Burcu B. Bilgin
Uzunca bir zamandır pek ekranda olmayan bir format ”Kısmetse Olur” programıyla geri döndü. BBG evi ile bir dönemin meşhur gelin-kaynana/evlilik programlarını bir potada eriten reality şov programı, dünyayı yeniden keşfetmemizi sağlamıyor hiç kuşkusuz… Ama bir soruyu yeniden gündeme getiriyor: Türkiye’de kadınlar kendilerini hırpalayan, aşağılayan, döven, söven, öldüren erkek tipine neden hala aşık?
Kanal D ekranında Seda Akgül’ün sunduğu program, iki farklı evde yaşayan 7 kadın ve 7 erkeğin ”evlenme” ve ”büyük ödüle” kavuşma macerasını anlatıyorsa da benim üzerinde durmak istediğim konu izdivaç programında yaşananlardan çok kadın-erkek ilişkilerinin bu ülkede hala neden bu noktada olduğu. Çünkü her gün bir başka kadın cinayetini okurken, kadınlar sokaklarda kurşunlanır, minibüsten indirilip yakılırken, yaşları ağırlıklı olarak 20’lerde olan kadınların hala bu ”maço” erkek tipine düşkünlüğü halimizin içler acısı olduğunu bir kez daha gösteriyor. Yarışma deyip geçmemek lazım, bunların her biri ”küçük Türkiye”. Biz de bu insanlarla hep beraber aynı ülkede yaşıyoruz. Peki bu ”küçük Türkiye’de” neler oluyor?
Yarışma, ”erkekler” ve ”kızlar” evi denilen Mars ve Venüs’te geçiyor bu tür yarışmaların çoğunda olduğu gibi… Erkekler evindeki ”adaylardan” maço tavırlarıyla en ön plana çıkan yarışmacı 27 yaşındaki Serhan Çeliker. Oldukça yapılı bir arkadaş Serhan ve iyi de bir fiziği var açıkçası biraz Kore filmlerindeki jönleri anımsatsa da… Serhan arkadaş, daha kızlar evine tanışmak üzere adım atar atmaz Orhan Gencebay filmlerinden fırlamış gibiydi. Yeleği, parlak rugan ayakkabıları, elinden tespihi, yürüyüşüyle tam bir ”bitirim Orhan” olan Serhan, ilk postasını da tespihini eleştiren 35 yaşındaki Demet Kasar’a koydu: ”Benim tespihime kimse karışamaz”…
Arkadaşlarıyla tartışma çıkaran, racon kesen, ”Ben Adanalıyım, benim plakam 01, en önde ben gelirim” gibi ”minibüs arkası” cümleler kuran, diğer erkeklerin üzerine yürüyen, kadınların yerinin mutfak olduğunu, bir kadının bir erkeği seçip ondan başka kimseye bakmaması, ”açık giyinmemesi” ve ”erkeğinin önüne geçmemesi” gerektiğini sık sık vurgulayan Serhan’ın hayali de ”ailesine yakışan” gelin adayını bulmak. Serhan, kısa sürede kızlar evinden önce Ceyda isimli 21 yaşındaki genç yarışmacının, sonra da en az 2 kişinin daha dikkatini çekti. Kaldı ki Ceyda zaten ”sert, maço ve delikanlı erkek” bulmaya gelmiş yarışmaya… Yine bu kızlardan Cansel’e göre de ”kıyafetine karışan erkek onunla ilgilendiğini” göstermiş oluyor.
Her hafta ”koruma altına” alınan Serhan’ın kaba saba hareketlerinin prim yaptığını gören ve ilk hafta gayet kibar, kendi halinde olan Emre Ubeyli adlı 23 yaşındaki spor hocası yarışmacı da hemen onun hal ve tavırlarını taklit etmeye başladı. Neticede Emre de söze ”Benim kadınım” diye başlayarak, Serhan’ın daha genç klonu olarak ev içinde terör estirmeye başladı.
Bütün kolları ve vücudu santim kalmamacasına dövmelerle dolu olan Ayça ise ”sonradan olma maço” Emre’ye deli divane aşık. Onun, ”Boş boş konuşma, o sesin bana yükselmesin. Senin yanında ben varken sana söz düşmez burada” diyecek kadar ileri giden Emre’nin, ”Bak sesin yükselirse orada çok değişik şeyler olur” sözlerini bile umursamıyor.
-”Hoop burası Türkiye”
Bu iki maço ve kaba karakterin zıddı olarak da evde 3 yarışmacı bulunuyor. Bunlardan 2’si bir süre önce ABD’den Türkiye’ye gelmiş olan fizyoterapist Tankut, İngilizce öğretmeni Eser ve bir şirkette yönetici olan Murat.
Ancak son derece kibar, esprili, neşeli, rahat, konuşması, hareketleri, kızlara tavırları, olaylara yaklaşımlarıyla günümüz modern erkeğini temsil eden bu 3 adayın kızlar arasında popülaritesi hiç de yüksek değil.
Kendisiyle tartıştıktan sonra ağlayan, sonrasında ona barış elini uzatan, hatta şiir yazan Eser West’in, ”Derim sana şekerim” mısrasına istinaden, ”Hooop, ‘şekerim’ mi, burası Türkiye” çıkışında bulunan Serhan ve maço Emre ise uğruna cinayet işlenecek damat adayları… İyi halde olsunlar Türkiye…
-Anti kahramanlar dünyası
Programda arkadaşlarıyla tartıştığı için 2 ihtar alan Serhan ekranlara hiç yabancı değil bu arada. Daha önce katıldığı ”Bu Tarz Benim” yarışmasının eski videolarında son derece mülayim görünen Serhan, belli ki ”bu ülkede prim yaptığını” iyi farkedip ”maço kimliğini” kuşanıp bu yarışmaya gelmiş.
Günümüzün televizyon ekranını kutsayan, gençleri kolay şöhrete ve çabuk kazanımlara inandıran, alıştıran değerler sisteminin Serhan Çeliker’i ”bu rolü” oynamaya ittiğini düşünüyorum. Yürüyüşünden giyimine, hal ve tavırlarından kadına bakışına kadar genç yaştaki modern bir erkeğe yakışmayacak tavırlardaki erkekler el üstünde tutulurken, ekranda bugüne kadar ”izleyicinin canını sıkıp, öfkelendirip, provoke ederek” ekrana bağlamayı amaçlayan reyting sisteminin yarattığı Turabi, Semih Öztürk, Kaynana Semra gibi karakterler varken, zaten oyuncu olup evde bu rolü oynayan Serhan da çok haksız sayılmaz öyle değil mi?
İşte bu ”anti kahramanlar” da bizim kadınımızın baş tacı. Kadını eve, mutfağa hapseden, döven, söven, yaralayan, öldüren, sözde sahiplenme adı altında ”metalaştıran”, cinsiyetçi, toplu taşıtlarda bacaklarını açarak, insanları rahatsız edercesine oturan, arabesk kültürün simgesi olan maço erkek tipi hala gözde, hala gönüllerde… Eh bizim kadınlarımız bu erkekleri sevdiği sürece bu ülkede kadın cinayetlerinin bitmesi, kadınların özgür kimliğe kavuşması zor…Çok ümidim yok ama ne diyeyim, kısmetse olur…
Yorum Yapılmamış: "Kadının Gönlü Neden Maçoda?"