You 4. sezon: Bir ben vardır bende…

(You dizisinin 4. sezonunu izlemiş olanlar okumalıdır)

Burcu B. Bilgin

(8.5/10)

You dizisinin dördüncü sezonu geride kalırken, Netflix tarafından farklı tarihlerde beşer bölüm olarak sunulan sezonun özellikle ikinci yarısı çok önemli bir şaşırtmacaya imza attı. İlk beş bölümde seyirci Agatha Christie romanlarına benzer bir olay örgüsünü izlerken hikaye ikinci beş bölümde bambaşka bir noktaya evrildi.

Dizinin dördüncü sezonunu sizler için izleyip değerlendirdim:

1- Başka bir mekanda başka bir Joe/Jonathan: Önce protagonistimiz Joe Goldberg’i (Penn Badgley) geride kalan üçüncü sezonda nerede bıraktığımızı hatırlayalım.

Madre Linda kasabasındaki saray yavrusu evlerinde ağır bir karı koca çatışması yaşayan Love ve Joe, birbirini öldürmeye çalışmış, mücadeleden “her zamanki gibi” Joe galip çıkmıştı. Kendisini öbür dünyaya yollamak için tuzak kuran Love’ı öldüren Joe,  sağ ayağının iki parmağını kesip olay yerine bırakarak kendisini ölü gibi göstermeye çalışmıştı.

 

You

 

Joe, bu olaydan sonra Madre Linda kasabasını terk etmiş, giderken de oğlunu yakın iki arkadaşının kapısına bir notla beraber bırakarak emanet etmişti.

Sonunda da kütüphanede beraber çalıştığı sevgilisi Marianne’in peşinden Avrupa yolcusu olduğunu görmüştük.

You Penn Badgley

2-Kim bu zenginler kulübü?: Joe Goldberg, dördüncü sezonda bu kez İngiltere’de bir üniversite hocası kimliğiyle ve başka bir isimle karşımıza çıkıyor: Profesör Jonathan Moore.

Hemen İngiliz stilini benimseyen ve kadife ceketli Hugh Grant karakterlerini andıran Joe, her ne kadar “uzak durma” gayretinde olsa da yine belayı çekiyor. Sakin bir hayatta üniversiteden eve, evden üniversiteye gidip gelme planları yapan Joe, profesör arkadaşı Malcolm’un (Stephen Hagan) kanalıyla kendini bir zenginler kulübünün içinde buluyor.

 

 

Adam (Lukas Gage) adlı aslında boynuna kadar borca battığı halde hala milyarder rolü yapan züppeye ait mekanda bir araya gelen karakterler, Agatha Christie romanlarını andıran bir şekilde teker teker öbür dünyayı boyluyor.

Üstelik de ilk cinayete Joe’yu bu zenginler kulübüne bulaştıran Malcolm kurban gidiyor. Ceset Joe’nun mutfağında bulunduğundan cinayet de kahramanımızın üzerine yıkılmaya çalışılınca ortalık karışıyor ve macera başlıyor.

 

You Joe Goldberg Adam

 

Her sezonda olduğu gibi Joe’nun ayağına dolaşıp canını sıkan karakterler bu sezonda da var. Birinci sezonda Peach (Shay Mitchell), ikinci sezonda Love’un erkek kardeşi Forty Quinn (James Scully) ve üçüncü sezondaki influencer anne Sherry (Shalita Grant) bu kez Adam, Roald (Ben Wiggins) ve Gemma (Eve Austin) karakterlerine el veriyor.

Aslına bakarsanız öyle dedik de bu sezon Jonathan/Joe’ya pek bayılan kimse yok desek yeridir. Sadece Lady Phoebe (Tilly Keeper) adlı multi milyarder leydi ona sempati duyuyor ve zenginlerin arasında da böylece yer buluyor.

