Asunta: Dizideki olaylar gerçekte nasıl oldu?

Burcu B. Bilgin

Netflix ekranına gelen Asunta//The Asunta Case/El Caso Asunta, 2013 yılında tüyler ürpertici biçimde öldürülen 13 yaşındaki Asunta Fong Yang Porto Basterra adlı küçük kızın cinayet öyküsünü ve sonrasında olanları işliyor.

Gerçek bir olaydan esinlenilerek çekilen dizi, o dönemde İspanya’da yaşanan ve infial yaratan bir cinayetin mahkemeye kadar giden gelişimini gözler önüne seriyor. Peki, dizide işlenen olaylar gerçekte nasıl oldu ve perde arkası neydi?

1- Asunta Fong Yang Porto Basterra nasıl ve neden evlat edinildi?: İspanya’nın Santiago de Compostela şehrinden avukat Rosario Porto (Candela Peña) ile ekonomi üzerine serbest gazeteci olarak çalışan ve Bask bölgesinden gelen Alfonso Basterra (Tristán Ulloa) , 2001 yılında Çin’den küçük bir bebeği evlat edindi.

Otuzlu yaşlarının ortasında olan çift,  evlat edinme prosedürü açısından hiç zorlanmadı. Zira Porto’nun babası, yaşadıkları Santiago’da Fransa’nın fahri konsolosu idi, oldukça varlıklıydı ve bölgede iyi tanınıyorlardı. Daha bebek gelmeden odası mavi, yeşil ve sarı tonların hakim olduğu, bulutlar ve güneş desenli duvar kağıtlarıyla süslendi, pahalı oyuncaklar alındı.

O dönemde İspanya’da Çin’den bebek evlat edinmek çok görülen bir şey değildi. Yaşadıkları Galiçya bölgesinde evlat edinilmiş sadece birkaç Çinli çocuk vardı. Zamanla bu sayı çok arttı, hatta Çin’den evlat edinme konusunda İspanya, ABD’den sonra ikinci sıraya yerleşti. Ancak Asunta cinayetinden sonra Çin, bu konuda katı prosedürler uygulamaya başladı.

Evlat edinme dairesindeki psikologlar, Porto için “cana yakın, rahat, duygusal ve anaç”, eşi için ise “sabırlı, anlaşmayı kolay, espiri ve güçlü” olduğu yönünde rapor verdi. Çin’e heyecanlı bir yolculuk yapan çift, yaşına göre gelişmemiş ve zayıf bir bebek olan Asunta’yı evlerine getirdiler.

Aslında ailenin kızı evlat edinmelerinin arkasında da enteresan bir durum vardı. Basterra çocuk istemiyordu, Porto ise anne ve babası çocuk istedikleri için evlat edinmeye karar vermişti.

Asunta, çocukluğundan anneanne ve dedesini kaybettiği güne gelene kadar Porto’nun ailesi tarafından bu sebeple çok fazla el üstünde tutuldu.

2- Asunta nasıl bir çocukluk ve ilk gençlik geçirdi?: Başlarda zayıf ve güçsüz bir çocuk olmasına karşın gösterilen ihtimamla tüm sağlık problemleri düzelen Asunta, ortaokul çağına geldiğinde çok parlak bir öğrenciydi, ayrıca sanata büyük bir yeteneği vardı.

Bu durum da ailesi tarafından keşfedildiği için kısa sürede bir “proje çocuk” haline geldi. Aile, çocuğu kurstan kursa sürüklüyordu. Fransızca, Çince, Almanca dersleri alan Asunta, ayrıca keman, piyano, tiyatro ve bale kurslarına devam ediyordu. Ancak işin ilginç kısmı aile kadar Asunta’nın kendisi de bütün bunlara çok meraklıydı ve hevesle gidip geliyordu.

Bu dönemde Asunta, okulda ve çevresinde çok yetenekli, disiplinli ve mutlu bir çocuk olarak biliniyordu. Hatta o dönemde psikolojik sorunları olan Porto, kısa bir tedavi görmüş ve kızı için yeni bir eğitim planı oluşturmuştu.

Asunta, 2011 yılında İngiltere’ye gidecek ve orada bir süre eğitim görecekti. Porto’nun kendisi de ilk gençlik yıllarında Oxford’da öğrenci olmuş, 22 yaşındayken de Erasmus kanalıyla Fransa’ya gitmişti.

2013 yılında Asunta, dadısı ve vaftiz annesiyle güzel bir yaz geçirdi. Bu dönemde Porto’nun annesi, bundan yedi ay sonra da babası vefat etti.

