Burcu B. Bilgin
(Dizinin 8. sezon 5. bölümünü izlemiş olanlar okumalıdır)
Game of Thrones’un 8 sezonluk serüveninde en kanlı ve acı bölümü izledik.
Tüm sezonların en çok ölüm yaşanan bölümünde aralarında iki baş karakterin de bulunduğu binlerce kişi öldü. Peki The Bells/Çanlar adlı bölümde neler izledik ve finale giden yolda nelerin önü açıldı?
-Hoşçakal minik kuşların efendisi: Baştan şunu belirtmek lazım ki senaryoda belki haftalar sonra ortaya çıkabilecek gelişmeler, final sezonundaki 6 bölüme sığdırıldığı için jet hızıyla oluyor.
Bunlardan biri de Demir Taht’a Jon Snow’u geçirmeyi kafasına koyan Lord Varys’in sonuydu.
Daha Varys’in mektup yazması, Daenerys’i zehirlemek için küçük bir kızla anlaşması-ki küçük kuşlar diye onlara diyorduk malum- demeye kalmadan planları Khaleesi tarafından öğrenildi.
Hayatı boyunca karda yürüyüp izini belli etmeyen, en tehlikeli dönemde Tywin öldürülmüşken Tyrion’u kaçırabilen Varys’in, Daenerys gibi kafası pek çalışmayan biri tarafından hemen enselenmesi çok tuhaf oldu.
Nedense sorumluların Sansa, Jon ve Tyrion olduğu bilinmesine karşın Lord Varys, vahşice Drogon tarafından yakıldı.
Littlefinger gibi dizide ilk sezondan beri büyük ağırlığı olan bu kahramana bu son hiç yakışmadı.
–Depresyondayım, unutuldum: Rahmetli Varys’ten arta kalan söz ise “İnşallah yanılıyorumdur” oldu. Ancak yanılmadığını ilerleyen dakikalarda anladık.
Öncesinde ise son kez Jon’a yanaşan Daenerys’in reddedilmesi, bombanın pimini çekti. Resmen depresyonda gördüğümüz Daenerys, Varys’in infazından sonra daha fena işler yaptı.
(makyajsız ama savaş başlayınca makyajını yapmıştı)
-Son çağrı: Dany, çok daha büyük vurgunlar yemiş ama böyle dağılmamıştı. Küçük yaşta satılarak evlendirilmesi, Khal Drogo’nun ölümü, Essos’ta çıkan isyan, Dothrakiler’e esir düşmesi, bu kadar vurmamıştı.
Aşkı yüzünden çıkmaza giren Daenerys, “yeğeninden” ilgi göremeyince gemileri yaktı.
-Bana bir tek sen canavar gibi davranmadın: Tyrion’a bir dahaki hatasının sonu olacağını hatırlatan Khaleesi, bu esnada Jaime’nin yakalandığını haber verdi.
Ama Tyrion, “o son hatayı” da yaparak Jaime’yi serbest bıraktı, hatta “yeni bir hayat” için King’s Landing’e gönderdi.
Ancak Jaime’den King’s Landing’deki “çanları’ çalmasını istedi. Tyrion, kardeşini serbest bırakmak gibi büyük bir hatayı ise neden yaptığını ise şöyle açıkladı: Sen olmasaydın ben çocukluğumu hiç yaşayamazdım. Bana canavar gibi davranmayan tek kişiydin. Sen benim her şeyimdin”
Ağlamıyoruz, gözümüze toz kaçtı.
-Çanlar kimin için çalıyor?: Jaime, büyük zorluklarla King’s Landing’e gitti ve çan kulesine ulaşmaya çalıştı. Can pazarında çanın çalması için herkes gözlerini dikmişti.
Özellikle Tyrion, bir mucize için yanıp tutuşurken çanlar çaldı. Peki bu çanın anlamı neydi? Çan, savaşın kaybedildiğini, ancak ateşkes ilan edildiğini gösteriyordu. Böylece King’s Landing’in sivil halkı güvende olacaktı.
-Dracarys: Ama ne yazık ki böyle olmadı. Tam bu esnada adeta gözü dönen Daenerys, nedense ejderhası Drogon ile şehre ateş yağdırmaya başladı.
Sivil halk, çoluk çocuk demeden yağan ateşler altında kalırken ordu da saldırdı. Çok canlı ve hiçbir masraftan kaçılmadığı anlaşılan bu sahneler dakikalar boyunca sürdü.
(Güneş gözlükleri olsa Rezervuar Köpekleri filminden bir sahne)
-Sen bana benzeme: Şehir ateş altındayken Cersei’nin dibine kadar yaklaşan The Hound ve Arya bir yol ayrımına geldi.
