Burcu B. Bilgin
(6/10)
Hollywood’da şimdiye dek kadrosu çok ünlü oyunculardan oluşan, ancak senaryosuyla, işleyişiyle sınıfta kalan çok sayıda yeni yıl filmi çekildi.
Bu tür filmler kervanına son günlerde Disney Plus ekranında boy gösteren yerli bir yapım da katıldı: Yılbaşı Gecesi. Gülse Birsel imzalı filmi sizler için izleyip değerlendirdim:
Aslında Gülse Birsel’in sinema macerası çok olumlu başlamıştı. İlk uzun metrajlı filmi Aile Arasında çok olumlu yorumlar aldığı gibi 2017’nin en çok izlenen filmi oldu.
Sadeliği, sıcaklığı, başarıyla örülmüş senaryosu ve iyi seçilmiş kadrosuyla öne çıkan bu filmden sonra Birsel, ikinci filmini yapacağını duyurmuş, ancak araya her projeye set çeken Covid 19 pandemisi girmişti.
Pandemi zamanı çekildiği için o dönemin izlerini fazlasıyla taşıyan Yılbaşı Gecesi’nin yönetmeni, Aile Arasında filminde de kamera arkasına geçen Ozan Açıktan.
Filmde Şebnem Bozoklu, Fatih Artman, Gülse Birsel, Cengiz Bozkurt, Serkan Keskin, Büşra Pekin, İrem Sak, Alican Yücesoy, Derya Karadaş, Kubilay Tunçer, Ayta Sözeri, Boran Kuzum, Emir Benderlioğlu, Zeynep Güngör ve Nazmi Sinan Mıhçı rol alıyor.
Film, bahçeli, lüks evlerden oluşan bir sitede yaşayan Didem (Şebnem Bozoklu) ve Ozan (Fatih Artman) çiftinin, yılbaşı gecesi için büyük bir parti vermeye hazırlanmasıyla başlıyor.
Konusunun 2020’den 2021’e geçerken yaşadığımız yılbaşı olduğunu anladığımız üzere “tam kapanma” kararı alınıyor. Arkadaşlarının partilerine gelemeyeceğini anlayan çift, çareyi sitede yaşayan ve aslında pek tanımadıkları komşularını davet etmekte buluyor.
Başlangıcı itibarıyla bir şeyler vaat ediyormuş gibi görünen film, bir süre sonra arkası gelmeyen ve hiç güldürmeyen pandemi esprilerine başlıyor.
Aslına bakarsanız “İzahı olmayan şeyin mizahı olur,” sözü doğrudur ve iyi yapılırsa her şeyin mizahı olur. Lakin ilk olarak halen başka virüslerle uğraşmak zorunda kalsak da pandemiyi artık geride bırakmış gibiyiz ve artık deyim yerindeyse o potadan çıktık.
Dolayısıyla giderek uzaklaşan bir gündem maddesini yeniden hayatımıza sokmak istemediğimiz gibi artık konudan oldukça uzaklaştığımız için de konuya dair espriler pek bir şey ifade etmiyor.
Bunun yanı sıra, tercihimiz de yığınla kayıp verilen, hayatları vuran, maddi, manevi zararını hala yaşadığımız Corona günlerini pek hatırlamaktan yana değil. O yüzden tekrar karşımızda görünce hoşlanmadığımız bir tanıdığa yolda rastlamış gibi oluyoruz.
Filmin karakterlerine gelecek olursak, hikaye habire oraya buraya savrulduğu için hiçbirini yakından tanıyamıyoruz. Üstelik de nedense pek öyle bağ kurulabilecek karakterler de değil.
Ev sahipleri olan beyaz yakalı ve kendileri de filmde ifade ettikleri üzere oldukça “beyaz Türk” olan aile, fazlaca karikatürize edilmiş. Sadece Fatih Artman’ın canlandırdığı Ozan’ın finale doğru olan “tiradı”, bu kesimin toplumdaki tutunamama hissiyatını dile getirme konusunda akılda kalıcı.
Yakın arkadaşları reklamcı Serkan (Kubilay Tunçer) ve Seçilay (Gülse Birsel) çifti de oturmamış. Gülse Birsel, Seçilay’a benzeyen orta yaşlı, gelir düzeyi yüksek, ilişki sorunlarına saplanmış kadın karakterleri, ta Avrupa Yakası’ndan beri tekrarlayıp duruyor. Artık izleme keyfi vermiyor.
Doktor ailenin yardımcısı Şükran (Derya Karadaş) ve bahçıvan kocası Ahmet (Cengiz Bozkurt) karakterlerinin de içi boş kalmış.
Derya Karadaş’ın bütün samimiyeti ve doğallığına ve Cengiz Bozkurt’un çabalarına rağmen aşırı sivri ve plastik karakterler olarak öne çıkıyor Şükran ve Ahmet.
