Burcu B. Bilgin
(Dizinin 6. sezon 8. bölümünü izlemiş olanlar okumalıdır)
Game of Thrones, 8. bölümü ”No One/Hiç Kimse” ile sezon finaline bir adım daha yaklaştı. Bildiğimiz gibi George R.R. Martin, diziye ilham veren romanlarını çekim tarihine kadar yetiştiremediği için bu sezon, dizi senaristleri David Benioff ile D.B Weiss’in kaleminden çıkıyor. Daha önce romandan uyarlayarak yoluna devam eden iki senarist, sezon öncesinde, ”Game of Thrones’un en iyi sezonu geliyor” açıklamalarıyla çıtayı yükseltmişti. İzleyicinin beklentisini artıran ikili, bunu başaramadığı gibi Game of Thrones’un alışılan ”bol sürprizli ve şok yaratan” sahnelerine de imza atamadı.
Martin’in, Starkların katledildiği ”Kızıl Düğün/Red Wedding”, Kral Joffrey’nin ölümü, Ned Stark’ın idamı, Theon’un Ramsay Bolton’ın eline düşmesi, Jaime’in elinin kesilmesi, Jon Snow’un bıçaklanması gibi şaşırtıcı fikirlerinin yerini ”önceden tahmin edilebilir” olaylar dizisi aldı bu sezon… Senaristler, karakterlerin iç dünyasına yaptıkları yolculuklar ve vurucu diyaloglarda başarılı olsa da Jon Snow’un Melisandre tarafından diriltilmesi, The Hound’un hayatta oluşu, Arya’nın eve dönüş kararı gibi ön görülebilir gelişmelerle sezonu neredeyse tamamladı. İzleyici ise umudunu son iki bölüme bağladı.
Peki ”No One” adlı 8. bölüme bakarsak, çeşitli cephelerde nasıl gelişmeler oldu ve nelerin önünü açtı?
-Braavos: Geçen haftaki bölümde Jaqen H’ghar’ın yancısı Waif tarafından bıçaklanan Arya, Braavos’ta başka dostu olmadığı için oyuncu Lady Crane’in kapısını çaldı. Yarasına pansuman yapan ve ona şefkat gösteren leydi, belki de onun uzun yıllardır dostluk gördüğü tek kişiydi. Ancak talihsiz kadın, korku filmi katillerini aratmayan Waif’in kurbanı oldu. Daha sonra Arya’nın peşine düşen sevimsiz kahramanımız, müthiş atraksiyonlar gösterse de Arya tarafından öldürüldü. House of Black and White’a gidip Waif’in yüzünü ölüler evine yapıştıran Arya, ardından hocası Jaqen’in karşısına dikilip, ”Bir zamanlar fakir ama onurlu bir genç vardı” sahnesine imza attı. Ağabeyi Jon’un verdiği The Needle’ı göğsüne dayadığı Jaqen, ”Nihayet bu kız hiç kimse” diye tornistan etti. Ancak Arya, ”Bu kız Winterfell’den Arya Stark. Ve ben eve dönüyorum” karşılığını verdi ve kontratakla golü buldu.
Fakir ama onurlu Arya, tabii ki defalarca hayatını kurtaran Jaqen H’ghar’ın canını da bağışladı. Adamcağız ise onun gidişine en az bizim kadar şaşırmamış görünüyordu. Gerçi pek de ona buna hayret eden biri de değildi. ”A girl”, ”No one” cümleleriyle son zamanda biraz sıksa da bu egzantrik adamı galiba özleyeceğiz.
-Riverrun: Bu bölüm, Jaime Lannister’ın iç yolculuğuna, gerçekte kim olduğuna ve nereye gittiğine kafa yorduğu sahneleri barındırıyordu. Birkaç sezondur merakla beklediğimiz Jaime Lannister-Brienne of Tarth buluşması da nihayet gerçekleşti. Jaime’den onu Brynden ”Blackfish” Tully ile buluşturmasını isteyen Brienne, Jaime Lannister’a, ”Senin içinde hala onurlu bir adam var” dedi. Jaime üzerinde büyük etkisi olan Brienne böylece kafasını karıştırarak Jaime’i yine değiştirdi. Bu konuşmanın ardından Jaime Lannister, tüm hayatında onu gerçekten seven kişi olan Brienne’i kaleye gönderdi. Ancak beklendiği gibi inatçı Blackfish askerlerini Sansa’ya göndermeye razı olmadı.
