Burcu B. Bilgin
(7.0/10)
Netflix’in şu günlerde çok izlenen, yıldız kadroya sahip yeni mini dizisi Mükemmel Aile/The Perfect Couple izleyici karşısına çıktı.
Diziyi izleyip sizler için değerlendirdim:
Başrolünü Nicole Kidman ile Liev Schreiber’ın paylaştığı dizide ikiliye Dakota Fanning, Eve Hewson, Meghann Fahy, Donna Lynne Champlin, Billy Howle, Jack Reynor, Isabelle Adjani, Michael Beach, Ishaan Khattar, Sam Nivola, Mia Isaac, Irina Dubova ve Tim Bagley eşlik ediyor.
Elin Hilderbrand’in aynı adlı çok satan 2018 tarihli kitabından ekrana uyarlanan yapımın yönetmenliğini Susanne Bier üstleniyor.
Dizi, hayatını birleştirmeye karar veren milyoner Benji Wilburry (Billy Howle) ile hayvanat bahçesinde çalışan zoolog Amelia Sacks’ın (Eve Hewson) düğünleri öncesinde start alıyor.
Genç çiftin mutlu günü için bir adada bulunan Winbury ailesinin lüks malikanesinde toplanan on iki kişi, düğün sabahı meydana gelen trajik bir ölüm yüzünden kendilerini bir cinayet soruşturmasının ortasında buluyor ve macera başlıyor.
Altı bölümlük kara komedi, ilk bölümlerinde biraz dağınık bir senaryo eşliğinde ilerliyor ve dizide kimin kim olduğu dahi biraz zor anlaşılıyor.
Her ne kadar ilk bölümün hemen sonunda hikayenin birinci dramatik dönüm noktası olan cinayet işlense de üçüncü bölümün ortalarına kadar akıcılık sağlanamıyor. Daha ziyade Revenge veya Yalan Rüzgarı’ndaki gibi zenginlerin sorunlarını izliyoruz.
Bu gidiş gelişler sırasında da öykünün asıl derdi olan “katilin kim olduğunun bulunması” konusu zaman zaman güme gidiyor.
Diziye ismini veren “mükemmel çift” hüviyetindeki Greer Garrison Winburry (Nicole Kidman) ile kocası Tag Winburry arasındaki ilişki bu bölümleri sürükleyen tek ilgi çekici unsur oluyor. Karakterlerin derinliğine inilmesi ise oldukça gecikiyor.
Örnek vermek gerekirse hikayenin yaslandığı karakterlerden Shooter Dival’ın (Ishan Khattar) ilk üç bölüm süresince kim olduğunu algılayamıyoruz. Bir noktadan sonra bu karaktere yoğunlaşılsa da cılız kalıyor.
Ailenin müstakbel gelini Amelia, öykünün başlarında kural tanımaz ve bağımsızlığına düşkün gibi gösterilirken, ilerleyen bölümlerde buradan geri dönüş yapılarak çekingen bir hal alıyor.
Ailenin gelini Abby’nin (Dakota Fanning) ise üstünkörü irdeleniyor. Aynı şeyden nasibini Benji ve Will karakterleri de alıyor.
Bu durumun sebebi ise romanda ismi başka olan Amelia’nın aslında kitapta daha çekingen bir yapıya sahip oluşu, Shooter’ın farklı bir geçmişinin bulunması, Abby’nin de dizide anlatıldığı gibi olmaması. Will ise kitapta zaten yok.
Ancak senarist, kitabı okuyanların diziyi izlemesini sağlamak için sürprizler ve değişiklikler yapmaya çalışırken bunu beceremediğinden ortaya böyle bir karışım çıkıyor.
Aynı şekilde, dizinin son bölümünde Greer’ın geçmişine dair öyküye eklenen ayrıntı da kitapta olmadığı için senarist aynı güçlüğü yaşıyor. Böyle bir gelişme de belki bu yüzden inandırıcı gelmiyor.
Elindeki iyi malzemeyi beklendiği gibi değerlendiremeyen dizi yaratıcıları, ayrıca bazı film, dizi ve kitaplardan fazlaca etkilenmiş görünüyor.
Öyle ki Agatha Christie’nin tarzı öyküye öyle bir yediriliyor ki neredeyse bu durum kopya çekme noktasına kadar gidiyor.
The Perfect Couple dizisi, sinematografisi dahil Agatha Christie uyarlaması Netflix filmi Kılıçlar Çekildi’yi çok andırıyor.
Dizinin benzediği başka ünlü yapımlar da var. Bunların başını ise ödüllü kara komedi dizisi White Lotus çekiyor.