Listesinin başındaki Cersei’yi öldürmek için uğraşan Arya’yı The Hound durdurdu: “Bana bak, intikam için bu hale geldim. Sen bana benzeme”. Neyse ki Arya, biraderi Jon kadar inatçı değildi.
Sandor, dizide karakter gelişimini en iyi tamamlayan kahramanların başında geliyor.
Sarayda korumayken Lannisterlar’a isyan ederek yola düşen, Arya ile rastlaşınca onu ailesine verip para kazanmayı kafaya takan, onun tarafından ölüme terk edilen The Hound, iki bölüm önce ateşten korkusunu bile yendi.
Hayatını yüzünü yakan ağabeyinden intikam almaya adayan The Hound, buna karşın evrildi, empatiyi, merhameti, bir amaç uğruna birlik olmayı öğrendi.
Böylece son düzlüğe “iyi bir insan” olarak girdi. En önemlisi de Arya’nın hayatını kurtardı.
-Clegane kardeşlerin son tangosu: Sandor, intikamın kötü bir şey olduğunu bilmesine rağmen hayatta başka hedefi olmadığından ağabeyinin karşısına dikildi.
Artık “insan” bile olmayan The Mountain, bir işe yarayarak önce Qyburn’ün boynunu kırdı.
İki kardeşin kavgası, Sandor’un ağabeyini kafasından bıçaklaması ve o bıçağı çıkarmasına fırsat vermeden beraber kuleden atlamalarıyla bitti.
The Mountain’ı Qyburn hayata döndürmüş, daha doğrusu tuhaf bir yaratık haline getirmişti. Ancak yaratığı sonunda “Doktor Frankenstein’ı” öldürdü. Bu da başka bir kıssadan hisse…
-Rahmetli Rhaegal boşuna ölmüş: Bunlar olurken savaş tüm hızıyla devam ediyordu. Lannisterlar’ın güçlü donanması Iron Fleet, Drogon tarafından çatır çatır yakıldı.
İşin ilginç yanı geçen bölümde Rhaegal’ı sektirmeden vuran Euron’dan kaçan Khaleesi, bu kez koca donanmayı yaktı. Peki Rhaegal ölünce neden bunu yapmamıştı ve koca Golden Company ordusu nasıl tükeniverdi?
-Jaime Lannister’ı ben öldürdüm: Bir garip sahne de Euron ile Jaime Lannister arasındaydı.
Başından beri Erol Taş’ın kimi Yeşilçam filmlerindeki hallerini andıran Euron’un “plastik bir karakter” olduğu aşikar.
Zorlama kötü adam, Jaime’nin karşısına dikilip onu ağır yaraladı, sonra da öldürüldü.
Sonunda da “Jaime Lannister’ı ben öldürdüm” diye saçmaladı, kaldı ki öyle olmadığı halde. Çekilebilirsin, hatta çekildin de.
-And nothing else matters: Jaime, nihayetinde gidip Cersei’yi buldu. Son anlarının yaklaştığını anlayan Cersei, “Çocuğumun ölmesini istemedim” diyerek içimizi sızlatmaya çalıştı.
Jaime ise her ne kadar sezonlardır beklediğimiz Brienne meselesinin sadece bir “hook up” olduğunu göstererek üzdü. Cersei’ye ise Metallica’dan bir parça gönderdi: Nothing else matters (Hiçbir şey önemli değil) ve de ekledi “Sadece sen ve ben varız”
Sonra da ikisi Pompei’daki meşhur birbirine sarılmış yanık cesetleri bulunan aşıklar gibi yıkılan sarayın altında kaldı.
Ancak bu iki önemli karaktere böyle baştan savma yazılmış bir ölüm sahnesi yakışmadı.
Buraya da iki satır eklemeden edemeyeceğim. Cersei rolündeki Lena Headey, Game of Thrones’un başarısında başından beri olağanüstü pay sahibiydi. Unutursak yüreğimiz kurusun.
Karakter dönüşümüne yazılarımda sıkça değindiğim Jaime ise Deli Kral’ı öldürmek, Cersei’nin ordu göndermeyeceğini Winterfell’e gidip haber vermek, kolunu feda etmek uğruna Brienne’i kurtarmak için kahramanlıklar yapan bir şövalye idi.
Türlü hatalarına karşın Jaime, özellikle elini kaybettikten sonra doğruyu buldu. Brienne ile beraberliğini sezonlarca bekledik, o da oldu. Ancak nedense geçirdiği tüm karakter dönüşümünü senaristler bir kalemde harcadı.
-Beyaz atlı prenses: Yangın yerine dönen King’s Landing sokaklarında üzgün ve şaşkın Jon, Davos ve Tyrion’dan başka neye uğradığını anlayamayan bir başka kahraman da Arya idi.