Bu bölümün belki de en iyi diyalogları ise Edmure Tully ile Jaime arasında geçti. Outlander dizisindeki şeytan ruhlu Black Jack Randall rolünden sonra Tobias Menzies’e bu ezik halleri yakıştıramıyoruz o ayrı… Edmure, bu sekansta Jaime’e, ”Hepimiz iyi insanlar olduğumuzu düşünmek zorundayız. Geceleri uyuyabilmek için… Peki sen yaptığın onca şeyden sonra kendine nasıl iyiyim diyebiliyorsun?” diye sordu. Sonuçta Jaime, Edmure Tully’yi kaleye göndererek ”kötü bir oyunla” istediğini aldı. Nedense Blackfish gibi ilginç bir karakter de pat diye öldürüldü. Hatta vuruşarak ölümü bile gösterilmedi. Bu da büyük bir kayıp…
Neticede, Jaime, ”Lannister” olduğunu ispat ederek görevini hileli bir şekilde tamamladı ve kaleyi aldı. Ancak Podrick ile beraber kayıkla açılan Brienne’e el sallarken aslında Edmure’un da bahsettiği gibi ”içindeki Jaime’in” yaptıklarından huzurlu olmadığını onun gözlerinde gördük. Bir gün Cersei’ye baş kaldırabileceğini de beklemek lazım. Tabii ömrü yeterse…
-Meereen: ”Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir” derler. Bu sezon Tyrion Lannister da o hesap. Aslında olacakları çok önceden tahmin eden, zeki ve kurnaz Tyrion, 6. sezonda senaristler sağ olsun iyice köreltildi. Game of Thrones hayranlarının baş tacı olan o meşhur sözlerini bile pek sarf etmeyen-ya da Martin yazmadığı için edemeyen- Tyrion’u, nedense şarap için üzüm bağı yetiştirmeyi düşünen emeklilik hayalleri içinde gördük bu bölümde. Sanki tapu kadastroda çalışan Tahsin beymiş gibi. En sevdiği dostu Varys’ten yine ayrılması gereken Tyrion’un planları yolunda gitmedi ve köle sahipleri Meereen’i gemileriyle işgale geldi. Bu sekansın sonunda nihayet ejderhaların kraliçesi Daenerys ve Drogon olaya el koydu. Görünen o ki gelecek iki bölüm çok sıkı bir savaş izleyeceğiz.
-King’s Landing: Game of Thrones tarihinin ”en sünepe” karakteri Kral Tommen, ne Lannister ailesinin tehlikeli zekasını taşıyor, ne Baratheonlar’ın kudretini. Seyircinin onu gördükçe ”Bu çocuk neden böyle oldu hanım?” diye sorası geliyor. Bu bölümde Cersei ile Loras Tyrell’in yargılanacağı tarihi açıklayan Tommen, izleyiciyi The Mountain’ın yapacağı dövüşten de mahrum bıraktı. Çünkü ”dövüşle yargılama” yasaklandı. Bu sahnede Tommen’ın batıcı ses tonundan ise hadi hiç bahsetmeyelim.
Bu arada yanında sadece Qyburn kalan Cersei’nin onunla yaptığı fısır fısır konuşmalar büyük ihtimalle Wildfire hakkında. Bu silahla çok savaşlar kazanan Cersei Lannister’ın dünyayı High Sparrow’a dar edeceği sahnelerde bunak ihtiyarın yanında Tommen’ın da öleceğini düşünüyorum. Böylece kehanet tamamlanacak ve Cersei-Jaime çiftinin bütün çocukları ölmüş olacak. Muhtemelen ikilinin de yolları gelecek sezonlarda ayrılacak.
-The Hound: Bu sezon senaristlerin ”can simidi” haline gelen Sandor Clegane, nam-ı diğer The Hound yine döktürdü. Önce Brotherhood without Banners tarafından katledilen dostu rahip ve komününün intikamını aldı The Hound. Adamların birkaçını baltayla hakladıktan sonra diğerlerinin peşindeyken bu kez ölüp ölüp dirilen Beric Dondarrion ile yeniden yolları kesişti.
Melisandre’ye, ”Öbür taraf yok leydim. Karanlıktaydım” diyen, 6 kez ölüp ölüp dirilmiş Beric, The Hound’u yeniden aralarına katılmaya çağırdı. Bu sekansta konuşmalar inanç sistemi ve din savaşlarıyla ilgiliydi. Taptığı tanrılara atfen, ”Bizler kendimizden büyük bir şeyin parçalarıyız” diyen Beric’in adamına, ”Bu dünyada bizden büyük bir şeyler adına bir sürü korkunç şey yapılıyor” karşılığını veren The Hound, böylece günümüzde ”din adına yapılan katliamlara” da gönderme yaptı. Kuzey’de yaklaşan büyük savaşta Brotherhood without Banners’ın üyelerinin de yer alacağını bu şekilde öğrenmiş olduk.
Sonuçta, gelecek iki bölümde üç büyük savaş izleyeceğiz. Biri King’s Landing’de Cersei Lannister ile High Sparrow’un İnanç Militanları, diğeri Meereen’de köle sahipleri ve Daenerys Targaryen’in ordusu, sonuncusu ise Kuzey’de Boltonlar ile Starklar ve araya kaynak olacak Gecenin Kralı yönetimindeki Ak Gezenler arasında… Sona doğru biraz tempo artmazsa 6. sezon, Game of Thrones tarihinde ”ölü sezon” olacak, dost acı söyler.
Yorum Yapılmamış: "Game of Thrones: Kimse ''hiç kimse'' değildir"