Üstelik de gelir durumu diğerlerinin altında kalan çiftin, varlıklı ailenin evine gelir gelmez paralarına göz dikmeleri sanırım bir tek beni rahatsız etmemiştir.
Akıllara ziyan bir başka karakter de İrem Sak tarafından canlandırılan Neslişah. Tesettürlü karakterin ruhsal sorunları olan eski bir bağımlı olması gibi bir fikir, nereden akla geldi bilemiyorum.
Öyle karikatürize edilmiş bir karakter ki ikinci, üçüncü sınıf güldürülerdeki yavan tiplemeleri andırıyor. Eşi rolündeki Alican’ın (Alican Yücesoy) da muhafazakar kesimlere yaranmak için kabuk değiştiren kesimi simgelemesi planlanmış ama yine havada kalmış.
Çok az gülümsetir gibi olan anlar ise Serkan Keskin tarafından canlandırılan mafya babası Önder ve Ayta Sözeri’nin canlandırdığı Eftalya arasında geçiyor.
Önder’in sevgilisi konsomatris Arzu (Büşra Pekin) de bir başka sivriltilmiş, başarısız karakter. Ancak bu ekipte Selo’yu canlandıran Emir Benderlioğlu için bir parantez açmak lazım. Pek fazla sahnesi olmasına rağmen “ciddiyetiyle güldüren” bir karakter ve ilginç biçimde Ozan ile beraber en sahicileri.
Bülent Ersoy taklidinden öteye gidemeyen Eftalya karakteri ise Önder ile sekansları dışında bir ağırlık gösteremiyor. Ayta Sözeri, Aile Arasında filminde çok başarılı sahnelere imza atmasına rağmen burada senaryonun kurbanı olmuş.
Bülent Ersoy, kah eleştirilen, kah güldüren, ama şahsına münhasırlığı su götürmeyen biri. Kendi içinde oldukça enteresanken onu bir de yeniden kurgulayıp filme taşımanın pek de bir alemi yok. Sözeri’nin güzel sesinden şarkılar dinlemek bu karakterin senaryodaki varlığının tek artısı.
Z Kuşağı gençler Ada (Alina Boz) ile Togay ise yine karikatür iki karakter. Zaten daha eski nesil yazarların, bu yeni nesil gençlerle zoru ne bilemiyorum.
Artık Z kuşağıyla ilgili Tic Toc esprilerine, onlar üzerinden yapılan eleştirilere o kadar doyduk ki görmek istemiyoruz.
Açıkçası senaryonun geneline bakacak olursak 2020 dolaylarında, pandeminin zirvede olduğu dönemde yazıldığı için o günlerde yaşadığımız ruh hali gibi darma duman.
Bu sebepten de o dönemin gündemine oturan Corona 19 pandemisi, tam kapanma günleri, Z Kuşağı, Tic Toc, challenge denemeleri ve YouTuber’lar, Bülent Ersoy esprileri bugün asla güncel değil ve hiç de neşelendirmiyor.
Üstelik de konuyu toparlayıp her karaktere replik yazacağım kaygısıyla bu kötü kurgulanmış senaryo, tamı tamına 141 dakika boyunca devam ediyor. Sonuçta da ne bir yere varıyor, ne mesajını veriyor ne de eğlendirebiliyor.
Avrupa Yakası ile parlayan, Yalan Dünya ile biraz altında kalsa da başarısını sürdüren, Jet Sosyete dizisiyle düşüşe geçip Aile Arasında ile zirveye çıkan Gülse Birsel için Yılbaşı Gecesi filmi kariyerinin en büyük başarısızlığı.Ancak kanımca, son dönemin trendi olduğu üzere film, sinemalarda gösterime girmeyip dijital platforma satıldığı için gişede batmasının önüne geçilmiş.
Baştan sona herhangi bir şey vaat etmeyen film, yalnızca Fatih Artman, Derya Karadaş, Kubilay Tunçer, Serkan Keskin gibi usta çabasıyla bu kadar ayakta durabiliyor.
Kaba güldürülerden geçilmeyen komedi filmleri literatürümüze kötü bir filmi daha eklemiş olan Gülse Birsel, elbette ki seyirci olarak umudumuzu kesmememiz gereken bir isim. Yerli komediye katkıları, emekleri unutulmaz.
Kendisini çok daha başarılı işlerde görmek umuduyla…
2 Yorumlar: "Yılbaşı Gecesi: Bir "olmamışlıklar" komedisi"
whoiscall 1 Temmuz 2023 (11:48)
Excellent post!
urfa sıra gecesi 8 Ocak 2024 (16:18)
Filmi çok beğendim, incelemenizi de hayran kaldım. Ellerinize sağlık.