Bir aileye yardım etmek için çaba sarf eden, insanların koluna giren, çocukları kurtaran Arya, sonunda yanına gelen beyaz bir ata bindi.
-Beyaz at neyin sembolü?: Burada bir metafor başarıyla kullanıldı, zira o kara ortamda Arya’nın önüne beyaz atın çıkması tesadüf değildi.
İncil’de geçen Mahşerin Dört Atlısı’ndaki tasvirde “ölüm beyaz ata biner” diye bir cümle yer alıyor.
Arya da şimdiye kadar hak edenlere ölüm dağıttığını biliyoruz. Artık listesindeki herkes öldüğüne göre listede yeni bir isim, yani Daenerys yer alıyor olabilir.
Arya, yıllar önce çocukken intikam için ilk yolculuğunda ve Winterfell’e dönüşünde de beyaz bir atın üzerindeydi.
-Küçük kızlar: Bölümde King’s Landing’deki savaşın vahametini göstermek için sık sık kadınlar ve kız çocukları kullanıldı.
Bu sahneler ise Spielberg imzalı Schindler’in listesi filmindeki kırmızı mantolu kızı hatırlattı. Savaş ve çocuk metaforunu kullanmadaki başarısı sebebiyle bölüm yönetmenini kutlamak lazım.
–Daenerys neden böyle yaptı?: Son derecede sevecen, köleleri bağışlayan, adalet dağıtan Khaleesi, Tyrion ile ilk konuşmalarında da amacının “çarkı kırmak” olduğunu söylemişti.
(çark böyle mi kırılıyor?)
Ancak Jon Snow’a gönlünü kaptırması, onun Demir Taht’ın gerçek adayı olduğunu öğrenmesi, bunun hem ilişkilerini parçalaması, hem de kraliçeliğini tehlikeye sokmasıyla zora düştü.
Ejderhası Rhaegal ve Missandei’in ölümleri, Euron’un donanması önünde yenilgi almasıyla kırılma yaşayan Daenerys, sonunda taht için hırsa kapıldı.
Ancak Cersei’yi yok etmesi anlaşılır bir şey olsa da sokaklardaki insanları yakması keçileri kaçırmasından başka bir şekilde izah edilemez.
(Şu Greyworm hala sağ, çoktan ölür demiştik)
-“Queen slayer” kim olacak?: Gerçi köle sahiplerini ve Samwell Tarly’nin ailesini ejderhalara yaktırarak delirme emareleri veren Daenerys ile ilgili kehanet sayılabileceklere geçelim.
Targaryenler’in ensest ilişkiler nedeniyle mental bozukluklara sahip oldukları biliniyor.
Deli Kral” lakaplı Aerys, halkını şimdi kızının yaptığı gibi yakmak üzereyken Jaime tarafından katledilmişti.
Böylece Jaime, hayatı boyunca “Kral katili/Kingslayer” olarak damgalansa da şehri kurtarmıştı. Şimdi ise o kurtarıcı, yani “Queenslayer” Arya Stark veya “hep doğruyu yapan” Jon Snow olabilir.
Tabii karakter dönüşümünü canavara dönüşerek tamamlayan Daenerys’in için üzüldük.
Netice itibarıyla savaşın kolay kazanıldığı, Cersei ve Jaime’nin hızlıca ölüverdiği, en zeki karakterlerden Varys’in hemen yakalandığı, Dany’nin canavarlaştığı, senaryo tutarsızlıklarının bolca olduğu bir bölümdü.
Ancak savaş sahneleriyle görsel şölene dönüşen bölümde Arya ile beyaz atın buluştuğu, The Hound ile vedası, Tyrion-Jaime sahneleri akılda kalıcıydı.
–Finalde neler olabilir?: Artık tabii dananın kuyruğunun kopacağı noktadayız.
Final bölümünün fragmanı, Daenerys ve ordusunun zaferi kutladığı, Tyrion’un ise önceki savaştaki gibi meydanda küller arasında hüzünle gezdiği sahneleri gösteriyor.
Daenerys’nin Tyrion ve Jon ile yüzleşmesini, yaptıklarının Khaleesi’nin yanına kalıp kalmayacağını, olan bitene Sansa’nın ne tepki vereceğini, Üç Gözlü Kuzgun Bran’in yaşananlar üzerinde bir rol oynayıp oynamayacağını gelecek bölüm izleyeceğiz.
Daenerys ile ilgili ise şu atasözü akla geliyor: Katranı kaynatsan olur mu şeker, olsa da tutar cinsine çeker… Ne yapsın Targaryenler böyle.
Haftaya görüşmek üzere…
Yorum Yapılmamış: "Game of Thrones: Deliyim gözü kara deliyim"