(8.5/10)
Burcu B. Bilgin
İlk öğretmenin kim senin? Kim öğretti alfabeyi? A… B… C… Ali Rıza Binboğa’nın her Öğretmenler Günü’nde çalınan, söylenen İlk Öğretmen şarkısını günün birinde bir gerilim dizisinde duyacağımız herhalde hiç aklımıza gelmezdi.
Başrolünü İlker Kaleli’nin üstlendiği Öğretmen isimli gerilim/drama dizisi, daha ilk bölümlerinde ezber bozdu, dizi sektöründe taşları yerinden oynattı.
Çok uzun zamandır, daha doğrusu Şahsiyet dizisinden bu yana bir yerli diziye yüksek puan vermeyi bekliyordum. Açıkçası ana akımda olmasını ummuyordum. Ancak o puan, ezber bozan bu diziye nasip oldu.
Gerçekten çok cesur bir ekran denemesi olan Öğretmen, Japon yapımı reyting rekortmeni Mr. Hiiragi’s Homeroom dizisinden uyarlama. Peki bu dizi neden ekrandaki tüm yerli dizilere fark attı?
-Daha açılış sekansında karakteri bize özetledi: Açıkçası diziyi izledikten sonra orijinali olan Mr. Hiiragi’s Homeroom dizisinin açılış sekansına da baktım. Onun da çok vurucu bir açılışı var. Ancak bizimkisi daha ilk sahnelerinde bize başkarakteri olan Akif Öğretmen’i (İlker Kaleli) özetliyor.
Her şeyin mükemmel olmasını, kuralına uygun gerçekleşmesini isteyen Akif, sevdiği kız Zeynep’e nasıl evlenme teklif edeceği konusunda dahi titiz.
“Olması gerektiği gibi” evlilik teklifi yapmak isteyen Akif, öyle takıntılı ki mutluluğun tadını çıkarmakla obsesif kompulsifliği arasında gidip geliyor.
Nitekim 1 yıl sonraki cesur ve alışılmadık davranışı da yine bu mükemmeliyetçi yapısının sonucu olarak ortaya çıkıyor. Böyle kişilerde rastlanan ve fazlası bireyin hayatını etkileyen vicdan, adalet ve cezalandırıcılık şemaları Akif’te mevcut. Dizi de tüm bu kişilik özelliklerinin ipucunu daha baştan veriyor.
-Başarılı isim seçimi ve yan karakterler: Dizi aslında ağırlıklı olarak Akif Öğretmen ve “büyük bir ders vermek” için sınıfta tuttuğu öğrencileri arasında geçiyor.
Ancak aynı zamanda “dışarıda” yan karakterler de mevcut. Sürekli Akif’i “hiç etliye, sütlüye karışmazdı” diye nitelendirip duran Taner Öğretmen rolündeki Serhat Kılıç, her dizi veya filmdeki başarılı performansını sürdürüyor.
Sosyal medyaya düşen kahramanlıklarıyla “örnek öğretmen” portresi çizen, ama günümüzün Instagram fenomenlerinden farkı olmayan, hemen kameraların önüne atlayan Taner’i ilerleyen bölümlerde daha enteresan halleriyle izleyeceğimiz kesin.
Yine operasyonu yürütmesi için Akif’in telefonla özel olarak seçtiği polis Yılmaz Öztürk rolündeki Serkan Keskin de her role fazlasıyla yakıştığını yine ispatlıyor.
Dizinin yalın isim seçimi de bir başka artısı ve aslında ters köşesi. Lise Defteri, Pis Yedili, Hayat Bilgisi, Kavak Yelleri, Koçum Benim gibi lise dizilerinden biri veya konusu öğretmenlik olan ağdalı bir drama tınısı yapsa da tam anlamıyla topu ters köşeden doksanlara takıyor.
Akif Öğretmen’in ders vermeye uğraştığı 12-A öğrencilerinin ise tam kadro çok iyi oyunculuk sergilediğini ekleyeyim.
-Toplumu ve gençliği sorguluyor: Dizi aslında Akif’in “zorunlu gözetim altında” tuttuğu Küçükkapı Lisesi 12-A sınıfı öğrencileri nezdinde günümüz gençliğini, ailelerini ve genelinde toplumu sorguluyor.
Her duyduğuna inanan, kişileri kolayca yaftalayan, sahte olup olmadığını bilmediği videolara inanarak sonuca varan, kişileri dışlayan, hatta ölüme götüren, bunu yaparken de vicdanı sızlamayan insanların davranışlarını masaya yatırıyor.
Aynı zamanda ilkokuldan başlayarak çoğumuzun tanık olduğu, içinde bulunduğu, belki de yaptığı “öğrenci zorbalığını” ve sonuçlarını da bir kez daha önümüze serip herkese sorgulatan bir dizi Öğretmen.
