(Dizinin 3. kısmını (sezon) izlemiş olanlar okumalıdır)
Burcu B. Bilgin
Netflix’in İngilizce olmayan dillerdeki en çok izlenen dizisi La Casa de Papel, ilk iki kısmıyla fırtına gibi esmişti.
Fenomen İspanyol dizisi, 3. kısmıyla nihayet izleyici karşısına çıktı. Peki dizinin 3. kısmında neler izledik, bunların anlamı ne ve bundan sonra neler olabilir?
-Ah Tokyo vah Tokyo: La Casa de Papel’in tuzu biberi, ama bir o kadar da dengesiz karakteri Tokyo’nun (Ursula Corbero) Ada’da sıkılınca şehre inme kararı almasıyla 3. kısım başladı.
Tokyo’dan ayrılamayan genç Rio, yanına Fas’ta gizlice aldıkları uydu telefonunu verince olanlar oldu. İkisinin yaptığı görüşmeyle yerleri belli oldu ve Rio (Miguel Herran) yakalandı. Macera böylece start aldı.
-Er Ryan’ı Kurtarmak: Profesör/Sergio’nun (Alvaro Morte), saat gibi işleyen bir planla ekibi ikişer ikişer çeşitli adalara böldüğünü ve önemli bir sorun çıkarsa kendisine ulaşabilecekleri birer “nakliyeci” ile anlaştığını gördük.
Ardından ekip, Rio için bir “Er Ryan’ı Kurtarmak” operasyonuna girişti.
-Gerçekten ağabeyiymiş: Profesör’ün gizli ajandası ise aslında Andres/Berlin’in (Pedro Alonso) eskiden yaptığı zor bir planı hayata geçirmekti.
Aslında Darphane’nin soyulması planından önce geliştirilen bu plan, İspanya Merkez Bankası’na girip altın rezervini eritmekti. Bunu “tehlikeli” bulan Sergio, kendi planını hayata geçirmişti.
Bu sırada Berlin’in 2. kısmın sonunda “küçük kardeşim” dediği Sergio’nun lafın gelişi değil sahiden onun kardeşi olduğunu, annelerinin de Berlin’in hastalığından öldüğünü öğrendik.
-Berlin yine aramızda: Dizinin ilk sezonunda deli dolu, uyuşturucu düşkünü, dört evlilik yapmış, çaresiz bir hastalığı ve kadınlara zaafı olan, öfke kontrolü zayıf bir karakterdi Berlin. Hatta Tokyo, Nairobi, Rio, Denver ve Monica’ya davranışlarıyla antipati duyduk.
İkinci kısımda ise izleyicinin sempatisini kazanmaya başlayan “antagonist” Berlin, ekip için canını verdi.
Sezon finalinde ise zaten bütün planın başından beri iki kardeşe ait olduğunu öğrendik.
Bu sezonda ise Andres’i flash backlerle gördük. Floransa’da tarihi bir şapelde rahiplerle yaşantısı, şık giyimi, arkadaşı Palermo (Rodrigo de la Serna) ile dostluğu, en önemlisi de kardeşi ve ailesine sevgisiyle Berlin’i çok sevdik.
-Yeni karakterler: Dizinin 3. kısmında bazı yeni karakterlerle tanıştık. Bunlardan biri, Anibal Cortes/Rio’yu işkenceye tabi tutan yeni polis şefi Alicia Sierra (Najwa Nimri) idi. Ürdün asıllı 47 yaşındaki Nimri, aynı zamanda tanınmış bir şarkıcı.
Alicia, ilk sezonların zorlu polisi Raquel’in (Itziar Ituno) yerini aldı.
Hamile olmasına karşın kendi “büyümemiş bir çocuk” olan lolipop düşkünü polis şefi, aslında işinde de “oyun oynamayı” seviyor.
Bu karaktere en büyük darbeyi ise, “Çocuğun seni sevmeyecek” diyen Rio indirdi. Son iki hamlesi dışında sivriltilmiş, fazlasıyla abartılı, derinliksiz ve plastik bir karakter olduğunu da söylemek lazım.
