Burcu B. Bilgin
(8/10)
Bohemian Rhapsody, geçen yılın en çok konuşulan, ödül törenlerine damga vuran filmiydi.
Freddie Mercury ve Queen’in müzikal yolculuğundan sonra, bu sene de müzik tarihine yön veren bir başka efsanenin hayatı film oldu: Elton John.
Adını 1972 tarihli şarkıdan alan Rocketman, 72 yaşındaki yaşayan efsanenin hayatını müzikal bir anlatımla ele alıyor.
Filmi, Bryan Singer’ın kovulmasıyla Bohemian Rhapsody filmini tamamlayan Dexter Fletcher yönetiyor.
Film, Elton John’un (Taron Egerton) sahne kostümüyle geldiği terapi seansıyla başlıyor.
Terapiye neden geldiğini soran psikoloğa “Torbacım şehir dışında olduğu için” diyen Elton, sonra itiraf ediyor: Ben bir alkoliğim, madde bağımlısıyım. Blumia, alışveriş düşkünlüğüm ve öfke problemim de var”
Bu noktadan sonra Reginald Kenneth Dwight ismiyle dünyaya gelen Elton John’un çocukluk yıllarına geçiyoruz.
Sert bir baba ile eğlence düşkünü, ilgisiz bir annenin oğlu olan Reginald, alaka gösteren tek kişi olan anneannesi sayesinde müzik eğitimine başlıyor.
Filmin ilk müzikal hamlesi ise bu sekansta geliyor. Minik Reginald, şarkısıyla yalnızlığını, ailesi ise isyanlarını dile getiriyor.
Filme farklı bir hava katan şarkılar, fantastik ve büyülü gerçekçi sahnelerle veriliyor.
Zaten ilgisiz olan Kraliyet Havayolları’nda trompetçi olan babasının, eşinin ihanetini fırsat bilip evi terk etmesiyle ailenin hayatı yeni bir yola giriyor.
3 yaşında çalmaya başlayan, Elton, 11 yaşında Kraliyet Müzik Akademisi’nden burs alıyor ve müzikal yolculuğu başlıyor.
Elton’ın çocukluğunu canlandıran Matthew Illesley’nin ünlü şarkıcının küçüklüğüne benzerliği ise şaşırtıcı.
Akademi’de öğrenim görürken üvey babası sayesinde Elvis Presley’nin müziğiyle tanışan, saçlarını Elvis gibi kestiren Elton, Rock’n Roll söylemeye başlıyor.
Sonunda yolu hayatı boyunca yanından ayrılmayan, neredeyse tüm şarkılarının söz yazarı Bernie Taupin (Jamie Bell) ile kesişiyor.
İsmini de değiştiriyor ve arkadaşı Elton’ın adını, John Lennon’ın John’unu alıp kendi de ekleme yaparak Elton Hercules John oluyor.
Ailesinden çok destek gördüğü Taupin ile ortaklığı önce bir plak anlaşması, sonra ise ABD’de ünlü bir barda sahne almalarının yolunu açıyor.
Bu sahnelerde dönemin müzikal ortamı, ünlülerin partileri, “seks, uyuşturucu ve Rock’n Roll üçlüsü” gözler önüne seriliyor.
Troubadour gece kulübünde şöhretler dünyasına adım atarken, Elton hayatını değiştiren ikiliyle de tanışıyor: John Reid (Richard Madden) ve kokain.
Sonrası ise gerçek hayata paralel olarak tüm müzisyen filmlerindeki gibi akıyor, yükseliş ve düşüş…
Elton ile duygusal ilişkiye giren menajer Reid’ı Game of Thrones’un talihsiz Robb Stark’ı ve Bodyguard’ın gözü pek David Budd’ı Richard Madden canlandırıyor.
Sonra Londra’ya Elton’ın yanına giden menajer Reid’i Bohemian Rhapsody’den de hatırlıyoruz.
Orada yine bir başka GOT yıldızı Aidan Gillen tarafından canlandırılan Reid, Freddie tarafından haksız yere kovulmuştu.
Ancak gerçek hayatta bunun böyle olmadığı, aslında yollarının gayet dostça ayrıldığı yazılıp çizilmişti.
O “mağdur menajerin” yerini bu kez Elton’ı manipüle eden, aşırı yoran, sırtından geçinen, hatta ona tokat vurmaya kadar giden bir Reid portresi alıyor.
