Burcu B. Bilgin
Hayata 96 yaşında gözlerini yuman, dünyanın en uzun süre tahtta kalan kraliçesi II. Elizabeth ile Kraliyet Ailesi’nin yaşam öykülerini anlatan The Crown, altıncı sezonunun ikinci kısmıyla ekrana veda etti.
Prens William ile eşi Galler Prensesi Kate’in tanışmaları, flörtleri, Prenses Margaret’in ölümü, Kraliçe Elizabeth ve dönemin başbakanı Tony Blair’ın ilişkileri, Prens Harry’nin hareketli yaşamı gibi gelişmelerin yaşandığı dizi, Charles ve Camilla’nın evlilik töreniyle son buldu. Peki, bu bölümlerdeki olaylar tarihte oldu mu veya nasıl cereyan etti?:
1- Kate ve William gerçekte nasıl tanıştı ve aynı evde yaşadı mı?: Dizinin ikinci kısmının ilki olan yedinci bölümde Kate Middleton (Meg Bellamy), annesi Carole Middleton’dan (Eve Best) para alarak Christmas pazarında bağış toplayan Prenses Diana (Elizabeth Debicki) ve Prens William (Ed McVey) ile tanışıyordu.
Gerçek hayatta ise bu kesinlikle olmadı. Diana, Ağustos 1997’deki talihsiz kazada hayatını kaybetti. O sırada William 15 yaşında idi.
Prince William, evliliğinden sonra ABC’ye verdiği röportajda, “Bence annem geliniyle gurur duyardı. Onun Kate ile tanışma şansına sahip olmamasından dolayı çok üzgünüm,” demişti.
Kate Middleton ise bu yılın başlarında benzeri yorumlarda bulunarak, “Kendisiyle hiç karşılaşmadım. Harika bir insan. Her geçen gün onu daha fazla özlüyoruz,” sözleriyle konuya değinmişti.
Mutlu çiftin tanışması ise İskoçya’daki St. Andrews Üniversitesi’nde sınıf arkadaşı oldukları sırada gerçekleşti. Kate, 2020’daki bir ortak röportajlarında ilk tanışmalarından bahsederken, “Yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Çok utanmıştım,” sözleriyle o günü anımsattı.
Bu arada, aynı dizide bahsedildiği gibi Kate ve William, bir süre arkadaş kaldıktan sonra flört etmeye başladılar. Mutlu çift, 2002 yılında bir grup ortak arkadaşlarıyla beraber bir evi paylaştı.
2- Harry, William’a fincanda şampanya getirdi mi?: Dizinin bir sahnesinde Harry (Luther Ford), Buckingham Sarayı’nda babaannesi Elizabeth (Imelda Staunton) ve dedesi Philipp (Jonathan Pryce) için düzenlenen 50. evlilik yıldönümü resepsiyonunda ağabeyi William’a çay fincanında “çaktırmadan” şampanya getiriyordu.
Bu eğlenceli sahnenin devamında da babaları Charles (Dominic West), ikilinin alkol aldığını anlasa da ses çıkarmıyordu. Aslında bu sırada Harry sadece 13, ağabeyi de 15 yaşındaydı. Aynı şekilde otelin barında rahat rahat içtikleri gösterilse de Kanada’ya gittiklerinde de aynı yaşlardaydılar.
3- Charles, oğulları ile yakınlaşmak için Kanada’ya kar tatiline çıktı mı?: Aslında böyle bir ziyaret, Prenses Diana’nın ölümünün ardından gerçekleşti ve üçlü Vancouver ile Whistler Dağı’na gitti.
Dizide basının ve özellikle genç kızların William’a ilgisi nedeniyle zor anlar geçirdikleri, William’ın devamlı şikayetlendiği ele alındı. Gerçekten de başlarda bu olağanüstü ilgiye karşı duyduğu rahatsızlığı gizlese de William, bu ziyarette yaşananlardan çok rahatsız oldu.
Genç kızlar, “William, aradığın benim,” gibi dövizler tutarak karşısına çıkarken, William kaçacak delik arıyordu ve dizide daha büyük yaşta bir aktör tarafından canlandırılsa da henüz 15 yaşındaydı, kardeşi ise 13.
O dönemde Kraliyet ailesine dair haberler yapan Robert Jobson, The New Royal Family isimli kitabında bu ziyarete değinirken, “Genç prens, bu acayip ilgi karşısında sıkıntısını saklamak için elinden gelenin en iyisini yaptı. Ama sonradan öğrendik ki her dakikasından nefret etmişti,” diye yazdı.