Palermo rolündeki 43 yaşındaki Rodrigo de la Serna ise Arjantin asıllı. Oyuncu, Motosiklet Günlüğü adlı filmdeki başarılı performansıyla BAFTA ödülüne aday gösterilmişti.
-Denver, babası ve babalığı: Dizide bu sezon önemli karakter dönüşümleri yaşandı. Bunlardan biri de Ricardo Ramos/Denver (Jaime Lorente) idi.
Rehine Monica’ya aşık olan ve onunla adada mutlu bir yaşam süren Denver, Arturo’dan hamile kalan Monica (Esther Acebo) ile evlendi.
Doğan bebeğe Cinninati adını veren ailenin mutluluğu, Rio’nun yakalanmasıyla sekteye uğradı. Zaten kurtarma operasyonuna da bu nedenle en çok Denver karşı çıktı.
Sonrasında Monica’ya soyguna katılmaması için baskı yapan Denver, başarılı olamadı.
Artık baba olduğu için farklı bir karaktere bürünen Denver, soygunda ölen babası gibi iyi bir baba olduğunu sık sık gösterdi.
-Cinsiyetçi ve şovenist eşcinsel: Sezonun hiç şüphesiz en karmaşık ve dikkat çekici karakterlerinde biri de Palermo idi.
Berlin’e büyük bir aşk besleyen ama itiraf edemeyen eşcinsel Palermo, bir o kadar da kadın düşmanı bir karakter olarak karşımıza çıktı.
Aşka ve cinselliğe bakışı “güm güm ciao” olan “bağlanma özürlü” Palermo, Helsinki ile tek gecelik bir ilişki yaşayıp bir daha ilgisini kesmesiyle de şimşekleri üzerine çekti.
Tek gözünü kaybedecek kadar “gözü kara”, erki ele geçirince zorbalaşacak, ama sonrasında sağduyuyu ele alacak kadar iniş çıkışlı bir karakter olan Palermo, yeni sezonun Berlin’i idi.
-Profesör’ün karakter dönüşümü: Dizinin 3. kısmında en fazla dengesini kaybeden karakter ise Profesör oldu.
Ağabeyi Berlin’in kaybını atlatamayan Profesör, Rio’nun yakalanması ve yeni planla beraber Raquel ile ilişkisinde de sorunlar yaşadı.
Daha önce başka bir ilişki yaşamayan, hayatı hastalıklar, kitaplar ve planlar içinde geçmiş Profesör, hayatı ve aşkı çok seven ağabeyinin aksine bir “yaşam çaylağı” olduğunu gösterdi.
Raquel’e, “İlk soygunda ben seni yendim” diyecek kadar düşüncesiz, aşkını dile getiremeyecek kadar tecrübesiz olan Profesör, kendi yapmadığı yeni planı uygulamakta da çoğu zaman aciz kaldı. Sonunda kontrolünü yitirdi ve hem işte, hem de aşkta büyük hatalar yaptı.
-Güçlü alt metindeki mesajlar: Bu sezonun güçlü alt metninde pek çok konuda mesajlar vardı.
Merkez Bankası Başkanı’nın koruması Gandia’nın Palermo ve Helsinki’yi eşcinsel, yine Palermo ve Agata Jimenz/Nairobi’yi (Alba Flores) “döner kebap kokulu” göçmenler olarak tanımlamasıyla homofobi ve ırkçılığa eleştiri okları yöneldi.
Marsilya’nın “Ben savaşa gittim. Yanımda bir köpek vardı. İnsanlar gitti, ama o köpek yanımda kaldı” diyerek domuzu kesmeyi reddettiği sekansta hayvanseverliğin kitabı yazıldı.
Merkez Bankası’na giren polislere İtalya’da Mussolini döneminde faşistlere karşı yazılmış”Bella Ciao” söyletildi. Bu sahnede emperyalizm ve faşizme karşı güçlü bir ses yükseldi.
-Güçlü kadınlar otoriter erkeklere karşı:Palermo’nun kadınlara tavrı, Denver’ın Monica’ya baskısı, Profesör’ün Raquel’e “zayıf halka sensin” demesi ile erkeklerin kadınlar üzerinde otorite kurma çabalarını izledik.
