaman kazanır: Game of Thrones, inançla ilgili mesajları özellikle The Hound ve Beric Dondarrion aracılığıyla veriyor.
The Hound’un sık sık inançsızlığını vurguladığı dizide, Beric ise Melisandre’nin, ”Sen öbür tarafa gittin” sözlerine, ”Öbür taraf yok leydim, ben karanlıktaydım” diyerek ahiret inancına karşı sert bir salvo yapmıştı.
Jon Snow’un da benzer fikirde olduğunu bu bölümde öğrendik. Kendisini diriltmesine rağmen Işığın Tanrısı ile ilgili hala şüpheleri olan Jon, ”Ben o tanrıya değil Kuzey’e hizmet ediyorum” dedi.
”Kimsenin ne istediğini bilmediği bir Tanrı’ya neden hizmet ediyoruz?” diye soran Jon, Beric’in inanç aşılamalarına bir türlü okey vermedi. Işığın Tanrısı metaforuyla inanç sistemlerinin eleştirildiği bu diyaloglar da çok başarılıydı.
”Ben tanımadığım bir kadın ya da adamın tahta çıkması için savaşmıyorum” diyen Beric’e Jon, ”Peki ne için savaşıyorsun?” deyince bu bölümün en anlamlı sözleri ortaya döküldü: Yaşam için… Ölüm düşmandır. İlk ve son düşman. Düşman her zaman kazanır, ama bizim yine de onunla savaşmamız gerekir”. Ve perde….
(Beric Dondarrion’un ışın kılıcı havasındaki ateşten kılıcı bölümün en afilli silahıydı)
-Başka canlılar da wight olabiliyor: Cersei’ye bir Akgezen götürüp onu yaşayan ölülere ikna etmeyi kafaya takmış ekibimizin macerasında karşılarına wight olmuş bir ayı çıktı. Ayının korkunç saldırısında ağır yaralanan, ölüleri geri getirme ustası, sarhoş ve sevimli rahibimiz Thoros of Myr’i maalesef kaybettik.
Yedilinin fire verdiği bu sahnede anladık ki başka canlılar da wight olabiliyor. Maalesef onu ilerleyen dakikalarda daha sert biçimde anladık, ona geleceğim.
-Yetiş Daenerys: Ölülerle yapılan müthiş savaşta kötü sona doğru ilerlediklerini anlayan Jon, Gendry’yi Eastwatch’a göndererek Daenerys’e bir kuzgun göndermesini istedi. CGI teknolojisiyle çekilen ölüler-diriler savaşı ise gerçekten çok başarılı bir sahneydi.
Tam her şeyin bittiğini düşündüğümüz anda Daenerys, Tyrion’u dinlemeyerek üç ejderhasıyla çıkageldi. Bu sahnede ateşiyle ölüleri yakan Dany, ekibi ejderhalara bindirip götüreceği sırada ise o korkunç olay meydana geldi.
-Elveda Viserion: Gecenin Kralı tarafından bir mızrakla boynundan vurulan ejderha acı içinde bağırarak düştü. Viserion mu Rhaegal mı tereddütte kaldıysak da daha açık renk olan gövdesi ve kırmızı kanatları onu Viserion olduğunu gösterdi. Bu sahnede ağzım açık kalmış, zor kendime geldim.
Viserion buzlu suya düşerek ağır ağır battı. Bu sırada kardeşleri, Jon dışında ekibin diğer üyelerini alarak yola çıkan Rhaegal’in o son haykırışı yürekleri parçaladı.
-Bu acı bize reva mı?: Game of Thrones’ta insan ölümlerine metanet göstermeyi öğrendik ama hayvan ölümleri seyirciyi yıkıyor. Drogon’un iki kez yaralanmasından sonra içimiz rahattı ama bebekliklerini bile bildiğimiz ejderhalardan birini hiç beklemediğimiz anda yitirdik.
Evet ağlıyorum be, gözüme toz filan kaçmadı.
-Ejderha nasıl öldürülür?: Peki ejderha nasıl öldürülür diye sorarsanız bunun yanıtı da George R.R. Martin’in romanlarında var. Ejderhaların en zayıf yerleri karın boşlukları ve boyunları. Zaten hain Gecenin Kralı da boynundan vurdu.
Bu arada, Gecenin Kralı esasen kimdi önceden diye benim gibi merak eden var mı?
-Azor Ahai’nin hikayesi ve Jon: Geride kalan Jon’u ise daha önce Bran’i de kurtaran amcası Benjen Stark yetişerek ölülerin elinden aldı.