Jobson, “Prens William, ziyaretin her durağında bir an önce içeri geçmek için fırsat kolluyordu. Şikayetini sadece babası ve çevrelerindekiler duyuyordu. Ama artık devam etmek istemiyordu,” sözleriyle prensin içine düştüğü durumu özetledi.
Dizide Prens Charles, dağa giderken de oğullarına birkaç kare fotoğraf verirlerse basından kurtulabileceklerini söylüyordu. Aynı kitaba göre bu da aynı şekilde gerçekleşti. Hatta prensler basın için kayak yaparak birkaç kare poz da verdi. Ziyarette Prenses Anne’in kızı Zara da yanlarındaydı.
O dönemde Galler Prensi olan İngiltere Kralı III. Charles ile oğullarının arasının kötü olup olmadığına gelecek olursak bu konuda herhangi bir bilgi bulunmuyor.
Dizide babasına “O arabayı sen kullanmıyordum ama o kişilerin kollarına annemi sen ittin,” diyen William’ın günümüzde babası ile arası oldukça iyi. Harry’nin ise doğrudan olmasa da kitabında ve konuşmalarında Kraliyet ailesini eleştirirken örtülü olarak babasını işaret ettiği söylenmişti.
4- Kraliçe Elizabeth ve Prenses Margaret savaşın bitişini dışarıda kutladı mı?: Dizinin sekizinci bölümünde İkinci Dünya Savaşı’nın son bulmasıyla beraber Londra sokaklarındaki büyük kutlamalar gösterildi.
İki kız kardeş Elizabeth (Claire Foy) ve Margaret (Vanessa Kirby) de savaşta müttefik olan askerlerin katıldığı bir kutlamaya ailelerinden gizlice katılıyorlardı.
Bu gecede Ritz Oteli’ne giden ikiliden Elizabeth, Pink Sink isimli bir gece kulübüne giderek Amerikalı askerlerle dans ediyor ve çılgınca eğleniyordu. Bu gece ise iki kızkardeş arasında hayatları boyunca gizli kalıyordu.
İki kardeş, gerçekten de İkinci Dünya Savaşı bitimindeki kutlamalara katılmıştı. Ancak dizideki bazı ayrıntılar doğru değildi. Elizabeth ve Margaret’e aileleri kutlamalara gitmeleri için izin vermiş ve 16 kişilik bir grup olarak dışarı çıkmışlardı. Trafalgar Meydanı ve Ritz Oteli’ndeki kutlamada conga dansı da yapmışlar, ancak kısa süre sonra dönmüşlerdi.
Pink Sink isimli gece kulübü ise o dönemlerde faaliyet gösteren gizli bir yerdi. Amerikalı askerlerin de sıkça gittiği bu kulübün gay erkeklerin de buluşma yeri olduğu biliniyordu.
Ancak dizideki gibi Elizabeth veya herhangi bir kraliyet ailesi mensubu, İkinci Dünya Savaşı bitimi kutlamaları için Pink Sink adlı kulübe gitmedi, bu sadece dizinin kurgusundan ibaret.
5- William ve Kate, Harry’nin Nazi kostümünü onayladı mı?: Dizide 2005 yılında Prens Harry’nin, ağabeyi William ve Kate Middleton ile katıldığı bir kostüm balosunda Nazi kostümü ile görüntülenmesi de ele alındı.
O dönemde bu kostüm için özür dileyen, bu yıl yayımlanan “Yedek/Spare” adlı kitabında da “Hayatımın en büyük hatasıydı,” dediği kostüm için ağabeyi ile yengesini suçlayan Harry’nin bu kostümü seçtiği sırada yaşananları izledik.
Dizide Kate, bu kostümün doğru bir seçim olmayacağı konusunda endişeli görünürken, William ise kostüm balosunun asıl amacının eğlence olduğunu söyleyerek, “Bunu giymek onu Nazi yapmaz. Sadece bu bir şaka,” diyordu.
Sussex Dükü Harry ise kitabında “Willy ve Kate’e telefon açıp ne düşündüklerini sordum. İkisi de kahkaha attı,” diye yazmıştı. Buradan da anlaşıldığı üzere kostüm mağazasına üçünün gitmesi mevzu bahis olmasa da Harry’nin iddiasına göre kostüme ağabeyi ve Kate tarafından onay verilmişti. Ancak tartışmanın diğer tarafı William ve Kate şimdiye dek konuya dair açıklama yapmadı.