 

You Joe Goldberg Penn Badgley

 

3-Farklı, alışılmadık bir sezon: Bu sezonun olay örüntüsü de diğer sezonlara göre büyük farklılıklar taşıyor. İlk sezonda gözüne Guinevere’i (Elizabeth Nail), ikinci sezonda ise Love’ı (Victoria Pedretti) kestiren Joe, obsesif biçimde onların peşinden gitmişti.

Üçüncü sezonda ise Joe’u “zorunlu bir aile babası” olarak izlemiştik. Ancak yine kafaya taktığı bir başkası yani Marianne (Tati Gabrielle) vardı.

 

You Joe Goldberg Penn Badgley

 

Bu kez daha çok dedektif gibi kamuoyunda “Eat the Rich/Zenginleri Bitir” ismi verilen katili bulmaya uğraşan Joe, diğer yandan da kendini cinayetlerin faili olmaktan kurtarma misyonuna bürünüyor.

Sevgilisi Malcolm’un ölümünden sonra Joe ile çatışma yaşayan Kate (Charlotte Ritchie) ise sonraları bu nefretinin yerini aşka bırakmasıyla karşı apartmanlarında oturan Joe ile yakınlaşıyor. İkili arasında birbirine bakan iki pencere arasında geçen sekanslar, 1954 tarihli James Stewart ile Grace Kelly filmiArka Pencere’ye göz kırpıyor.

 

You Joe Goldberg Penn Badgley Kate

 

4-İngiltere’den farklı mekanlar: Joe/Jonathan’ın katili bulma çabalarına, meraklı öğrencisi Nadia’nın (Amy-Leigh Hickman) da katkılarda bulunduğu sahnelerde cinayetleri adım adım çözümlüyoruz. Tabii bu arada ölümler de artıyor.

Londra’nın banliyölerine gidip Joe ile Kate’i izlediğimiz sahneler ise Julia Roberts ile Hugh Grant’in rol aldığı Notting Hill filminin sıcak havasını yaşatıyor. Bu sahnelerde yönetmenin başarılı mekan kullanımına tanıklık ediyoruz.

You Joe Goldberg Penn Badgley Kate

Tüm grubun İngiltere kırsalındaki bir şatoda toplandığı sahnelerde ise Joe tam bir Hercule Poirot havasına bürünüyor. Yeni bir cinayetin ardından sezonun ilk yarısının sonlarında yeni psikopat katilimizle tanışıyoruz.

Ancak bu kez Joe’nun karşısındaki öyle fena bir “nemesis” ki o bile aciz kalıyor. Bu noktadan sonra Joe, hikaye anlatıcısı olarak bu kişiye her sezonda olduğu meşhur söylemiyle seslenmeye başlıyor: You…

 

 

5-İkinci yarının değişkenleri: You’nun dördüncü sezon senaryosu üç farklı biçimde tezahür ediyor. İlkin Joe’nun katili arayışları ve kendini cinayetlerden kurtarma çabalarını, sonrasında bulduğu katil adayıyla verdiği mücadeleyi, son olarak da çok farklı bir sonucun çıkmasıyla ortaya çıkan karmaşık tabloyu izliyoruz.

Joe’nun kulüpte tanıştığı Rhys Montrose (Ed Speelers) Londra’yı ele geçirmeye çalışan ve belediye başkanı adayı olan soğukkanlı, tehlikeli ve ilginç bir “villain” olarak karşımıza çıkıyor.

 

You Joe Goldberg Penn Badgley Rhys Montrose Ed Speelers

 

Gotham şehrini ele geçirmeye çalışan Joker gibi her adımında Joe’yu köşeye sıkıştırmaya çalışan Rhys, bu kez de yeni bir kötü adamı oyuna katıyor: Tom Lockwood (Greg Kinnear). Kate’in babası olan Tom, her şeyi önceden bilmesi, derin ilişkileri ve parayı kötü amaçlarla kullanmasıyla işleri iyice karıştırıyor.

Bu sırada Joe’nun öğrencisi Nadia’nın rol model aldığı hocasının gerçek yüzünü görerek peşine düşmesiyle hikaye daha da ivmeleniyor.