Şimdi bu sahne çok önemli… Azor Ahai’nin kitaptaki hikayelerini hatırlarsak, söz konusu ”kurtarıcı”, yanında bir kılıç, bir köpek, bir at ve bir düzine adamla, soğuk ve ölümün kol gezdiği bir yerde ilerliyor.
Arkadaşlarından sonra geride o kalıyor, buz kesmiş kılıcını kullanmaya çalışıyor. Evet, bu sahneyi gördük, kılıcı alamadı.
Yine bir düzine değilse de yanında 6 arkadaşı var. Ghost artık yok ama köpek, The Hound ile simgeleniyor. Atı ise amcası Benjen getirdi. Hikayedeki gibi atına bindi ve uzaklaştı. Azor Ahai’nin öyküsünün farklı bir uyarlamasına benziyor ve öyleyse Azor da Jon…
Bu sahnede de Amca Benjen’i kaybettik. R.I.P… (Gerçi o da yedi canlı ama)
-Size kraliçem diyebilir miyim?: Jorah’ın, ”Gitmeliyiz Kraliçem” telkinlerine karşın oradan ayrılmayan Daenerys, sonunda at üzerinde donmaya yüz tutmuş Jon’u görerek içi rahat etti.
Sonraki sahnede gemide tedavi edilen Jon’un göğsündeki bıçak izlerini fark eden Dany, onun gerçekten ölüp dirildiğini de anladı. Zaten kuşkuları vardı biliyorsunuz…
Daenerys’e ”Dany” diye hitap eden Jon’un ona ”Dany” denildiğini nereden bildiğini de merak ettik. O da zaten, ”Bana en son herhalde ağabeyim Dany demişti” dedi.
Jon’un, ”Peki kraliçem dememe ne dersin? Gerçi diz çökemiyorum ama” sözleri üzerine Kraliçe, ”Peki sana güvenenler ne olacak?” diye sordu. Jon ise ”hişştt o iş bende” gibi bir cevap geldi. Ama yine başı Kuzeyli lordlarla derde girecek, söylemesi…
Şu sahne sanırız yaklaştı:
-Daenerys’in çocuğu olacak mı?: Bu bölümde konu birkaç kez Daenerys’in artık çocuk sahibi olamayacağı konusuna geldi. İlkinde Tyrion, ona Demir Taht’a bir varis seçmesi gerektiğini söyledi.
İkincisinde ise gemide Jon’un başındayken, ”Ejderhalarım benim çocuklarım, başka çocuğum da olmayacak” diyen Daenerys’in annelik sorunu belki de aşılacak. Ama hem Cersei, hem de Dany hamile kalırsa TRT’deki aile dizilerine döner sanırım.
-Acı verici final: Bu bölümün finalinde ise zincirlerle buzlu sudan çıkarılan Viserion, Gecenin Kralı’nın bir dokunuşuyla wight oldu. Off be sayın seyirciler….
Bu haftaki bölümde kader birliğinin birbirinden geçmişte nefret edenleri bile nasıl yakınlaştıracağını gördük. Alt metinleri ve başarılı diyaloglarıyla bu sekanslar gayet başarılıydı.
Cersei için bir Akgezen’in yakalanıp The Hound tarafından yola çıkarılmasıyla planlarını hayata geçirmeye başlayan ekibimizin bu iyi niyetli çabasının işe yarayacağını sanmıyorum.
(Bu arada Cersei’nin saçı aylardır uzamıyor mu, yoksa kuaföre gidip aynı model kesim mi yaptırıyor?)
Azor Ahai’nin Jon Snow olabileceği iddiası bu bölümde güçlendi. Yine Jon Snow-Daenerys Targaryen ilişkisi neredeyse garantilendi. Ayrıca Dany’nin ileride anne olabilme olasılığının ortaya çıktığına dair ipuçları aldık.
Arya-Sansa savaşında zirveye geldik, ama bu konunun tatlıya bağlanacağını düşünüyorum. Bunu da Littlefinger’ın foyasının ortaya çıkması sağlayacak. Bu konuda Bran’den ümitliyim, hadi artık bir işe yarasın.
Brienne ile içten içe aşık olduğu Jaime için yeni bir buluşmanın ufakta görünmesi, bunun da Cersei-Jaime gerginliğine yol açması muhtemel.
Bir kez daha hepimizin başımız sağ olsun.
Haftaya sezon finalinde görüşmek üzere…
Yorum Yapılmamış: "Game of Thrones: Seyirciyi kahreden acı"