Marco Polo: 2. sezonun 10 önemli şifresi

Burcu B. Bilgin 

(Marco Polo 2. sezonun 10 bölümünün tamamını izlemiş olanlar okumalıdır)

Ekrana 2 yıla yakın uzun bir ara veren Marco Polo, yoğun aksiyon ve heyecana sahip 2. sezonuyla izleyici karşısına çıktı. Netflix dizisi olduğu için 10 bölümün hepsini birden yayınlandığından meraklıları kısa süre içinde tamamını  izledi.

Yaklaşık 90 milyon dolarlık bütçesiyle oyuncu ücretleri hariç Game of Thrones’a yakın bir maliyeti olan Marco Polo, bununla beraber Game of Thrones gibi başrol oyuncuları gibi bölüm başına 500 bin dolar alan bir kadro yerine hemen hepsini ilk kez izlediğimiz oyuncularla çalışıyor.

2. sezonu, ilkine oranla çok daha aksiyonlu olan Marco Polo, bir o kadar da karakter dönüşümleri, metafor kullanımları, yan hikayeler, karakterlerin geçmişine ait flash backler, tarihe ve efsanelere atıflarla öne çıktı. Işık kullanımı, dekor ve kostümleriyle isminden bolca söz ettiren dizinin jenerik müziği ise alanında bir yıldız. Ancak bu sezon Marco Polo’nun sadece jenerik müziği değil, ‘’Ahmad’s Lullaby-Ahmad’ın Ninnisi’’ gibi çok dikkat çeken bazı tema müzikleri de övgü aldı.

Peki, 2. sezon boyunca neler değişti ve büyük ihtimalle onaylanması beklenen 3. sezonda neleri bekleyebiliriz? İşte Marco Polo 2. sezonun 10 önemli şifresi:

1- Dehşetin dozu arttı: Her ne kadar ilk sezonda da Çin istilasında aralarında Marco’nun arkadaşlık kurduğu mahkumun da olduğu esirlerin parçalanarak kazan içinde kaynatılması gibi sahneler yaşansa da 2. sezonda bunlar daha fazlaydı.  Kubilay’ın oğlu Byamba aracılığıyla Kaidu’ya elçilerin kafalarını göndermesi, boydan boya kesilen insanlar, bütün kemikleri tek tek kırılanlar, gözleri kör edilmiş atlar, kanlı muharebeler gibi sahnelerin bulunduğu 2. sezonda, insanlık tarihinin en kanlı dönemlerinden biri bütün çıplaklığıyla anlatıldı.

2- Çocuk imparatorun hüzünlü ölümü: Sezonun en acıklı sahnesi hiç kuşkusuz çocuk imparatorun ölümü idi. Çin’in çocuk imparatoru Zhao Xian’dan esinlenerek yaratılan karakter, Han’ın emriyle Marco Polo Mei Lin tarafından Çin’de bulunarak saraya getirildi. Ahmad’a uyarak kafası karışan Kubilay, 4 yaşından beri Marco Polo’da rol alan minik oyuncu Max Kellady, ‘’Beni öldürecek misiniz? Kötüler öldürülürmüş, ben kötü müyüm?’’ diye sorduktan sonra hıçkıra hıçkıra ağlamasına rağmen ona kıydı.

Ağlayan çocuğu bağrına basan, sonra da kucağında boğan Kubilay,  bu sahnede izleyiciyi çok kızdırdı. Hikayenin aslına gelince, Zhao Xian tarihte gerçekten Moğollar tarafından esir alınmış, ancak dizideki gibi Kubilay Han tarafından boğulmamış. Manastıra gönderilen ve orada rahiplik yapan Zhao Xian’ın Moğol hükümdarı Gegeen Khan tarafından intihara zorlandığı, böylece 52 yaşında öldüğü biliniyor.

Dizinin ilerleyen sürecine gelince, Ahmad’ın ihanetini öğrenince ilk sözleri, ‘’Bana çocuk imparatoru boğdurdu’’ olan Kubilay’ın en büyük pişmanlığı bu olay oldu, bundan sonra muhtemelen çocukları öldürmeyecektir.