6- Muhammed El Fayed, Kraliyet Ailesi’ni suçladı mı?: Dizide, Muhammed El Fayed (Salim Daw), Kraliyet ailesini oğlu Dodi El Fayed ve Prenses Diana’nın öldüğü kazayı bizzat organize etmekle suçluyor, bunun üzerine soruşturma açılıyordu.
Gerçekte de aynı dizideki gibi El Fayed, yıllarca bu kazaya dair komplo teorileri ortaya koydu. Yapılan üç yıllık polis soruşturmasının ardından kazanın “alkollü sürücünün hatalı araç kullanması” sonucu meydana geldiği raporlandı.
7- Kraliçe, Tony Blair’in başarılarını kıskanıyor muydu?: Dizide dönemin Başbakanı ve İşçi Partisi lideri Tony Blair (Bertie Carvel) ile Kraliçe Elizabeth arasındaki ilişkileri de izledik.
Doksanlı yıllarda Prenses Diana’nın ölümü kadar “Kral Tony” olarak anılan Başbakan Blair ile karşılaştırılması yüzünden de başı ağrıyan Elizabeth’in karizmatik başbakanı kıskandığı imaları ekrana geldi.
Kraliçe’nin, gerçekten Blair’in başarılarını kıskanıp kıskanmadığına gelince The Sunday Times, bir keresinde Kraliçe’nin bir Fransız diplomata Blair için “En az sevdiğim Başbakan,” dediğini yazmış. Yine Blair ile “halkın prensesi” diye nitelendirdiği Diana arasındaki samimiyetin de Kraliçe’yi çok hoşnut etmediği biliniyor.
Dizide Kraliçe Elizabeth’in, Tony Blair’dan Kraliyet’in halk arasında yapılan bir ankette eleştirilmesi üzerine tavsiye aldığını da gördük.
Tam bu tarz bir şey olmasa da Blair hükümetince, Kraliyet Ailesi’nin vergilerden aldığı payı eleştiren bir araştırma yayınlanmıştı. Yine aynı dönemde Başbakanlık Ofisi Başkanı Mo Mowlam, Kraliyet Ailesi’nin Buckingham Sarayı’ndan ayrılıp daha mütevazı bir binaya çıkmasını önermiş, ardından özür dilemişti.
8- Kate ve William’ın üniversitede birbirlerinden önce sevgilisi var mıydı?: The Crown’un final sezonunda üniversite yıllarını izlediğimiz Prens William ve Kate Middleton’ın birbirinden önce flört ettiği sevgililerini gördük.
William, dizide St. Andrews’taki ilk yılında katıldığı partide Lola Airdale-Cavendish-Kincaid (Honor Swinton Byrne) adlı bir aristokratla yakınlaşıyordu.
Gerçekte ise Kate’den önce genç prensin hayatına Natalie Hicks, Arabella Musgrave, Jecca Craig, Olivia Hunt gibi isimler girerken, Isabella Anstruther-Gough-Calthorpe adlı kız arkadaşının uzun ismi sebebiyle dizide yaratılan kurgusal karaktere ilham kaynağı olabileceği düşünülüyor. Ancak aslında Lola diye biri yok.
Kate Middleton ise üniversite yıllarında Rupert Finch (Oli Green) adlı bir gençle flört ediyor, hatta onu ailesiyle tanıştırmak için yeni yıl partisine davet ediyordu.
Vanity Fair’ın 2010 yılındaki haberine göre William ile yakınlaştığı defilenin olduğu gece dahil Kate’in bu isimde bir sevgilisinin varlığı biliniyor. Sonraları Kate ve William ile iyi arkadaş olan Finch, çiftin 2011 yılındaki düğününe katılırken, ikili de onu iki yıl sonra Leydi Natasha Rufus Isaacs ile düğününde yalnız bırakmamış.
9- Kate Middleton’ın annesi, kızının William ile evliliğini sağlamak için uğraştı mı?: The Crown’un iddialarından biri de Kate Middleton’ın annesi Carole Middleton’ın (Eve Best) kızı ile Prens William’ın evliliği için yoğun çabalar sarf ettiği yönündeydi.
