Oh be iyi ki Leonardo varmış!

Burcu B. Bilgin

Her ne kadar ”Düğün Dernek: Sünnet”, ”Kolpaçino”, ”Recep İvedik” gibi filmlerin hasılat rekoru kırdığı ülkemdeki sinema filmi tercihlerine itirazım varsa, yalnızca bilim kurgu ve aksiyonun işgal ettiği özellikle ABD’nin başını çektiği birçok ülkedeki film seçimlerinden de o kadar hoşlanmıyorum.

Geçen yılın en çok izlenen filmlerine ilişkin listeleri geçen hafta burada yazmıştım. Türkiye’de bir yığın komedi filmi, ABD’de ve doğal olarak Amerika, Çin, Japonya, Rusya gibi kalabalık ülkelerin tercihlerinin belirlediği pazarda ise bilim kurgu ve aksiyon, neyse ki biraz sevimli animasyonlar. 2015 yılında tüm dünyada en çok izlenen filmlerin sıralamasında nafile gözlerle drama, komedi, romantik komedi, fantastik, korku gibi başka türleri aradı gözlerim. Nihayet 15. sırada farklı türde bir filme rastladım. O da işin trajik tarafı kötü edebiyat uyarlaması ”Grinin Elli Tonu” çıktı.

Ancak bu yıl neyse ki biz mayasında ”insan” olan filmi severgiller için güzel bir gelişme yaşanıyor gibi. Çünkü, son yıllarda bilim kurgu filmlerine teslim olan ABD’de, büyük bir gişe sürprizi yaşandı. ”Star Wars-Güç Uyanıyor” filminin adeta zaptettiği sinema salonlarında Leonardo DiCaprio’nun başrolünü üstlendiği ”Diriliş-The Revenant”, 15 günde 36 milyon 500 bin dolarlık gişe hasılatına erişerek hem yapımcısının, hem de bizlerin yüzünü güldürdü.

Geçen yıl ”Birdman” filmiyle Oscar’ı evine götüren usta yönetmen Alejandro Gonzalez Inarritu’nun imzasını taşıyan ”Diriliş”, ABD’de sadece bilim kurgu ve aksiyon filmlerinin imza attığı bir başarıya kavuştu. Bilim kurgu efektlerine, pahalı kostümlere, görkemli sahnelere toplam 200 milyon dolar para dökülen ”Star Wars” bir yanda,  135 milyon doları 1823 yılında karlı bir dağ başında ölüm kalım mücadelesini anlatmak için Kanada’dan Güney Amerika’ya kadar birçok yeri dolaşan ”The Revenant” diğer yanda. Kendi yaratıcısı George Lucas’ın bile kızıp ”beyaz köle tüccarları” diye nitelendirdiği Disney gibi büyük stüdyolar zaten eninde sonunda bu parayı kat kat çıkaracağı ortadayken-ki zaten de şu anda tüm dünyada 1.6 milyar doları üzerindeki bir gişeyle bu çıkarılmışken-Inarritu gibi ”mayasında insan olan” filmler yapan sinemacılara kapılarını açan stüdyoların zarar etmesinden daha acıklı bir şey olabilir mi?

 

 

 

-Tarantino da şeytanın bacağını kırdı-

Alejandro Gonzalez Inarritu’nun başarıyı yönetmenliği ve özellikle de Oscarlı görüntü yönetmeni Emmanuel Lubezki’nin sanatını konuşturduğu ”Diriliş”, şu ana kadar 4 dalda Altın Küre adayı. Film, ayrıca Amerikan Görüntü Yönetmenleri Birliği, Sinema Oyuncuları Derneği (Screen Actors Guild-SAG), İngiliz Film ve Televizyon Sanatları Akademisi (BAFTA) adaylıklarıyla yavaş yavaş Oscar’a doğru koşusunu sürdürüyor. Elbette ki çoğu zaman bu değerli ödüller, Amerikan Sinema Sanatları Akademisi’nin çoğu zaman ”yanlı ve tahmin edilebilir” seçimlerinden daha tarafsız olabiliyor.

New Regency, RatPac, Alpha Pictures ve Empyre tarafından finanse edilen filmin birkaç hafta içinde bütçesi olan 135 milyon doları geçeceği şimdiden aşikar. Çünkü film henüz Türkiye’nin de aralarında bulunduğu birçok ülkede gösterime girmedi.

”Bilim kurgu olmayan” filmler cephesinden bir başka mutlu haber de Quentin Tarantino namına geldi. Sinemanın en özgün ve ”eli kanlı” yönetmenlerinden Tarantino’nun ”Zincirsiz-Django Unchained” filminden beri kopamadığı Western dünyası ona uğurlu gelmiş gibi görünüyor. 44 milyon dolar gibi Hollywood Sineması’na göre son derece mütevazı bir bütçeyle çekilen film, şu ana kadar yalnızca ABD’de 37 milyon doların üzerinde gişe geliri elde etti. Bu film de henüz Türkiye dahil birçok ülkede gösterime girmedi.

Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim. Her iki film de büyük bir talihsizlik yaşayarak yeni yıl öncesinde Akademi’ye gönderilen kopyaları internete sızdırıldığı için amiyane tabirle ”korsana düşmüş” idi. Bu durumun gişe gelirlerini azaltmaması sevindirici.

 

 

 

-Leonardo DiCaprio dokunuşu-

Aslında ilginç bir şekilde tüm zamanların en çok izlenen ikinci filmi olan Titanic’te de rol almış olan Leonardo DiCaprio için geçenlerde duayen medya analisti ve gişe hasılatı yorumcusu Paul Dergarabedian, ”O, giderek nesli tükenen, elmas değerindeki birkaç oyuncudan biri olabilir” diye yazmıştı.

Dergarabedian’ın kastı ”oyuncu için sinemaya gitmek” eylemi hiç kuşkusuz. Artık sadece film için sinemaya gidiliyor çünkü. Batman’de Ben Affleck veya Matt Damon’ın oynaması kimsenin umurunda değil. X-Men serisinden hangi oyuncunun ayrıldığı da… Bir Superman gider, öbürü gelir. Paul Walker ölür, Hızlı ve Öfkeli devam eder. Seyirci belki, ”Demir Adam” değişirse biraz bozulur ama filmini boykot etmez. Ama bir oyuncu eğer sinema salonuna hala izleyici çekebiliyorsa bu adamda iş var demektir.

Martin Scorsese, Quentin Tarantino, James Cameron, Alejandro G. Inarritu gibi değerli yönetmenlerin tümüyle çalışma başarısını elde eden Leonardo DiCaprio, ”Diriliş” filminde ağır yaralı yerde yatarken, ağzında köpükler saçarak o acziyeti anlatırken benim gözümün önüne ”Sol Ayağım” filmindeki Daniel Day Lewis, ”Doğum Günü 4 Temmuz” filminden Tom Cruise, ”Philadelphia” filminden Tom Hanks, ”Dallas Buyers Club” filminden Jared Leto geldi. Hiç kimse kusura bakmasın ben ”kanlı canlı” insanları daha çok seviyorum, robotları değil…

 

 

 

Yorum Yapılmamış: "Oh be iyi ki Leonardo varmış!"

    Yorum yap

    E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.