3- Süper kahraman Marco: Bu dizide en çok takıldığım şey Marco’nun her an sıkıntısı olan birine hızır gibi yetişmesi. Böylece defalarca Kubilay’ı kurtaran Marco Polo, tarihte sadece gezgin olarak bilinse de burada Ragnar gibi savaşçı bir karaktere dönüştü. Her yere yetişmesinin yanında Doğru Ahmet gibi olmadık yerlerde garip sözler de eden Marco’nun bu sezondaki en evlere şenlik diyaloğu şuydu:

-Kokachin: O sen olmalıydın. Mutlaka sen. Mavi, gök gözlü çocuklarım olmalıydı senden…

-Marco: Ama Jingim de seni seviyor…

Bir de şu var. Kubilay Han’ın oğulları kiminle nişanlanır ya da evlenirse kızlar önceden Marco ile aşk yapmış oluyor. Hem Khutulun, hem de Mavi Prenses Kokachin… Neyse ki Kubilay’ın daha fazla oğlu yok ve tehlike geçmiş görünüyor. Ancak 2. sezonda doğum anında Kokachin’in yanında olduğu için Jingim ile arası bozulabilir. Bütün bunları ötesinde artık Marco’yu gerçek kimliğiyle yani maceracı bir gezgin olarak da görmek istiyoruz.

4- İmparatoriçenin devirdiği çamlar: Vikings izleyenler bilirler orada Ragnar’ın gözüne girmek için habire hata yapan ve her seferinde ”Senin için yaptım Ragnar” diyen Floki neyse burada da imparatoriçe o… Mavi Prenses’i Marco’dan ayırarak oğluyla evlendiren, sonra da çocukları olmuyor diye kahyayı kızın odasına sokan imparatoriçe, yüzyılın karmaşasına yol açtı. Neyse ki Kubilay, Ragnar kadar hunhar değildi-Ragnar Floki’yi günlerce çırılçıplak mağarada tavana asarak işkence etmişti- ve her şeyi anladı. ”Benim için yaptın bütün bunları Chabi, tahtım için” dedi. Ama bence Chabi’nin ders aldığını zannedenler  yanılıyor, bu işgüzarlık varken gelecek sezonlarda da sürecektir. Hadi bakalım hayırlısı…

5- Oedipus Kompleksi, Ahmad ve Karma: Aslında ona kızanlar boşuna kızıyor, çünkü adam haklı. Daha küçükken köyü yakılan, babası öldürülen ve annesinden koparılarak Han’ın sarayına getirilen Ahmad, çok genç yaşta vergi memuruyken ‘’ödeme olarak’’ verilen genelev kadınıyla birlikte oldu. Oedipus Kompleksi’ne gönderme yapılan sahnede, Ahmad kendisine şefkat gösteren fahişenin söylediği ninniden annesi olduğunu anladı ve bu acıya dayanamayıp onu öldürdü.

Bu olaydan sonra içindeki intikam duygusuyla iyi bir plan kuran, ancak ”karmaya”, yani ”keser döner sap döner” hikayesine yenik düşen Ahmad’ın ölümü de kızını satmaya çalıştığı ve büyük aşk duyduğu Mei Lin’in elinden oldu. Bu da yine karma… Ahmad, iki sezondur çok kilit bir karakterdi ve Şansölye’nin ardından onun da ölümü kötü adam kadrosunu sekteye uğrattı.

6- Kubilay ile Marco’nun bir dargın bir barışık ilişkisi: ‘’Atı olmayan bir Moğol kanatsız şahine benzer. Bedenleri bu ateşin içinde yanıyor olabilir. Ama asil ruhları size tepeden bakıyor. Sonsuz mavi gökyüzünden… Bakıyorlar ve yaptıkları fedakarlığın bir hiç uğruna olmamasını istiyorlar. Oraya gidin ve bunu kanıtlayın’’ gibi müthiş laflar edebilen, istediğinde ultra bilge olabilen Kubilay Han bazen de bildiğimiz magandaya dönüşebiliyor.