Hilderbrand’in romanını alıp White Lotus gibi çekmeye çabalayan dizi ekibi, buna rağmen o yapımın sahip olduğu başarılı senaryo matematiğini, akıcılığı, Coen Kardeşler filmlerini kıskandıracak ölçüdeki kara komedi çizgisini yakalayamıyor.
White Lotus’un yanı sıra, bolca esinlenilen bir başka dizi de Big Little Lies. Ekran serüveni boyunca isminden çokça söz edilen bu başarılı yapımın ana çizgisi de The Perfect Couple dizisinde görülüyor.
Dizi ekibinin bu yapımlara ilgisi o kadar bariz ki White Lotus ekibinden Meghann Fahy ve Big Little Lies’ın başrol oyuncusu Nicole Kidman’ı da The Perfect Couple’da izliyoruz.
Ancak biraz oradan biraz buradan alarak dizi çekmek yerine orijinal metni alıp özgün bir yapım ortaya koysalar çok daha tutarlı olunabilirdi.
Bu arada dizinin kara komedi oluşunu ise acemice yazılmış senaryosu değil oyuncuların birbirinden başarılı performansları sağlıyor.
Bunların başında iki başrol oyuncusu Nicole Kidman ile Liev Schreiber geliyor. Meşhur Avustralya aksanını biraz daha ekzajere ederek kullanan Kidman, hali, tavrı, mimikleri ve konuşmalarıyla diziyi sürüklüyor.
Liev Schreiber da zaten aşina olduğu kara komedi türüne yaraşır oyunculuğuyla dizinin en büyük kozu. Oynadığı her sahneye damgasını vuran usta aktör, yer aldığı tüm sahneleri izlenir kılıyor.
Romanda olmayan kadın polis dedektifi Donna Lynne Champlin de yine dizinin en iyilerinden. Crazy Ex-Girlfriend dizisindeki başarılı performansıyla tanıdığımız Champlin, bu yapımda da aynı çizgiyi sürdürüyor.
Kuşağının en iyi oyuncularından Dakota Fanning, dizide hak ettiği kadar gösterilmese de rol aldığı her sahnede, özellikle de eşini oynayan Jack Reynor ile bir araya geldiğinde harikalar yaratıyor.
Reynor, Fanning ile olduğu kadar döneminin en büyük yıldızlarından Isabelle Adjani ile de çok iyi bir ikili oluşturuyor. Bir dönem dramatik rollerdeki başarısını izlediğimiz Adjani’nin komedi türünde de aynı performansı göstermesi dizinin artılarından.
Gözlerinin Ardında/Behind Her Eyes dizisiyle tanınan Hewson, başarılı olsa da bu dizinin komedi çizgisine pek uymayan, fazla dramatik bir oyunculuk sergiliyor.
Benji Winburry rolündeki Billy Howle, ailenin en küçük oğlu Will’i canlandıran Sam Nivola ve Shooter rolündeki Ishaan Khattar ise rol arkadaşlarının performansı altında ezilerek pek bir varlık gösteremiyor.
Dizi, akışı boyunca olası katilleri sürekli eleyip yeni adaylara geçerken akış açısından bir başka yanlışa daha sürükleniyor.
Agatha Christie romanlarının en büyük artısı, son ana kadar çok sayıda katil adayından hiçbirini potadan çıkarmayıp okuru meraklandırmak iken, Christie’nin izinden gitmeye çabalayan bu yapımda tersini görüyoruz.
Merak unsurunu böyle yaparak azaltan The Perfect Couple, bölük pörçük ilerlemesi yüzünden zaman zaman seyircinin sıkılmasına sebep oluyor.
İki saate yakın bir sinema filminde rahatlıkla özetlenebilecek bir hikayeyi altı bölüme yayan dizi, süreyi doldurmak için ayrıntılarla boğuyor.
Finali de kitaptaki aslına uygun olarak ekrana getiren The Perfect Couple, son düzlükte açılan Arap atları gibi finişe ulaşıyor.
The Perfect Couple, bir çok eksisine rağmen Nicole Kidman ve Liv Schreiber başta gelmek üzere güçlü oyuncu kadrosu, çekildiği Massachusetts’in eşsiz doğasını arkasına alarak ortaya koyduğu görüntü yönetimi dizi ve orijinal metnin ilgi çekiciliğe sayesinde izleyiciyi ekran karşısında tutuyor.
Ancak dizi, tutarlı bir senaryo, net bir sinema dili ve özgün bir anlatım ortaya koyabilmiş olsaydı bu güçlü kadroyla çok daha iyi bir yapım olabilirdi.
Bir çok Netflix yapımında dediğimiz gibi inşallah başka sefere…
Yorum Yapılmamış: "Mükemmel Aile: Biz bu filmi görmüştük"