Ancak Raquel, Profesör’e sesini yükseltti, Monica ise cesaretle soygunda yerini aldı.
Feminist mesajların tavan yaptığı sahneler ise Nairobi’ye aitti. Eşcinsel Helsinki’ye duygularıyla alay eden Palermo’ya, “Hayatın boyunca Berlin’e aşkını itiraf edemedin. Şimdi çok geç” diyen Nairobi, büyük bir cesaretle Helsinki’ye de ilan-ı aşk etti.
Yine Tokyo’ya, “Sen kendini suçlama. Asıl Rio, seni dayanamayıp aradığı için suçlu. En başta da Profesör hata yaptı. Çünkü sen bir adada tıkılıp kalmayacak, bağımsız bir kadınsın” diyen Nairobi, feminizm bayrağını açtı.
Bu bir savaş: Raquel’in saklandığı çiftlikte çevik kuvveti yöneten Suarez tarafından öldürüldüğünü zanneden Profesör, resmen savaş ilan etti.
Palermo’ya telsizde, “Bu bir soygun ya da sisteme meydan okuma değil. Bu bir savaş” diyen Profesör, Palermo’dan şu efsane karşılığı aldı: “Efendim, sizin kumandanızda olmak şerefti”. Bu diyalog, sonun başlangıcı oldu.
-Nairobi öldü mü?: Alicia’nın kurduğu tuzak yüzünden oğlunu görmeye çalışırken pencerede kurşunlara hedef olan Nairobi, kanlar içindeyken Tokyo’ya, “Oğlum 18 yaşında olunca ona beni anlat” vasiyetinde bulundu.
Sonrasında tankların binaya yaklaştığını gören Palermo, Helsinki’yi çağırdı. Ancak Helsinki gitmek istemedi ve Tokyo bu görev için öne çıktı.
Tokyo, bütün yaşananlara kendisi sebep olduğu için bu kararı alırken, büyük ihtimalle bu sahne Nairobi’yi son görüşümüz oldu.
-Peki şimdi ne olacak?: Geride bıraktığımız kısımda, soygun temasından çok karakterlere ve alt metindeki mesajlara ağırlık verilmişti. Bundan sonra 4. kısım başlarında yüksek ihtimalle çok da iyi şeyler olmayacak.
Öncelikle ekibin şimdiye dek en büyük avantajı halkın kahramanı olmalarıydı. Bunu da Robin Hood gibi zenginden alıp fakire vererek ve kan dökmeyerek sağlamışlardı.
Ancak, binanın önündeki destek için toplanmış binlerce kişi, vurulan tankın içinden yanarak çıkan askeri görerek dehşete düştü. Bu nedenle halkın desteğinin zayıflaması çok yüksek olasılık.
Raquel’in polisin eline düşmesinin Profesör’ün dengesini bozmak bir yana daha da kararlı olmasını sağlaması muhtemel.
Ayrıca ekibin artık kan dökmesi de polisi korkutacak, daha sert önlemler almalarına sebep olacaktır.
Ekibin artık binada kelimenin tam anlamıyla kapana kısıldığı da bir gerçek. Onları oradan çıkaracak olan ise ancak ve ancak Profesör’ün yapacağı yeni planlar.
En önemlisi de Raquel’i kurtarmak da yine Profesör’ün başarması gereken bir başka önemli zorluk olacak.
Yeni sezonda görüşmek üzere…
4 Yorumlar: "La Casa de Papel: 3. kısım bize neler anlattı"
Tugrul 24 Temmuz 2019 (00:52)
Helsinki kısmındaki fotoğraflar Helsinin değil
sinekaf 24 Temmuz 2019 (15:42)
Haklısınız, teşekkürler. Düzelttik
Kml apak 12 Nisan 2020 (12:18)
5,sezonn cok geç gelıyor…. ispanyada ki koronovirüsün tum ulkeye yayıldıgından dolayı
2022 başında hazır olacagından bahsedılıyor. kısacası YANDIKK
Didem 28 Mayıs 2021 (16:35)
3 eylülde 5.kısımın ilk beş bölümü yayınlanacak netflix’de