Toplumun iki yüzlülüğünü, linç kültürünü, bunun da daha çok genç yaşlardan başladığını yeniden görmüş oluyoruz.
-Sert bir sinema dili ve düşmeyen tempo: Öğretmen, bu konuları işlerken de sert bir sinema dili, şaşırtıcı gelişmelerle dolu bir akış, gözünü budaktan sakınmayan bir anlatım sunuyor.
Her seferinde yükselen temposu ile seyirciyi ekran karşısına bağlarken, 2 saatlik süresine rağmen de sıkmıyor.
-La Casa de Papel ve benzediği diğer diziler: Peki, buraya kadar artılarını saydığımız Öğretmen, bize başka dizileri anımsatmıyor mu?
Senaryo hocamın,”Dünyada çekilecek her film/dizi çoktan çekildi” dediği kadar var. Bu dizi ve tabii 2019 yapımı orijinali de bize bazı dizi ve filmleri hatırlatıyor. Öncelikle fenomen dizi La Casa de Papel’in Profesör/El Professor (Alvaro Morte) karakterini İlker Kaleli’ye bakıp bakıp hatırlamamak imkansız.
Özellikle Akif’in bilgisayar başında olduğu veya anonsla polisle konuştuğu sahnelerde Profesör gözümüzün önüne geliyor. Her iki dizinin de sistem eleştirisi olması bir başka benzerlikleri.
Yine bir liseli intiharını toplum eleştirisi yaparak işleyen 13 Reasons Why ile bir öğrencinin ölüme gitmesini masaya yatıran, ikiyüzlülükleri ortaya seren İspanyol gençlik dizisi Elite, dizinin diğer benzerleri.
-Bu hikaye nereye kadar gider?: Süresi daha kısa olan orijinal Japon dizisine göre iki kat uzunlukta olan Öğretmen’in ilk bakışta, “Buradan nereye gidilebilir ki en fazla?” diye düşündürmesi normal.
Ama aynı soruyu La Casa de Papel için de sormuştuk ve 4. Kısım ile buluşmamıza az kaldı. İlk bölüm sonundaki şaşırtmacadan anladığımız kadarıyla da hiçbir şey göründüğü gibi değil ve işin ucu enteresan yerlere varacak gibi görünüyor.
-Bu cesareti Türk toplumu kaldırır mı?: Açıkçası internet platformlarında Şahsiyet, Masum, Bozkır gibi toplumu irdeleyen, yaralara parmak basan yapımlar mevcut.
Ancak ana akım medyada bu işi ekrana getirmek, hele ki son dönemler düşünülürse cesaret işi denebilir. Ama aldığı olumlu tepkiler, olumsuzları katlamış durumda. Buna rağmen en ufak bir şeyde çeşitli meslek gruplarının ayaklanıp mahkemelere koşması gibi garabetler yine mevcut.
Netice itibarıyla Öğretmen, uzun uzun bakışmalı, dakikalar süren ağdalı senaryolarıyla seyirciyi ekrandan koparan yerli dizileri içinde vaha gibi. Kaleli’nin başarılı oyunculuğuyla taçlanan dizi, ona eşlik eden öğrenciler ve diğer yan karakterleriyle zenginleşiyor.
Bunun dışında başta Akif olmak üzere başarıyla işlenen karakterleri, akıcı senaryosu, mekan kullanımı, sinematografisi ve cesur, farklı konusuyla diziyi mutlaka izlemenizi öneriyorum. Ekrana ışık getirmesi ve böyle sürmesi dileğiyle.
3 Yorumlar: "Öğretmen: Ezber bozan yerli dizi"
Zeynep Iprk 11 Mart 2020 (12:55)
Diziyi gerçekten çok beğenerek izlemeye basladim ve sen de yine mükemmel anlatmışsın
ercan ç 13 Mart 2020 (11:34)
Evet sanata böyle bakmak lazım diyen bir öğretmen olarak meslektaşlarımın aşırı tepki göstermesini anlayamamıştım. Özellikle siyasi olduğunu düşündüğüm bu sebeplerin yine de garabet olarak nitelendirilmesi hoş olmamış. Güzel özetlemekle beraber baştaki mükemmeliyetçi tanın şimdilik ne kadar geçerli tartışılır.
sinekaf 13 Mart 2020 (18:33)
Garabet olarak nitelendirmem diziye yöneltilen tepkilere değil meslek gruplarının her seferinde yaptıkları işe en ufak bir şekilde olumsuz buldukları bir eleştiri gördükleri anda hemen dava açmaya koşmalarınadır. Siz (sen değil siz) yanlış anlamışsınız sanırım yazdığımı. Teşekkürler yorumun(uz) için.