Asunta, büyükanne ve büyükbabası ile yakın ilişki içindeydi. Onlarla parka gider, her ikisi onu bale kursuna bırakır, sonra birlikte vakit geçirirlerdi. Karı koca Porto’nun ölümü, hepsinin hayatında büyük bir kırılmaya sebep oldu.

3- Porto-Basterra ailesinin yapısı nasıldı?: Bu konuda roller değişmiş gibiydi. Rosario “Charo” Porto, ev işleri ve yemek yapmakla hiç ilgilenmeye birisiydi. Çocuğun bu ihtiyaçlarını baba Alfonso Basterra karşılıyordu.

Evde yemek işi de Alfonso’ya aitti. Rosario Porto, bu konuda o kadar acizdi ki eşi tarafından “Onun bir yumurtayı suya koyup haşlayabileceğinden dahi emin değilim,” eleştirilerine maruz kalıyordu. Hatta aile boşandığında Asunta, “Şimdi yemekleri kim pişirecek yani?” diye sormuştu.

4- Aile için işler nasıl çığırından çıktı?: Evde karı kocanın yaşadığı bu dengesizlik, tüm aile yaşamlarına yansıyordu. Ailenin 2013 yılı başlarında boşanması, yakın çevrelerinde “çok ani bir şok” olarak nitelendirilse de sorunlar bir süredir mevcuttu.

Porto’nun arkadaşlarına, “bir ev erkeği” ile beraber olmaktan usandığı şeklinde yorumlar yaptığı biliniyordu. İşte bu süreçte o da teselliyi enerjik ve başarılı bir iş insanı olan Manuel Garcia’da buldu. Eşi Basterra bir süre sonra e-postalarını okuyarak evli, çocuklu bir adamla yaşadığı bu ilişkiyi keşfetti.

Boşanma öncesinde Bask bölgesindeki evine dönüp bir süre akrabalarıyla kalan Basterra, üç hafta sonra döndü. Eski evlerine yakın küçük bir apartman dairesi tuttu. O dönemde konuştuğu akrabalarına, “Asunta’nın mutlu yetişmesinden başka gailem yok,” dediği söyleniyor.

Bu arada Asunta’nın keyfi çok kaçmıştı. Babasının yemeklerini ve evdeki varlığını özlüyordu. Basterra ise yığınla e-posta göndererek eşini yıldırmaya uğraşıyordu.

Asunta’nın ailesine olan güven bağı zedelenmişti. İkili, aynı yıl içinde boyandı. Ancak 2013 yılının Haziran ayında yaşadığı bir sinir buhranı nedeniyle Rosario Porto hastaneye kaldırıldı. Bir süre orada psikolojik tedavi gördü.

Eve döndükten sonra bir süre ona Alfonso baktı. Sonrasında ise aile olarak yemekleri, onun evinde yemeye başladılar. Adeta eski günlerine geri dönmüşlerdi.

5- Asunta’nın annesinin psikolojik sorunları var mıydı?: Rosario Porto’nun sürekli anksiyete atakları oluyor, devamlı depresyona giriyordu. Hatta yaşadığı sinir buhranları sonucunda defaten hastaneye kaldırılarak tedavi görmüştü. Ayrıca kendisinde teşhisi konulmuş narsisistik bozukluklar vardı.

Porto, bu sebeple ilaç kullanıyordu. Reçeteyle yazılmış Orfidal isimli ilacı dozunun fazlasında kullandığı için kişisel bağlarını kullanarak eczaneden reçete dışı da temin etmeye başlamıştı. Hatta Alfonso giderek onun ilaçlarını alıyordu.

Bu durum ailenin genel yapısına da çok etki ediyordu. Sık sık psikolojik sorunlar yaşayan Porto, aileye bakım vermekten çok uzaktı. Bütün bunları Alfonso Basterra karşılıyordu.

Bütün evin bakımı Basterra’nın üzerinde olmasına rağmen eşi Porto’nun ona saygısı da yoktu. Bu sebeple de mutluluğu dışarıda arıyordu.

6- Asunta ile ilgili olumsuzluklar nasıl başladı?: Bütün bunların sonucunda Asunta’nın yaşamında da tuhaflıklar meydana gelmeye başladı.

Bu “tanıdık eczaneden” alınan ilaçların küçük kıza da verildiği, Asunta’nın ölümünden sonra ortaya çıktı. Kızın idrar tahlili ve saçlarından alınan örneklerde yüksek miktarda lorazepam maddesine rastlandı. Bu da, anne Porto’nun aldığı Orfidal adlı kaygı bozukluğu ilacının etken maddesiydi.