 

You

 

6- Büyük twist: İşte tam da bu noktada çok ilgi çekici bir başka durum Jonathan/Joe’nun hayatını adeta yerle bir ediyor.

Üç sezondur çeşitli psikolojik sorunları olduğunu fark ettiğimiz, forumlarda, sinema sitelerinde, hatta psikolojiyle ilgili makalelerde şizofreni, obsesif kompulsif bozukluk, borderline, sosyopati, narsistik kişilik gibi teşhisler konulan Joe’nun asıl sorunuyla yüz yüze geliyoruz.

You

Cinayetleri Rhys’in işlediğine kendini inandıran Joe’nun aslında dissosiyatif (çoklu) kimlik bozukluğu sorunu olduğunu, başka bir deyişle alter egosu aracılığıyla birkaç kişiliği birden taşıdığını görüyoruz.

Sadece bir kez karşılaştığı Rhys Montrose’un benliğinde cinayetleri işleyen Joe, ne yazık ki diğer kimliğiyle yaptıklarını da anımsayamadığından sorunlar yaşıyor. Üstüne üstlük her şeyi fark edince de şok geçirip bocalıyor.

 

You Joe Goldberg Penn Badgley

 

7-Ah Marianne vah Marianne: Maalesef Joe’nun alter egosunun yol açtığı bu cinayetler dizisinin yanı sıra her şeyden başka bir etkilenen kişinin daha olduğunu öğreniyoruz.

Hikayenin ilk kısmında Marianne’i serbest bıraktığını anlatan Joe’yu senarist edebi eserlerde zaman zaman kullanılan “güvenilmez anlatıcı” konumuna sokuyor. Böylece ikinci yarıda Joe’nun aslında Marianne’i diğer sezonlarda Guivenere ve Love’a, sonrasında komşularına yaptığı gibi cam kafese hapsettiğini öğreniyoruz.

 

You Joe Goldberg Penn Badgley

 

Ancak burada bir parantez açmam gerekirse her ne kadar dizinin ikinci yarısındaki aksiyonu sevsem de İngiltere’ye eli, kolu boş gelen Joe Goldberg’in bu kapsamlı cam kafes düzeneğini Londra’nın ortasındaki bir depoya nasıl kurduğu konusunun mantık dışı olduğunu belirtmem gerekiyor.

Her sezonda bir şekilde cam kafesi temin eden ve türlü yerlere kuran Joe’nun buralarda bunu yapabilmesi biraz ütopik kaçmış.

 

You Joe Goldberg Penn Badgley

 

8-Senaryonun üstün başarısı: Joe Goldberg ile alter egosu Rhys Montrose’un diyalogları ise dizi senaryosunun dördüncü sezondaki zirvesi.

Senaryonun üç kez evrilmesi, Joe’nun alter egosu ile tanışmamız, Joe-Rhys çatışması, Joe ile müstakbel kayınpederi Tom’un karşı karşıya gelmesi, öykünün durağan başlayıp başarılı şaşırtmacalarla sürmesi yeni sezonun artıları oldu.

You

Joe’dan boşalan dedektif koltuğuna bir Miss Marple edasıyla kurulan Nadia’nın, Marianne’i kurtarma ve hocası Jonathan/Joe’yu köşeye sıkıştırma çabalarıyla da aksiyon tavan yaptı.

Dizinin dördüncü sezonunun en iyisi ise hiç kuşkusuz “She’s not Here” adlı dokuzuncu bölümdü. Her şeyin neredeyse son sürat birbirine girdiği bu bölüm, dördüncü sezonun “son düğümü” oldu.

 

You Joe Goldberg Penn Badgley

 

9-Joe Goldberg bunu yapar mıydı?: İlk üç sezonda tam bir narsisist olarak izlediğimiz, asla pişman olmayan, küçük yıkılışlarını bile hemen kendi mantısı içinde telafi eden ve kendini devamlı haklı gören Joe Goldberg’in kendini köprüden bırakarak intihar etmeye çalıştığı sahne de ilginç bir başka  şaşırtmacaydı.