Kızının erkek arkadaşı Rupert Finch’i de bu sebeple istemediğini seyrettiğimiz Carole Middleton, genç prensle tanışınca da çok mutlu oluyordu. Gerçeğe bakacak olursak anne Middleton’ın iş hayatı ve basamak atlama konusunda hırslı biri olduğu biliniyor.
Daily Mail’in bir haberinde, “Carole Middleton, kızının William’ın çevresinde olması konusunda çok istekliydi ve onları bir araya getirmek için manevralar yaptı,” diye yazılmıştı.
Yine aynı şekilde anne Middleton’ın kızı ile Prens William’ın aynı okulu seçmesi konusunda da istekli olduğu biliniyor. Buna karşın The Crown dizisinin araştırma ekibinin başkanı olan Annie Sulzberg, “Biz onu manipülatif biri olarak değil kızının iyiliğini isteyen bir anne figürü olarak ele aldık,” diyerek durumu yumuşatma çabası sergiledi.
10- Kraliçe, Charles’ın düğününde tahta veda edeceğini gerçekten duyuracak mıydı?: Dizinin son bölümünde ise Charles ve Camilla’nın düğününe tanık olduk.
Bu bölümde Kraliçe Elizabeth’in artık yaşlandığı, oğlu Charles’ın da kral olana kadar çok yaşlanacağı gerekçesiyle tahttan feragat etmeye hazırlandığını, ancak sonra vazgeçtiğini gördük.
Ancak bilinen o ki Kraliçe Elizabeth ne o gün ne de başka bir tarihte tahttan oğlu Charles lehine feragat etmeyi düşünmemiş ve bu Peter Morgan ve ekibinin dizi için ürettiği kurgusal bir hikaye.
Dizinin yapımcısı Susan Mackie, Kraliçe’nin görevinin ölümüne kadar sürdüğünü bildiklerini, ancak o dönemde Avrupa’da tahttan feragat eden kral ve kraliçeler olduğu için öyküye böyle bir şey koyduklarını söyledi.
-Sona eren The Crown’da neler pas geçildi?: The Crown dizisi altıncı sezonuyla final yaparken hiç kuşkusuz halen dünyanın ilgisini üzerinde toplayan İngiltere ve Kraliyet Ailesi’nin günümüze dek yaşadığı pek çok gelişme, dizi bitirildiği için ekrana gelmeden pas geçilmiş oldu.
Böylece izleyici, yaklaşık 20 yıllık bir dilimde yaşananları görmekten mahrum bırakıldı. Bunların başında William ve Kate’in evliliği, çocuklarının doğumu geliyor.
Yine Prens Harry’nin çalkantılı özel hayatının ardından Meghan Markle ile yollarının kesişmesi, nişanları, evlilikleri, Kraliyet ailesi ile çatışmaları, İngiltere’yi terk ederek ABD’ye taşınmaları, tüm Kraliyet görevlerini bırakmaları ve nihayetinde aileye yönelik ithamları, yeni yaşamları, Harry’nin yazdığı Spare adlı kitap ve çiftin belgeselleri ile çocuklarını doğumları da konu edilememiş oldu.
İngiltere tarihine baktığımızda ise David Cameron, Boris Johnson ve Theresa May’in başbakanlıkları, İngiltere’nin gitgide sağa kayması, sonunda bu durumun Brexit ile sonuçlanmasını da izleyemedik.
Bu arada, İngiltere’nin yakın tarihte karşı karşıya kaldığı Prens Andrew’nun cinsel tacizle suçlanmasını da kapsayan Jeffrey Epstein skandalı ekrana gelemeyen gelişmelerdi.
Son olarak tabii ki dünyanın en uzun süreli tahtta kalan kraliçesi olan II. Elizabeth’in ölümü ve ardından oğlu III.Charles’ın tahta geçişi de asıl izleyemediğimiz en önemli unsur idi.
Buna karşın işlediği tüm dönemleri başarıyla ekrana getiren The Crown, kurguyla gerçeği harmanlayan altı sezonu ile televizyon tarihinin en başarılı dönem dizileri arasında ismini başa yazdıran yapımlardan oldu.
1 Yorum: "The Crown 6. sezon final: Dizideki olaylar gerçekte nasıldı?"
urfa sıra gecesi 8 Ocak 2024 (16:19)
Tamamen gerçekten alıntı dediklerinde kesinlikle haklılarmış. Çok güzel bir dizi, hayranım