Zaten öğretmenleri ve müzik kursu akademisyenleri, Asunta’yı birkaç sefer sersemlemiş şekilde görmüşler ve sendelediğine tanık olmuşlardı. Genç kız, notaları okuyamıyor, yürümekte zorlanıyordu.

Isabel Bello adlı keman öğretmenine, “Beyaz bir toz alıyorum. Ama ne olduğunu bilmiyorum. Bana ailem veriyor. Sorunca da bana gerçeği söylemiyorlar,” diye yakınan Asunta, bazı dersleri de kaçırmıştı. Porto ise öğretmenlere,”Bir ilacın yan etkileri yüzünden okula gönderemedim,” yazılı bir not göndermişti.

7- Asunta nasıl bulundu?: Ailesinin kayıp ihbarından sonra Asunta için aramalara başlandı. Çok kısa bir süre sonra polis tarafından daha önce çeşitli ufak suçlardan gözaltına alınan iki bağımlı tarafından küçük kızın cesedi yol kenarında bulundu.

Talihsiz Asunta, çamur içinde, gri bir eşorfman altı, bir kolu yarıya kadar sıyrılmış üst ve üzerinden yarı yarıya sıyrılmış beyaz bir tişörtle yol kenarında yatıyordu. Yapılan sorguda kızı bulan sabıkalı ikilinin cinayetin işlendiği saatlerde bir barda olduğu saptandı.

Çam kozalakları ile Çevrelenmiş cesedin sol kolu, omzuna doğru kıvrılmış, pantolon ağı ıslanmıştı. Üzerinde kusmuk vardı ve ağzından, burnundan kan gelmişti.

Polis, olay yerine gelir gelmez Asya menşeli kızın Asunta Fong Yang Porto Basterra olduğunu müşahade etti.

8- Cinayet planlı mıydı?: Araştırmayı yapanların teorisine göre cinayet daha önceden planlanmıştı. Her ikisi de polise ne söyleyecekleri konusunda çoktan anlaşmıştı.

Cinayetin lokomotifi anne Rosario Porto idi. Anne ve babasının ölümünü kaldıramayan kadın, üst üste psikolojik yıkımlar yaşamış, defalarca hastaneye kaldırılmış, ilişkisi yüzünden evliliği son bulmuştu. Eski karı koca yan yana hücrelerde konuşurlarken de bir planı uyguladıklarının ipuçlarını vermişti. İkili gizlice dinlenmiş, ancak dizidekinin aksine bunu anlamamıştı. Planı sıkıntıya sokan Rosario’nun dengesiz ifadeleri olmuştu.

9- Ailesi Asunta’yı neden öldürdü?: Asunta zaten çeşitli psikolojik dengesizlikler ve kişilik bozuklukları ile boğuşan çift için on seneyi aşkın süre önce “satın aldıkları” bir oyuncaktı. Her ikisi de bencil insanlardı.

Porto kaygı bozuklukları yaşarken, Basterra da bir baltaya sap olamıyordu. Ekonomi üzerine yazmayı denedi, seyahat gazeteciliği üzerine uzmanlaşmaya çalıştı. Ama başarı kazanamadı. Radyoda çalışırken de dinleyiciler, “Sesi sivrisineğe benziyor,” eleştirileri yapmıştı.

Asunta’yı bir proje çocuk olarak büyütmüşler, ancak sonunda özellikle Rosario Porto ondan bıkmıştı. Defalarca da bu yönde çevresine yakınıyor, çocuk sahibi olmaktan usandığını belirtiyordu. Kızını da “İyice şımardı,” diye nitelendiriyordu.

Sonunda da Porto ondan kurtulmaya karar verdiğinde o güne kadar kızın her ihtiyacını karşılayan Alfonso Basterra’nın ilginç biçimde kılı kıpırdamadı. Çünkü Porto ile eski günlerine dönmek istiyordu, bunun için her şeyi göze almaya hazırdı, cinayet dahil…

10- Dizide hangi isimler değiştirildi?: Dizide Asunta, anne ve babasının haricindeki bazı isimler mahremiyet ve dizi kurgusu nedeniyle değiştirilse de hikayede özüne oldukça bağlı kalındı.

Yargıç Malvar’ın ismi aslında Jose Antonio Vazquez, polis memuresi Cristina Cruces’in ismi Begona Rodriguez, polis dedektifi Javier Rios’un gerçek adı Marcos Martinez, Rosario Porto’nun sevgilisi Vicente’nin ismi ise esasen Manuel Garcia idi.