Joe’nun şimdiye kadarki sezonlarda gördüğümüz üzere canını her şeyden aziz tuttuğunu bildiğimiz için bu kırılma anı da You dizisinin bir başka “ilki” idi.

 

You Tom Lockwood Greg Kinnear

 

10- Dördüncü sezonun karakterleri ve başarılı oyuncuları: Dizinin dördüncü sezonun bir başka özelliği ise diğer sezonlara nazaran çok fazla karakterle tanışmamız oldu.

Bir cinayet romanı havasındaki sezonda babasının kişiliği altında ezilen sürprizlerle dolu Kate, dedektif ruhlu idealist Nadia, züppe müflis Adam, sosyopat Roald, psikolojik sorunlarla boğuşan iyi kalpli Phoebe, hırslı Gemma, tuhaf kardeşler Sophie ve Simon, karanlık profesör Malcolm, suya, sabuna dokunmayan Blessing, bağımlı Connie, derin ilişkileri olan zengin baba Tom, son olarak da sıfırdan gelip belediye başkanı olmak isterken Joe’nun gözüne ilişip kurbanı olan Rhys’i tanıdık.

You Joe Goldberg Penn Badgley

Bu karakter bolluğuna rağmen her birini seyirciye çok iyi tanıtan senaryo, birinci dramatik dönüm noktası olan Malcolm cinayetinden ikinci dramatik dönüm noktası olan Joe’nun çoklu kişilik bozukluğunun ortaya çıkmasına kadar ilmek ilmek işlenerek başarıyla finale ulaştı.

Sezonun en başarılı oyuncuları ise yine en başta Penn Badgley gelmek üzere Rhys Montrose rolündeki Ed Speelers, Tom Lockwood rolündeki Greg Kinnear, Kate’i canlandıran Charlotte Ritchie ve Adam rolündeki Greg Gage idi.

 

You

 

11- Kalplerdeki anti kahraman: Dizinin son sezonu, serim ve düğümün ardından Joe’nun yeniden hayatının kadınını bulduğunu düşündüren bir finalle son buldu.

Bütün yaşadıklarından her seferinde kurtulan, hep zafer kazanan Joe, bütün defolarına rağmen seyircinin “İnşallah yine kurtulur,” diye dua ettiği enteresan bir anti kahraman. Zira büyük kötülüklere imza atsa da iyi yazılmış senaryosunun sayesinde Joe her şeye rağmen seviliyor.

You Joe Goldberg Penn Badgley

12-Bundan sonra ne olabilir?: Sonuç itibarıyla dördüncü sezon üç kez farklı yönlere evrilen senaryosu, her biri başarıyla işlenen çok sayıdaki karakteri, Agatha Christie romanlarından Chuck Palaniuk hikayesine, hatta Psycho’ya doğru giden heyecanlı öyküsü, birbirinden başarılı oyunculukları ve İngiltere’deki mekanların çok iyi kullanılmasıyla sınıfı geçti.

Dizinin bundan sonrasının gelip gelmeyeceği ve Joe ile Kate’in beşinci sezona adım atıp farklı bir hikayeyle karşımıza çıkıp çıkmayacağı henüz belirsiz. Ancak You fanatikleri devamının gelmesini büyük bir heyecanla bekliyor.

Joe Goldberg’in yeni maceralarında görüşmek dileğiyle…

 

You Joe Goldberg Penn Badgley

 

2 Yorumlar: "You 4. sezon: Bir ben vardır bende..."

  • comment-avatar
    Skrotbil 24 Mart 2023 (00:02)

    Aferin

  • comment-avatar
    Faruk Şahin 11 Nisan 2023 (23:30)

    Emeğinize sağlık diziyi tekrar izlemiş kadar oldum ve Joe ya karşı farklı bakış açıları yakalamış oldum 🙂

Yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.