Öyle ki ünlü yıldızın çöküşüne neden olan süreç de Reid’den kaynaklanıyor.
Artık hangisi nereye kadar doğrudur bilinmez ama Reid hala mahkemeye koşmadığına göre oldukça gerçek bir şey izlediğimizi düşünüyorum.
Filmde “uyuşturucu ve seks sahneleri” ise Bohemian Rhapsody’ye göre bayağı sansürsüz. Bunun sebebi ise Elton John’un bizzat kendisi.
“Bu sahneler kesileceğine filmin 13 yaş sınırında olmasını istedim” diyen müzik efsanesinin isteğine uyulmuş.
Hatırlarsanız Mercury’nin eşcinselliğinin geri planda tutulduğu gerekçesiyle Bohemian Rhapsody çok eleştirilmişti.
Buna karşın Rusya başta olmak üzere bazı ülkelerde Madden ve Egerton arasındaki aşk sahnelerinin sansürlendiğini belirteyim. Esasen sahneler 13 yaşı da geçecek boyutta da değil.
Filmde açık bir eşcinsel olan John’un Too Low For Zero albümünde çalıştığı Renate Blauel ile yaptığı evlilik de işleniyor.
Ses teknisyeni Alman asıllı Blauel ile 1984 Sevgililer Günü’nde evlenen John, bu evliliği 4 yıl sürüyor.
Annesine eşcinselliğini açıkladığında “Yalnız bir hayata adım attığını biliyorsun. Hiçbir zaman doğru dürüst sevilemeyeceksin” yanıtını alan John, eşini de daha çok üzmemek için evliliği bitiriyor.
Rocketman, olay örgüsü çok özgün olmasa da müzikal havası, piyanonun üzerinde uçan, havuzun dibinde çocukluğuna bakarak şarkı söyleyen Elton, ayakları yerden kesilen seyirciler gibi büyülü gerçekçi sahneleriyle kendi sinema dilini oluşturuyor.
Fletcher, sinematograf George Richmond’un katkısıyla zirve yapıyor.
Elton John’un terapi sekansında şeytan ile anka kuşu karışımı kostümünün kullanılması ve hastaneye girişinde kostümden bir tüyün düşerek metaforik olarak “küllerinden doğan anka kuşunun” çağrıştırılması da filmin artılarından.
Müzikalden ziyade müzikli film olan Rocketman’de şarkılar başarıyla kullanılmış.
Finalde kliple bire bir canlandırılan I’m Still Standing ise noktayı parlak biçimde koyuyor.
Elton John’un sahne kostümleri ise kelimenin tam anlamıyla büyüleyici. Kostüm ve gözlükleri ise “Sanat Güneşi” Zeki Müren’inkilere her izleyen benzetmiştir sanırım.
Taron Egerton, Elton John ile çok büyük bir fiziksel benzerliği olmasa da yeteneğiyle filme damgasını vuruyor.
Yine John Reid rolündeki Richard Madden da filmin “kötü adamı” rolünde adeta parlıyor.
Elton’un annesini canlandıran, Black Mirror’da da izlediğimiz Bryce Dallas Howard ile küçük Elton rolündeki Matthew Illesley de filmin başarılı isimlerinden.
Sonuç itibarıyla Rocketman, müziğin yaşayan efsanesinin yaşamından kesitleri müzikli bir saygı duruşuyla beyazperdeye taşıyor.
Büyülü gerçekçi sahneleri ve görkemli kostümleriyle görsel ziyafet yaşatan film, Elton John’un neden “eşsiz” olduğunu tüm kuşaklara gösteriyor.
Mutsuzluğun kol gezdiği bir evde doğan, geylerin sokaklarda dayak yediği bir dönemde ortaya çıkıp kendi deyimiyle “dünyanın en ünlü eşcinseli” haline gelen bu cesur adamın hayatı hepimiz için bir ilham kaynağı.
Rocketman’in izlenmesini herkese tavsiye ederim.
Bu arada, annesinin “asla sevilemeyeceğini” düşündüğü Elton John, bugün 72 yaşında. 1993’te tanıştığı David Furnish ile evli.
Çiftin evlat edindiği Zachary ve Elijah adlı oğulları ise 8’er yaşında. Artık konser vermeyen John, kurduğu AIDS Vakfı’nda da hayır işleri yapıyor.
Yorum Yapılmamış: "Rocketman: İngiliz "sanat güneşi""