İlk sezonda sarayını Marco’ya açan elma yanaklı bir aile babasıyken bile Marco’yu ölüm cezasına çarptıran Kubilay Han, Marco Polo’yu bir sevip bir dövüp iyice kafasını karıştırdı. Bu sezon da hayatını kurtardığı için şövalye ilan ettiği Marco’yu daha sonra Ahmad’ın ihanetine kızıp hizmetinden azleden Kubilay, bu ikilemleri daha çok yaşayacaktır. Bekleyip görelim.

7- Mavi Prenses’in Akıl Oyunları: Bana kalırsa 2. sezonun en etkileyici bölümlerinden biri Kokachin’in ”akıl oyunları” idi. Yerine geçtiği Mavi Prenses’in hayatta olduğunu gören ve sık sık onunla konuşan Kokachin (aslında Nergüi), ‘’Annem babam ben doğduğumda bir kağıdı suyun üzerine koymuşlar. Her seferinde kağıt boş çıkmış. Sonunda bana Nergüi (İsimsiz) adını koymuşlar’’ demişti imparatoriçeye. Ancak ‘’hiç kimse’’ olmak yerine ‘’her şeye’’ sahip olmaya çalışırken sonunda aklını yitirdi. Kokachin’in, kendisiyle konuşan Mavi Prenses’in aslında kendisinin ‘’ikinci kimliği’’ olduğunu ve Kubilay’ın atlarını aslında o kişiliğe bürünerek onun kör ettiğini anladığımız Marco ile diyaloğu dizinin en can alıcı yerlerindendi. Şizofreni hastası güzel prenses, sonunda çareyi ölümde buldu.

8- Jingim’in yükselişi: Dizide en büyük karakter dönüşümünü Kokachin, Ahmad ve Jingim’de gördük. İyi bir senaryonun ön koşulu olan ‘’bir kahraman başladığı yerde olmamalıdır’’ kuralını Marco Polo senaristleri bu sezon çok iyi gördü. Kokachin’e ‘’Marco’nun kalbini gösteren’’, Ahmad’ın ‘’intikamın peşinde koşan ve Mei Lin’e hastalıklı aşık adam’’ kimliğine büründüren senaristler, ilk sezonun ergen triplerindeki Jingim karakterini de bu sezon iyi bir yönetici, dürüst bir asker ve sağlam bir yol arkadaşı haline getirdiler. Eğer Marco’dan intikam yoluna sapmaz ve babasının bazı yanlışlarını devam ettirmezse Jingim gelecek sezonun banko en iyi karakteri olacaktır.

9- Kurultay bilmecesi/Prester John’un ayak sesleri: MHP Kurultayı gibi bir türlü sonuçlanmayan Xanadu Kurultayı bütün sezon gündemi meşgul etse de yine yapılamadı. En sonunda uzaklardan gelen Jingim ve Byamba kardeşler oraya vardığında bomboş çadırlarla ve kanlı bir haç ile karşılaştılar. Tarihte Moğol coğrafyasında Hıristiyanlığı yayma çabalarıyla bilinen, ancak gerçek mi efsane mi olduğu da tam olarak kanıtlanamayan Rahip John/Prester John karakterinin yeni sezonun ‘’Şansölye’’si olacağına kesin gözle bakmamız gerekiyor. Yani olası 3. sezon, Pagan Moğollar ile Hıristiyanlar’ın savaşı üzerine kurulu olacak. Bu tabloda da en zor karar yine Marco’nun olacak.

10- Kalan sağlar bizimdir: Marco Polo dizisi, 2 sezondur süre gelen kilit karakterlerinden üçünü bu sezon kaybetti. Kokachin, Ahmad ve Kaidu’nun ölümünün yanında, Mei Lin ile Lotus’un da Çin’e dönmesi de soru işareti. Umarım eksikliklerini giderecek karakterler kadrodaki yerini alır.

Sonuç olarak, sinematografi, senaryo, karakter dönüşümleri, müzik kullanımları, gönderme ve metaforlarla süsleme açısından 2. sezon çok daha öndeydi. Umarım çok da uzatmadan dizinin 3. sezonunu izleriz. Olası gelecek sezonda görüşmek üzere…